MART-NİSAN 2023 / GÜNDEM

İstiklal Marşı'nın ruhu ebediyen yaşasın!


Murat ÖZKAN    

02.06.2023 


Millî Mücadele sırasında Şair Mehmet Âkif Ersoy tarafından kaleme alınan ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde 12 Mart 1921’de millî marş olarak kabul edilen İstiklal Marşı'nın yazılışının 102. yıl dönümü kutlanıyor.

İstiklal Marşı bundan tam 102 yıl önce 12 Mart 1921’de milli marş okunarak kabul edildi. İşgalcilere karşı Millî Mücadele'yi sürdüren yeni Türk devletinde Meclis, millî marş yazılması için bir yarışma açılmasına karar vermişti. Türk İstiklâl Savaşı’nda işgalci devletlere karşı yapılan mücadelede güçlü bir inanca ve motivasyona da ihtiyaç vardı. Millî marş yazılması ve bestelenmesi, orduya ve halka manevi güç verecek bir unsur olarak değerlendirilmekteydi. Bununla ilgili ilk teklif Genelkurmay Başkanlığından geldi. Millî marş yazılması konusunu Maarif Vekâleti (Millî Eğitim Bakanlığı) üstlendi. Bu yarışma, Maarif Vekâletince 25 Ekim 1920'de Hakimiyet-i Milliye gazetesinde 500 lira ödül verileceği belirtilerek ilan edildi. 
 
İlanda şöyle denilmekteydi: “Milletimizin dâhili ve harici istiklâli uğrunda girişmiş olduğu mücadeleyi ifade ve terennüm için bir İstiklal Marşı, Umur-u Maarif Vekâleti Celilesi’nce müsabakaya vaz edilmiştir. İşbu müsabaka, 23 Kanun-ı evvel sene 1336 tarihine kadar olup bir heyet-i edebiye tarafından gönderilen eserlerden intihap olunacak ve kabul edilen eserin güftesi için beş yüz lira mükâfat verilecektir. Ve yine la akal beş yüz lira tahsis edilecek olan beste için bilahare ayrıca bir müsabaka açılacaktır. Bütün müracaatlar Ankara’da Büyük Millet Meclisi Maarif Vekâletine yapılacaktır.” 
 
Millî marş yarışmasının ilanından sonra 23 Aralık 1920'ye kadar gönderilen 724 eserden hiçbiri millî heyecanı yansıtmadığı gerekçe gösterilerek yeterli bulunmadı.
 
İstiklal Marşı için yarışmanın açıldığı günlerde Burdur Mebusu Mehmet Âkif Ersoy görevli olarak Kastamonu’da çalışmaktaydı. Ersoy, yarışmaya ödül konulduğu için katılmak istememişti. 5 Şubat 1921’de Mehmet Âkif Ersoy millî marş yazması konusunda ikna edildi. Ancak Ersoy ikramiyeyi almayacağını söyledi. Hasan Basri Bey, yarışma koşullarının şairin istediği gibi düzenleneceğini, ikramiyeyi ise bir hayır kurumuna vereceklerini söyleyince Mehmet Âkif Ersoy İstiklâl Marşı’nı yazmayı kabul etti. 
 
Mehmet Âkif Ersoy Ankara’da Tacettin Dergâhı’nda kalır şiirlerini ve yazılarını burada kaleme alırdı. Mehmet Âkif, İstiklâl Marşı’nı yazarken saatlerce düşünerek milletin sabırsızlıkla beklediği şiirini on gün içerisinde tamamlayıp milletine armağan etti. Şiir 17 Şubat 1921 tarihinde Hâkimiyet-i Milliye gazetesi ve Sebilürreşad dergisinin ilk sayfasında, 21 Şubat 1921 tarihinde ise Açıksöz gazetesinde yayımlandı. 
26 Şubat 1921 tarihinde ise İstiklal Marşı konusu Meclis görüşmelerine taşındı, görüşmelerde şiirin basılarak milletvekillerine dağıtılması kararlaştırıldı. 26 Şubat 1921 tarihinde İstiklal Marşı hakkında Maarif Vekâletinden gelen tezkere Meclis’e sunuldu. Mehmet Âkif Ersoy’un güftesi “105 sayılı İstiklâl Marşı Hakkında Heyet-i Umumiye Kararı” ile kürsüden okundu. 1 Mart 1921 günü başkanlığını Mustafa Kemal Paşa’nın yaptığı Meclis görüşmelerinde İstiklal Marşı detaylı olarak tartışıldı. Mehmet Âkif’in yazdığı İstiklal Marşı bu görüşmeden on iki gün sonra Meclis’te yapılan tartışmaların ardından kabul edildi. 
Gazi Mustafa Kemal Paşa, Meclis'te marşı en ön sırada ve ayakta alkışlayarak dinlemiş ve marşın kabulünden sonra, İstiklal Marşı’nın önemini şu sözlerle açıklamıştır: “Bu marş, bizim inkılâbımızın ruhunu anlatır. İstiklal Marşı’nda davamızı anlatması bakımından büyük manası olan mısralar vardır. En beğendiğim yeri şu mısralardır: ‘Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet, hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklal.’ Benim bu milletten asla unutmamasını istediğim mısralar işte bunlardır. Bu demektir ki efendiler Türk’ün hürriyetine dokunulamaz!”
 
