MAYIS-HAZİRAN 2023 / EL SANATLARI
Türk Kâğıt Oyma Sanatı: Kaat’ı
Kâğıdın hikâyesiyle başlar bu az bilinen sanatın hikâyesi de… Kâğıdı ilk kullanan Türk kavmi Uygurlarla başlayan bu sanat, günlük hayatın içinden bir kesitti yalnızca. Düşünüş ve yaşam biçimlerinde zarafet taşıyan toplumlar, bunu normalleri olarak gördüklerinden bir ayrıcalık yüklemezler. İşte kâğıt oyma sanatının da sonradan sanata dönüşeceğini bilmeden doğadaki motifleri ve güzellikleri nakşettiler kâğıtlara Uygur Türkleri.
Kâğıdın yanında kitapların deri kaplarının tezyini ve cilt sanatıyla beraber süregelen kâğıt süsleme ve oyma işi kaat’ı sanatını, devrimizde yaşatan üstat isimlerden Dürdane Ünver şöyle tanımlıyor: "Herhangi bir tezyinî motifin veya hattın çizilip bulunduğu yerde kesildikten sonra başka bir satıh üzerine özel bir yapıştırıcı ile yapıştırılması işlemidir. Her kâğıt oyma kaat’ı sanatı değildir’’ diye de ekliyor.
Sözcük anlamı kesme, kesilme olan kaat’ı sanatı, kâğıtla âdeta özdeşleşmiştir. İlk örneklerine Orta Asya’da Uygurlarda rastlanan bu sanat, Afganistan Herat şehrindeki Türklerden ve İran üzerinden Anadolu Selçuklularında kitap süsleme olarak devam etmiş ve Fatih Sultan Mehmet devrinde ise onun bizzat kurmuş olduğu nakkaşhanede canlanıp yükselmiştir.
Eserinde o döneme ayna tutan Evliya Çelebi de Seyahatnâme de, kağıttan oyularak yapılan bu ince sanatı; ‘’oymalar, kitaplar üzerinde kutsal ruh gibi saklanır, törenlerde bu sanatçılar tahtırevanların üzerinde makasla kağıt oyarak geçerler’’ şeklinde ifade eder. Nevregan adı verilen eski bir alet yardımıyla motifler verilen keski, kalemtıraş, ince makas ve muhallebi yapıştırıcısıyla ortaya konulan kaat’ı sanatı; başlangıcı kitaplar olmak üzere tablolar, yazı çekmeceleri, hususi dolaplar, kutular vs. olmak üzere her türlü obje üzerine uygulanabilir bir sanat özelliğine sahip olmasının yanı sıra ağaç, çiçek ve hayvanların doğada göründüğü şekilde değil de stilize edilerek motife dönüştürüldüğü eşsiz bir sanat vasfı taşımaktadır.
Pek çok sanat dalı gibi kaat’ı sanatı da köklerimizden Anadolu’ya kadar uzanmış ve kıymet bilen zarif ellerde hayatta kalma çabasına devam etmiştir… Bu zarif ellerin başında hekim, yazar ve sanatçı kimliğiyle Türk sanat tarihine yön vermiş büyük isim Ordinaryus Profesör Süheyl Ünver (1898-1986) ve onun yetiştirdiği öğrenciler gelir. Başkent Ankara’da kaat’ı sanatını var edip yaşatmaya çalışan kişi denilince akla Süheyl Ünver’in yetiştirdiği öğrencilerinden Gülbün Mesara ve Dürdane Ünver’in öğrencisi Bahtiyar Hıra gelir. Sanatçımızla Türk Tarım Orman Dergisi okurları için bir söyleşi gerçekleştirdik.
HIRA: “KAAT’I SANATINI HAYATA GEÇİREN KİŞİLERDEN BİRİ OLMAKTAN GURUR DUYUYORUM”
Bize kendinizi ve sanatınızı anlatır mısınız?
