MAYIS-HAZİRAN 2023 / BİTKİSEL ÜRETİM
Kiraz yeni çeşitlerle ihracata göz kırpıyor
Dünya kiraz üretiminde ilk sırada yer alan Türkiye’yi ihracatta da ön sıralara taşımak için Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı araştırma enstitülerinde önemli çalışmalar yürütülüyor. Erken hasat edilebilen ve yol dayanımı yüksek, dolayısıyla da Türkiye’yi ihracatta ilk sıralara taşımaya yönelik bu çalışmaların ayrıntılarını Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Teknik Koordinatörü Ziraat Mühendisi Dr. Mehmet Tutar dergimize anlattı.
Kiraz üretim ve tüketim rakamları hakkında bilgi verir misiniz?
Ülkemiz mevcut istatistiklere göre yılda yaklaşık 700 bin ton civarında kiraz üretimi gerçekleştiriyor. Bu miktarla üretim bakımından dünyada ilk sırada yer alıyoruz. Son beş yıla kadar neredeyse sürekli bir üretim artışı söz konusu iken son dönemde durgunluk yaşanıyor. Bunun en önemli sebepleri artan girdi fiyatları, iş gücü teminindeki güçlükler, fiyat dalgalanmaları ve hassas bir meyve türü olan kirazın iklimsel değişikliklerden çok kolay etkilenmesi olarak sayılabilir.
İklim olayları kiraz üretimini birçok meyve türünden fazla etkiler. Sahil kesiminde bazı yıllar kışların çok ılık geçmesi kış üşüme isteğinin karşılanamaması nedeniyle verim kayıplarına sebep oluyor. Diğer yandan ilkbahar geç donları çiçek ve küçük meyve dönemindeki kirazlara önemli zararlar veriyor. Bunun yanında meyve olgunlaşma dönemindeki yağışlar ve sıcaklık dalgalanmaları çatlamaya sebep olduğu için hem kaliteyi düşürüyor hem de işçilik gereksinimini çok arttırıyor. Bu yağışların bir diğer zararı da hastalık ve zararlı kontrolünde yaşanıyor, önemli verim kayıplarına ve maliyet artışına sebep oluyor. İklim yönünden karşılaştığımız bir diğer problem ise normal şartlarda farklı zamanlarda hasada gelen kirazların bazı yıllar erken ilkbaharda havaların serin gitmesi ve aniden ısınması sonucunda birçok bölgede aynı zamanda olgunlaşma yaşaması. Bunun sonucunda iç tüketim ve ihracatta arz fazlası ortaya çıkıyor ve fiyatlar beklentilerin altında kalıyor. Diğer yandan bu durum ihracat periyodunu kısalttığından dolayı toplam ihracatımızı da azaltıyor.
Dünyadaki üretimlere bir göz attığımızda Türkiye açık ara önde olmakla birlikte onu ABD, Şili, Özbekistan, İran, İtalya, Yunanistan ve İspanya izliyor.
Üretimin en yoğun olduğu iller İzmir, Konya, Bursa, Afyonkarahisar, Isparta ve Manisa illeri. Bu iller Türkiye üretiminin yaklaşık yarısını karşılıyor. Bunların dışında Amasya, Çanakkale, Antalya, Niğde ve Kütahya illerinde de önemli bir üretim söz konusu.
Ürettiğimiz kirazın yaklaşık yüzde 12-13’ü ihraç ediliyor. Geri kalan kısmı ise iç piyasada tüketiliyor. Tüketimin çok önemli bir kısmı taze meyve olarak gerçekleşmekle birlikte az miktarda reçel, dondurulmuş ve kurutulmuş gıda olarak da değerlendiriliyor.
ÜRETİM ÇOK İHRACAT AZ
Türkiye kiraz ithalat ve ihracat rakamları nelerdir? Kirazın ülkemiz ekonomisine katkısından bahseder misiniz? En çok ihracat yapılan ülkeler hangileri?
