MAYIS-HAZİRAN 2023 / ÖZEL HABER
Gül, Gülgönen kadınlarının yüzünü güldürüyor
Çiftçiliği çocukluğundan beri yaşayarak öğrendi. Üretimi; çalışkanlığı, merakı ve öğrenme tutkusuyla daha ileriye taşıdı. Bugün hem gül üretiyor hem de gül ve gül ürünleri üreten Gülgönen Tarımsal Kalkınma Kooperatifinin Başkanı. Aynı zamanda, kızıyla birlikte üniversitede geleneksel el sanatları bölümünü okuyarak bunu bir mesleğe dönüştürmüş usta öğretici. On parmağında on marifet diyebileceğimiz kadın çiftçilerimizden Nazire Özsu, kooperatifin ve kendisinin çalışmalarını dergimiz için anlattı.
Nazire Özsu, dört çocuklu bir Yörük ailesinin son çocuğu olarak Isparta’nın gülleriyle ünlü Gönen ilçesinde dünyaya gelmiş. Babası, sonradan Almanya’ya gitmiş bir gurbetçi. Annesi ve üç kardeşi ile birlikte köyde çiftçilik yapmış. Koyunculuk, meyve ve sebze yetiştiriciliği, gül yetiştiriciliği, tarla tarımı, halı dokuma gibi yaşadığı bölgenin geçim kaynağı olan her işi yapmış. Kendi deyimiyle yaparak öğrenmiş, çalışarak büyümüş. Görücü usulüyle evlenmiş, çocuklarını yetiştirmiş. Çocukları kendi başlarının çaresine bakacak hale gelince kızıyla birlikte üniversite okumuş, kendisi gibi kadın çiftçileri bir araya getirerek başkanı olduğu Gülgönen Tarımsal Kalkınma Kooperatifinin kuruluşuna öncülük etmiş. Üretmeye, çalışmaya ve öğrenmeye tutkun kişiliği ile hayatına daima yenilikler katmış. Ve her biri ayrı mücadeleci, fedakar, çalışkan 7 çiftçi kadınla ile çıktıkları yola, şimdi 27 kişi olarak devam ediyorlar. Onun örnek olacak başarı hikâyesini ve kooperatif olarak neler yaptıklarını kendi ağzından aktaralım.
Nazire Özsu kimdir, sizi tanıyabilir miyiz?
Isparta’nın Gönen ilçesinde dört çocuklu bir ailede dünyaya gelmişim. Babam çalışmak için Almanya’ya gitmiş olsa da aslında bir Yörük ailesiyiz. Annem ve diğer kardeşlerimle çocukluktan çiftçiliği öğrenmeye başladım. Gönen küçük bir ilçe, kırsal yaşam içinde çalışarak büyüdüm. Traktörümüz vardı. Elma, gül, haşhaş bahçemiz vardı. Koyunlarımız vardı. Annem ve ablalarım gündüz arazide çalışır, akşam tezgâhta halı dokurlardı. Gönen, ilk Köy Enstitüsü kurulan yerlerden birisi. Bu nedenle okuyan ve öğretmen olanların sayısı oldukça fazla. Ben de Öğretmen Lisesini bitirdim ama öğretmen olamayan birkaç kişiden biriyim. Atletizmle uğraştım, çok ilerletme şansı yakalayamadım. Şartlar öyle gelişti, daha sonra görücü usulü evlendim, bir yuva kurdum. Biri erkek, biri kız iki çocuğum var. Eşim, ücretli olarak bir okulda çalışıyordu. Ben de zamanımı boş ve verimsiz geçirmek istemedim. Çocuklarım büyüyünce onlarla birlikte ben de yeni bir şeyler yapma ihtiyacı duydum. Kızım üniversitede okurken ben de üniversite sınavına girdim, geleneksel el sanatları bölümünü okumaya başladım. Bu sırada sanata ilgim olduğunu fark ettim. Kızımla birlikte mezun oldum. Aynı zamanda halk eğitim merkezlerinde usta öğreticilik yapıyorum. Geleneksel el sanatları kadar, yok olmaya yüz tutan keçecilik, sepet örücülüğü gibi el sanatlarıyla da ilgileniyorum. 5 yıl Romanlarla örücülük çalıştım. Ben bunları 45 yaşımdan sonra keşfettim. İnsan bir şeyi ister ve çalışırsa başarır.
ÜRÜNLERİMİZİ DEĞERLENDİRMEK İÇİN YOLA ÇIKTIK
Kooperatif aşamasına nasıl geldiniz, bu süreci bize anlatır mısınız?