Ben Bahtiyar Hıra. 26 yıldır sanatla uğraşıyorum. İlk olarak tezhiple başladım daha sonra ebruyla devam ettim ardından kaat’ı sanatına merak saldım. 22 yıl önce de ilk deneme çalışmalarıma başladım çok hoşuma gitti ve o zamandan beri yapıyorum. Dürdane Ünver hocadan dersler aldım.
İlk zamanlar ebru kâğıdı kullanıyordum sonra kendi yorumlarımı ekledim. Kaat’ı sanatı yaparken daha önce almış olduğum tezhip eğitimi çok işime yaradı. Çünkü bu işte desen çizimi ve tasarımı önemli.
Kaat’ı sanatı deyince ne anlamalıyız?
Kaat’ı adı üstünde kattan gelir. Kâğıdın icadından sonra insanların kâğıttan kendilerine çeşitli çiçek hayvan figürlerini kâğıda çizip kesmesiyle başlamış. Zaman içinde daha da estetik hâle gelmiş ve yapılmaya başlanarak İpek Yolu aracılığıyla Osmanlı’ya ulaşmış. Osmanlının el yazması kitaplarında kullanılan bir sanat olarak varlığını sürdürmüş. Fazla bilinmiyor, hatta çoğu kimse kaat’ı sanatı ile kâğıt rölyef sanatını karıştırıyor. İkisi çok başkadır. Kaat’ı sanatı, çok ince bir kâğıt oyma sanatıdır.
Kaat’ı sanatı hangi malzemelerle yapılıyor?
Öncelikle kâğıt, bildiğiniz beyaz kâğıt. Çok çeşitli kâğıtlar da kullanılabilir, ince, kalın… Bazen bir dosya kâğıdı, bazen çöpün yanında gördüğüm bir kâğıdı kurtarıyorum. Aynı zamanda çok kaliteli dediğimiz el yapımı özel kâğıtlar kullanıyorum. Yapacağım işe göre kâğıt tercihimi yapıyorum. Kretuar, kesme pedi, gözlük, cımbız, kaliteli boya, artistik akrilik boya deniliyor bunlara, bazen altın, sulu boya, guaj, yapıştırıcı, kendi yaptığımız ahar da denilen muhallebi tutkalı ve mücellit tutkalı kullandığımız başlıca malzemeler.
Maliyetli oluyor mu?
Elbette. Özellikle altın karışımlı kâğıtlar kullanmamız gerektiğinde. Yapılan çalışmaya göre değişiyor. Çerçeve ve koruma camlarını kendimiz yaptırıyoruz ve gerçekten pahalı. Bu sanat, beni önceden geçindiriyordu fakat şu an emekli maaşım olmasa geçindirmeye yetmez.
Aynı zamanda öğretiyor musunuz?
Evet 15 senedir kaat’ı sanatı eğitimi veriyorum atölyemiz var Ankara’da. Yetiştirdiğim düzenli ders verdiğim öğrencilerim var ve bu öğrencilerin bir kısmı da ders veriyor.
SANATÇILARIN YÜKÜ İLGİLİ KURUMLARCA HAFİFLETİLEBİLİR
Kaat’ı sanatının eğitimini uzun zamandır veren biri olarak ilgili kuruluşlardan herhangi bir destek aldınız mı?
Maalesef şimdiye dek herhangi bir destek almadık. Aynı zamanda Kültür Bakanlığının sanatçı listesinde kayıtlı ilk isimlerden biriyim kendi dalımda. Sanatçılara destek olunması gerektiğini düşünüyorum. En azından koleksiyon ve sergiler için katalog çıkartılabilir. Bu sanatçı için maliyetli fakat kurumlar için zor değil. Sanatçının yükü hafifletilebilir.
Usta çırak ilişkisi bu sanat dalı için de geçerli mi hocam?