Üretimde ilk sırada olmamıza rağmen ihracat oranımız düşük, yüzde 12-13 kadar. Yani 80 bin ton civarında. Oysaki Şili ürettiği kirazın yüzde 80’ini, Yunanistan yüzde 30’unu, ABD yüzde 25’ini ihraç ediyor. Bizde ihracat oranı düşük olmasına rağmen üretimin lokomotifini yine ihracat oluşturuyor. İklim özellikleri bakımından oldukça seçici bir meyve olan kirazın uluslararası pazarda yüksek fiyatlar bulması sebebiyle hem üretici hem de ihracatçılar açısından potansiyeli yüksek.
Dünyadaki başlıca ihracatçı ülkeler arasında ABD, Şili, Türkiye, İspanya ve Özbekistan sayılabilir. Bunlar arasında Şili Güney Yarımkürede olması nedeniyle rekabete girmezken diğerleri arasında ciddi bir rekabetten bahsedilebilir. Bu rekabeti ithalat yapan ülkelere de değindikten sonra değerlendirmek yerinde olur. İstatistiklerde adı geçen Hong Kong ise reeksport dediğimiz ithal ettiğini ihraç eden ülke konumunda.
Haber Görseli
Dr. Mehmet Tutar Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Teknik Koordinatörü-Ziraat Mühendisi
İthalat yapan önemli merkezler arasında Kuzey Avrupa ülkeleri, Uzak Doğu ve Kuzey Amerika sayılabilir. İhracatımızın önemli bir kısmını gerçekleştirdiğimiz Kuzey Avrupa ülkelerinden özellikle Almanya ve Rusya bizim için büyük önem arz ediyor. En fazla kiraz ihraç ettiğimiz ülke Almanya olup, bu ülkedeki pazarın yaklaşık yarısına ülkemiz hâkim durumda. Rusya da bizim için önemli bir pazar olmasına karşın, son yıllarda özellikle Özbekistan’da yaşanan gelişmeler ve üretim artışı buradaki varlığımızı kısmen sınırlandırıyor. Kuzey Amerika ülkeleri ise bize çok uzak konumda olduğundan kısıtlı bir ihracat potansiyelimiz bulunuyor. Diğer yandan bu ülkelerde ithalat daha çok kış aylarında Güney Yarımküreden gerçekleşiyor. Uzak Doğu ise son derece büyük bir pazar olmasına rağmen hâlihazırda ulaşım ve nakliye bakımından uzak düşmekte.
ERKEN HASAT AVANTAJIMIZ
Uluslararası pazarda tek sorun rakip ülkeler veya nakliye şartları ile de sınırlı değil. Ülkelerin karantinaya tâbi tuttukları hastalık ve zararlılar, üretim sırasında kullanılan pestisitler ve kalıntıları, ülkelere göre değişen ön uygulama şartları gibi faktörler ancak ülkeler arasında üst düzeyde gerçekleştirilen anlaşmalarla aşılabilmekte.
Ülke olarak uluslararası pazardaki en önemli avantajımız ise ekolojik üstünlüğümüzü kullanarak erken dönemde olgunlaşan kirazlarımızı pazarlayabilmemiz. Bu bakımdan özellikle İzmir ve Manisa illerinde gerçekleştirdiğimiz erkenci üretim ihracatımızın bel kemiğini teşkil ediyor. Bu yöre üretimin yüzde 20’sini sağladığı halde ihracatımızın yaklaşık yüzde 50’sini gerçekleştiriyor. Başka bir deyişle ülke genelinde ihracat oranımız yüzde 12’lerde gezerken bu yörede yüzde 50’nin üzerinde. Diğer taraftan sezon başında yapılan bağlantılar nedeniyle ileri dönemde diğer bölgelerden yapılan ihracatı da olumlu yönde etkilemekte.