Halk eğitim merkezinde el sanatları üzerine çalışırken evlerimizde yaptığımız ürünleri değerlendirelim, bir araya gelip birleşelim, bir kooperatif kurup daha güçlü olalım diye hep konuşurduk. Ama konuşma olarak kalırdı. Herkes evinde bir şeyler yapıyor ama değerlendiremiyor, satamıyordu. Meyvecilik, hayvancılık, gülcülük ve el sanatlarıyla neredeyse hepimiz uğraşıyoruz. Ben kendimi bildim bileli gülümüzü Gül Birlik’e veririz. Annemin çocukluğunda çoğu evde güllerin işlendiği gülhaneler varmış. O dönemde yapılabiliyorsa, biz neden yapamayalım dedik. Halk Eğitim Müdürünün teşviki ile arkadaşlarla ürettiğimiz ürünleri değerlendirmek ve katma değerlerini artırmak için yola çıktık. 2020 yılında kooperatifimizi İlçe Tarım ve Orman Müdürümüz, Kaymakamımız ve Halk Eğitim Merkezi Müdürümüzün destekleriyle kurduk ve 7 ortakla çalışmaya başladık. Şu an 27 ortağımız var. Tabii başlangıçta eşlerimiz bize engel olmak istediler. Bize, ne gerek var, bir şey kazanamazsınız dediler. Kapanan, zarar eden bir süt kooperatifi vardı, onu örnek gösterdiler. Tabii biz onları dinlemedik.
Kervan yolda düzülür derler ya, öyle oldu. Önce 15 metrekarelik bir yer kiralayarak evde ürettiklerimizi satmaya başladık. Birkaç başka yer daha denedik. Şu an 500 metrekarelik bir satış ofisimiz var. Ayrı bir yerde misafir ağırlama ve üretim yerimiz var. Bin 700 metrekarelik arazimiz var. Yani işimizi büyüttük. Gül ve gül ürünleri, erişte, bulgur üretimi için izin aldık. Gül Gönen Kooperatifi olarak ürünlerimizi satış ofisimizde ve Instagram üzerinden her yere pazarlıyoruz. İlk defa Almanya’dan bir sipariş geldi, bin şişe gül sirkesi istenildi. Gül sirkesi kozmetik sektöründe kullanılıyor.
Elbette her yerde var ama biz elimizden geldiği kadar doğal yapmaya çalışıyoruz. Bal ya da işlenmemiş ham şekerle fermente ediyoruz. Bu bize cesaret verdi, maddi olarak da toparlandık. Hamur yoğurma, hamur açma makinesinden sirke tanklarına kadar kooperatifimizin birçok ihtiyacını aldık. Ticaret Bakanlığına bağlı kooperatifler küçük projeler için bile büyük destekler aldılar. Biz Tarım ve Orman Bakanlığına bağlıyız. O kadar büyük maddi destek alamadık. Ekipman ya da tarımsal girdilere destek alabiliyoruz. Ama bu sene kooperatifimiz adına 2 dönüm yerde ahududu ve böğürtlen yetiştirmek için destek aldık. Kadın Kooperatiflerinin Güçlendirilmesi Projesi kapsamında eğitim desteğinden yararlandık. Bilmediğimiz ne kadar çok şey olduğunu öğrendik. Bu eğitimlere Isparta’da 18 kooperatif arasında en fazla katılım bizim kooperatifimizden oldu. Tabii ki öğrenmenin sonu yok.
ARTIK AYAKLARIMIZ YERE DAHA SAĞLAM BASIYOR
Kooperatifleşmeyle birlikte sizin ve diğer ortakların hayatında neler değişti?
Biz kooperatiften önce zaten üretim yapıyorduk ama ailemize ve eşimize dostumuza üretirken şimdi daha fazla üretmeye ve değerlendirmeye başladık. Çok yeniyiz ve hepimiz ev hanımıyız. Zamanla öğreniyoruz. Çok büyük bir şey olmasa da hepimiz evimize kendi kazancımızı götürüyoruz. Yani kendi ayaklarımızın üzerine daha sağlam basıyoruz. Erkeklerin eline bakmıyoruz. Ev hanımlığından başlayan birisi için bu çok cesaret, özgüven ve mutluluk verici bir şey. İleriki zamanlarda daha farklı projeler yaparız, diye düşünüyoruz. Birlik ve beraberlik içinde üretim yapıyoruz. Hayata bakış açımız değişti. Evde ya da mahallede boş lafla sözle zaman kaybetmek yerine, daha farklı ne yapabiliriz, ne üretebiliriz diye beyin fırtınası yapıyoruz. Bunlara kafa yoruyoruz. Birimizin bilmediğini diğeri biliyor. İlerde daha büyük pazarlara açılacağımıza inanıyorum. Şundan çok eminim, kadınlar gerçekten isterse yapar.
Kooperatif ortaklarımızdan dördünün güllerini işledikleri gülhanesi var. Kadın girişimci bunlar. Kooperatife fason ürün veriyorlar, biz de satışlarını yapıyoruz. Kooperatife ait bir gül bahçesi yok ancak ortakların 23 tanesinin gül bahçesi var. Biz bu ürünleri işliyoruz. Gül suyu, sirkesi, reçeli, çayı, kurusu, şerbeti, sabunu gibi birçok ürün yapıyoruz. Kadın görünmeyen iş gücü ile her yerde. Biz evde, tarlada, işte her yerde varız. Özellikle tarımda kadın olmazsa olmaz. İşimizi sahipleniyoruz, seviyoruz. Yıllarca gül işçiliği yaptık ama gülün bu kadar değerli olduğunu da kooperatifle birlikte öğrendim.