İstiklal Marşının kabulünden sonra konu haber olarak gazete ve dergilerde geniş yer buldu. Birçok mebus ve ileri gelen devlet erkânı Tacettin Dergâhı’nda Mehmet Âkif’i ziyaret ederek kendisini kutladı. Mehmet Âkif, kazandığı 500 liralık ödülü de yoksul kadın ve çocuklara iş öğreten "Darülmesai"ye bağışladı. 
 
MEHMET AKİF ERSOY’UN HAYATI
 
Mehmet Âkif Ersoy, 1873 yılının Aralık ayında, İstanbul'un Fatih ilçesinin Sarıgüzel semtinde doğdu. Şair, mütefekkir, bilim insanı, Sırat-ı Müstakîm-Sebîlürreşâd Dergisi başyazarı, mütercim, Birinci Meclis Burdur Mebusu (1920-1923) Mehmed Âkif Ersoy, Rüştiyeyi (ortaokul) bitirdikten sonra dönemin gözde okullarından Mülkiye Mektebine kaydoldu. 1899 yılında babasını kaybetmesiyle ailesi maddi açıdan zor durumda kaldı ve hayata bir an önce atılmak için, Mülkiye Baytar Mektebine geçti. 1893’te başarıyla Ziraat ve Baytar Mektebini birincilikle bitirdi. Memuriyet hayatına, Ziraat Nezareti Umûr-ı Baytâriye ve Islah-ı Hayvanât umum Müfettiş Muavinliğiyle atıldı. 
 
1911 yılından itibaren daha sonra 7 kitapta toplayacağı Safahât adlı eserini meydana getirecek manzumelerini Sırât-ı Müstakim dergisinde yayımlamaya başladı. Safahat-Birinci Kitabı dışında Âkif’in, farklı tarihlerde Süleymâniye Kürsüsünde (1912), Hakkın Sesleri (1913), Fâtih Kürsüsünde (1914), Hâtıralar (1917), Âsım (1924) ve Gölgeler (1933) adlı kitapları yayımlandı. Memuriyeti bırakmasına rağmen bazı görevlendirmeler ile Mısır, Medine ve Avrupa’da birçok şehre gitti. 
 
1920 yılında Burdur Mebusu olarak Büyük Millet Meclisine seçildi. 1921 yılında İstiklal Marşını yazdı ve Meclis'te milli marş olarak kabul edildi. Kurtuluş Savaşı sonrası uzunca bir süre Mısır’da yaşayan ve orada Türkçe dersleri veren Ersoy, 1936 yılında tedavi için İstanbul’a döndü. 27 Aralık 1936 Pazar günü, saat 19.45'te Beyoğlu'ndaki Mısır Apartmanı'nda vefat etti.
 
Mehmet Âkif ölümünden kısa bir süre önce verdiği röportajda söylediği gibi “O şiir bir daha yazılmaz. Onu kimse yazamaz. Onu ben de yazamam. Onu yazmak için o günleri yaşamak lazım. O şiir artık benim değildir. O, milletin malıdır. Benim millete en kıymetli hediyem budur. İstiklal Marşı'nın ruhu ebediyen yaşasın ve Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın!"

İstiklal Marşı