Ülkemiz 80 bin ton kadar kiraz ihracatı karşılığında 200 milyon dolar kadar bir gelir elde ediyor. Bu değer üreticiler, ihracatçılar ve sektörün diğer paydaşları tarafından paylaşılıyor. Binlerce aileye gelir kapısı olması yanında emek yoğun bir tarımsal üretim olması nedeniyle özellikle hasat periyodunda kayda değer bir istihdam sağlıyor.
Son yıllarda oransal anlamda önemli bir artış gözlense de kiraz ithalatımız 40 ton civarında olup, hatırı sayılır düzeyde değil. Sonuç olarak Türkiye ithalatçı değil, kiraz ihracatçısı bir ülkedir.
Ülkemizdeki kiraz çeşitleri ile ilgili bilgi verir misiniz? Yeni geliştirilen çeşitler var mı?
Ülkemizde birçok kiraz çeşidi yetiştiriliyor. Dünyada adı geçen 1000’in üzerinde çeşidin 100’den fazlasına ülkemizde az veya çok rastlanabilir. Bu çeşitleri birkaç kuşak halinde incelemekte fayda var. Öncelikle çok uzun zamandan beri yetiştiriciliği yapılan yerli kiraz çeşitlerimizden bahsetmek gerekir. Bunlar arasında Turfanda, Kırdar, Halil Efendi, Sapı Kısa, Kara Kiraz, Sultan gibi yerli çeşitler yer alıyor. Kirazlarımız genellikle sağlam ağaç yapısına sahip, verimli ve lezzetlidir. Fakat irilik ve sertlik bakımından modern çeşitlerin çok gerisinde kaldıklarından yetiştiricilikleri çok dar alanlarda ve genellikle münferit ağaçlar halindedir.
HEDEF İHRACAT
Ülkemize 1950’li yıllarda ve sonrasında yurt dışından getirilen Early Burlat, Van, Bing, Vista, Noir De Guben, Noble, Lambert gibi çeşitler de yetiştirilmektedir. Ardından Celeste, Sweet Heart, Regina, Early Lory, Nord Wonder, Kordia, Stella çeşitlerinin dâhil olduğu nesil ülkemizdeki yerini almıştır. Yurt dışından getirilen bu çeşitler arasında özellikle Early Burlat, Early Lory ve Napolyon adıyla bilinen Noir De Guben çeşitleri İzmir ve Manisa illerinde yer alan erkenci kiraz bölgemizde hatırı sayılır miktarda yetiştirilir. Bu dönemde kökeni tam bilinmemekle birlikte Anadolu’da ortaya çıkan kirazlar da vardır. Beyaz Kiraz, Macar Kirazı ve Ziraat 0900 bunların en meşhurları arasındaki yerini alır. Beyaz Kiraz bütün kiraz bölgelerinde Ziraat 0900 için tozlayıcı olarak kullanıldığı gibi İç Anadolu Bölgemizde yoğun olduğu reçellik olarak değerlendirilir. Starks Gold adıyla bilinen yabancı orijinli bir kiraz çeşidi ile aynı gibi görünse de menşei tam olarak bilinmemektedir. Macar Kirazı ise Doğu Anadolu’da Erzincan civarında yaygın olup, kaliteli ve ihracata uygun bir kiraz çeşididir.