GÖNEN’DE GÜL MESAİSİ SABAH DÖRTTE BAŞLAR
Bir çiftçi için gül hasadı diğer işlerden farklı mıdır?
Elma toplamak, domates toplamak, üretmek çok güzel bir şey. Gül toplamaksa zahmetli ama bir o kadar da özel bir şey. Güneş doğmadan alaca karanlıkta bahçede olmak gerekiyor. Erkenden kahvaltınızı yapar yola düşersiniz, işçiniz varsa kahvaltısını verirsiniz. Gülcülük yapılan yerlerde sabah 4’te traktör sesi, araç sesinden durulmaz. Hava aydınlanmadan sabahın soğuğunda uykunuza kıyar bahçede olursunuz. Ama o gül yapraklarının üzerinde çiğ tanelerinin görünümü ve saka kuşlarının sesleri eşliğinde gül kokuları sizi mest eder. Bazen elleriniz üşür; yağmur yağarsa ıslanırsınız, çamura batarsınız ama o özel bir çiçektir. O gülün saat 9’a en geç 10’a kadar toplanması gerekir. Pembeliği solmadan, kokusunu bırakmadan ve yağını bırakmadan gülhaneye getirilip işlenmesi gerekir. Aynı gün işlenilen gülün yağı ve suyu daha kaliteli olur. Bazen sabah dörtten akşam dörde kadar çalışırız yine bitiremeyiz. Öğleye sarktığı zaman kalitesi azalır. Diğer yandan arılar çıkınca toplamak zordur. Arı poleni almak için çalışır, biz de onlardan kaçırmak için çalışırız. Gül 320 megaherzt enerjiye sahip, frekansı, enerjisi en yüksek çiçek. Kokusu o yüzden çok etkileyici. Bu yüzden gülü seven dikenine katlanır diyoruz.
Gül hasadı ne zaman başlar?
Gül toplama zamanı 15 Mayıs-15 Haziran arasındadır. Ama bu sene havalar ısınmadı, hasada biraz geç gireceğiz. Yüksek yerlerdekiler daha da geç olur. Biz kooperatifimizde rakımı yüksek yerlerde yetişen gülleri işliyoruz. Çünkü, bu güllerin yağ oranı yüksek oluyor. Kültürümüze sahip çıkıyoruz. Geleneksel yöntemlerle damıtma yapıyoruz. Bakır imbikler kullanıyoruz. Hayvan gübresi ve organik ilaçlar kullanmaya çalışıyoruz. Gülgönen Kooperatifi Kadınları olarak sentetik gül suyuna hayır diyoruz. Piyasadaki gül suları genellikle 4 katı suyla karıştırılmış olarak satışa sunuluyor. Biz adeta gül suyu mayası satıyoruz diyebiliriz. Gerçek gül yağı yeşil renk olur. Biz kaliteden taviz vermeden ilerlemeye çalışıyoruz.
YÜNLÜ KEÇE SABUNUMUZ ÖZEL BİR ÜRÜN
Gülgönen Tarımsal Kalkınma Kooperatifi neler üretir?
Gülden yapılan her şeyi üretiyoruz. Bunlar gül suyu, sirkesi, reçeli, çayı, kurusu, şerbeti, sabunu. Kooperatifimizin ön ürünlerinden birisi keçeli lifli sabun. Bu çok özel bir ürün. Hem yünün hem sabunun faydasını bir arada pazara sunuyoruz. Yün insan vücudundaki elektriği alıyor. Yaptığımız sabunların üzerine binlerce iğne darbeleriyle yünü işliyoruz. Biraz geç köpürüyor ama hem peeling etkisi yapıyor, hem life gerek kalmadan sabun kullanılabiliyor. Yün zaten içine hapsettiği kokuyu kesinlikle bırakmaz. Güllü, lavantalı, keçi sütlü, eşek sütlü sabunlar yapıyoruz. Bununla belirli piyasa yakaladık. Bu bölgede tek yapan biziz diyebiliriz. Satışını yaptığımız yerlerden güzel dönüşler de alıyoruz. "Ziraat Bankası Ekosistem Buluşmaları"na biz de davetliydik. Sabunlara Ziraat Bankasının logosunu işledik.
Kooperatifinizin ürünlerinden okurlarımız için bir tarif paylaşmak ister misiniz?
Kahvaltıların tadı gül reçelini sizinle paylaşayım. Taze toplanmış pembeliğini yitirmemiş gül yaprakları, tohum kısmından ayrılır. Yaprakları limon ve bir miktar şekerle ovulur. Gül kullanımı isteğe bağlı olarak belirlenebilir. Kimileri yoğun yapraklı sevmez. Bir tencerede 4 bardak su, 4 bardak şeker kıvam alana kadar kaynatılır. Kıvam alan şuruba şekerle ovduğumuz gül yapraklarını ekler, biraz daha kaynatırız. Limon veya limon tuzu eklenerek birkaç dakika sonra ocaktan indirilir. Sonra sıcak şekilde kavanoza doldurulur.