Ziraat 0900
Ziraat 0900 çeşidini diğer bütün çeşitlerden ayrı tutmak gerekir. Zira ülkemizde yetiştirilen kirazların yaklaşık yüzde 75’ini tek başına bu çeşit teşkil eder. İri, sert, yola dayanımı yüksek, nefaseti güzeldir. Uzun ince saplı, parlak kırmızı renkli bir çeşittir. Yetiştiricilikte olduğu gibi ihracatımızın da çok önemli bir kısmı bu çeşitle sağlanır. Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü tarafından Manisa’nın Salihli İlçesi Allah Diyen Köyü'nün okul bahçesinde tespit edilmiş ve gen kaynakları kayıt defterine 0900 kayıt numarası ile ziraat kirazı olarak kaydedilmiştir. Daha sonra toplanan kiraz materyali Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsüne nakledilmiş burada 0900 Ziraat olarak çeşit tescili gerçekleştirilmiştir. Farklı yerlerde farklı isimlerle zikredilir. Salihli, Allah Diyen, Napolyon, Dalbastı bunlardan sadece bazıları. Çok kaliteli bir çeşit olmasına karşın az verimli oluşu, istenmeyen ağaç özellikleri, tozlanma problemleri gibi sebeplerle bu çeşide alternatif yeni çeşitlerin bulunması çabaları da artmaktadır.
Yakın zamanda ülkemize giren ve hâlen yayılma sürecinde bulunan başka çeşitler de bulunmaktadır. Bunlar arasında kendine en fazla yayılma şansı bulanlar arasında Prime Giant çeşidi sayılabilir. Erkenci, verimli ve yola dayanımı iyi olduğundan erken dönemdeki ihracatımızda giderek daha fazla öneme sahip olmaktadır.
Ülkemizde gerçekleştirilen kiraz çeşit geliştirme çalışmaları Isparta Eğirdir Meyvecilik Araştırma Enstitüsü ve Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsünde yoğunlaşıyor. Yakın zamanda Enstitümüz de (Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü) erkenci kiraz çeşidi geliştirme vizyonuyla bu çalışmalara dâhil oldu. Eğirdir’de ilk olarak 0900 Ziraat çeşidinde bir klon seleksiyonu gerçekleştirilerek Davraz adında mevcut çeşide göre daha erkenci, daha verimli ve daha kompakt gelişen bir kiraz çeşidi geliştirildi ve sahada yayılma aşamasına gelmiş durumda. Daha sonra Enstitümüzde melezleme konusuna ağırlık verilerek farklı özelliklere sahip tipler geliştirildi ve bunların tescil süreci devam ediyor.
Yalova’da ise öncelikle 0900 Ziraat çeşidinde mutasyon ıslahı yoluyla daha verimli ve daha koyu renkli Burak ve Al Damla çeşitleri geliştirildi.
Enstitüde kirazla ilgili yapılan çalışmalardan bahseder misiniz?
Enstitümüzde kirazla ilgili olarak yapılan çalışmaları iki kısımda incelemekte fayda var. 1960-70’li yıllarda yapılan gen kaynakları toplamalarında çok sayıda tip ve çeşit toplanmış ve arazi gen bankasında muhafaza altına alınmıştı. Daha sonra araştırma enstitüleri arasında gerçekleştirilen iş bölümü ile toplanan materyal Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsüne devredilmişti. Nitekim yukarıda da bahsedildiği gibi 0900 Ziraat çeşidi bu materyal arasından çıkmıştır.
İkinci kısım ise yakın zaman önce başlatılan erkenci kiraz çeşidi geliştirme çalışmaları. Bu kapsamda ebeveyn olarak kullanılan ve kullanılacak olan çeşitler planlandı, temin edildi ve melezleme parseli tesis edildi. İlk melezlemelere 2 yıl önce başlandı ve çalışmalar artarak devam ediyor. Amaç sadece erkenci kiraz çeşidi geliştirmek değil, aynı zamanda sahil kesimine veya başka bir deyişle subtropik şartlarda yetiştiricilik yapmaya uygun çeşitlerin geliştirilmesi olarak belirlendi. Çünkü mevcut çeşitlerin çoğu bu şartlarda verimliliklerini kaybetmekte, ağaç ömürleri çok kısa, ikiz meyve, çatlama gibi problemler de fazla olmaktadır. Bu özellikleri iyileştirilerek geliştirilecek yeni çeşitlerle uluslararası pazara daha erken dönemde daha fazla kiraz arzı sağlayarak ihracat potansiyelimizin arttırılmasını hedefliyoruz.