Evet, kesinlikle. Bu iş mekteplerde geleneksel el sanatlarımızın eğitimleri verilse de yeterli değil; profesyonelleşmek için bunu uzun süre tatbik etmek, uğraşmak, gönül vermek gerekiyor. Dersleri de buna ciddi anlamda emek veren kişiler verebilmelidir. Bir dalda birkaç ay kurs gören herkes ders verememeli. Bu, kaliteyi düşürüyor maalesef. İnsanlar alanında pişmeliler, yetişmeliler.
Kaat’ı sanatı unutulan bir sanat mıydı?
Açıkçası kaat’ı sanatı unutulmaya yüz tutmuş bir sanattı. Fakat gerçek sanatseverler sayesinde inşallah bizlerin de katkısı olmuştur, tekrar canlandırıldı. Ben kendi çabamla bu sanatı canlandırmaya ayakta tutmaya çalışıyorum.
Unutulmaya yüz tutmuş bir sanatı canlandırmak, devam ettirmek nasıl bir duygu?
Kendi kültürümüz, özümüz olarak görüyorum. Bu nedenle sahip çıkmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu sanatlarla biz bizi ortaya koyuyoruz ve bunun korunması gerektiğini düşünüyorum. Bunu devam ettirmek çok güzel bir his.
Kaat’ı sanatına has bir uslup var mıdır?
Ben kendi kendime başladığım ve tüm sanat dallarını sevdiğim için kaat’ı sanatında da kendime has bir tarz oluşturdum. Geleneksel motiflerimizi sürdürmenin yanında kendi yorumumu da kattım. Bunun için de bir sanatçının kendini daima yetiştirmesi, iyi bir hocaya talebelik yapması, araştıran, okuyan ve yeni şeyler katabilen insan olabilmesi lazım. Ankara’da kaat’ı denilince Bahtiyar Hıra akla geliyor, bu gurur verici bir şey.
BU İŞİN GÖZÜ, GÖNLÜ, ELİ EĞİTMEDİR
Bu sanatı herkes yapabilir mi?
Şöyle ki; bu sanatı maalesef herkes yapamıyor çünkü gören korkuyor diyebilirim. Çünkü çok ince bir iş. Özellikle profesyonel çalışmaları görünce şaşırıyorlar, yapamayacaklarını düşünüyorlar. Bu işin gözü, gönlü, eli eğitmedir. Tezhibi bilenler için bir nebze daha kolaydır. Yeterli bir tezhip eğitimi içinse 7-8 sene gerekiyor. Herkesten aynı seviyeyi bekleyemeyiz elbette, ben önce sanatı sevdirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Yavaş yavaş başlanmalı. Sırayla desen, kesim, tasarım eğitimleri vererek.
BU TÜRDEN SANATLARI İCRA EDEBİLMEK İÇİN İSTEK, ÖZVERİ VE ÇOK ÇALIŞMAK GEREKLİ
Tabii ki el becerisi ve yetenek çok önemli fakat hepsinden önce istek, özveri ve çok çalışmak gerekli. Boş hevesle başlayıp bırakmak değil de özveriyle ve sabırla devam etmek önemli olan. Severek hayatınızın içinden bir parça gibi görerek yapılmalı. Her işte olduğu gibi akıllıca çalışmak gerekiyor.
İSTEDİKTEN SONRA HER ŞEYİ YAPARSINIZ
Bu sanat benim yaşam biçimim oldu adeta. Püf noktası sevmek ve istemek ve bunun üzerine çok çalışmak. Ben eğer tezhip eğitimine emek vermiş olmasaydım kaat’ı sanatını umduğum seviyede yapamazdım. Bakın benim gözlerim 4 numara, baktığım zaman tırnakla elleri ayırt edemiyorum ama ne yapıyorum, gözlük kullanıyorum, gözlüğün üzerine bir de mercek takıyorum. İstedikten sonra her şeyi yaparsınız.
Yıllarını bu sanata vermiş bir insan olarak kaat’ı sanatının sizin ruhsal zihinsel dünyanıza katkısını bizimle paylaşır mısınız? Bu sanatı insanlara tavsiye eder misiniz?
Öncelikle tüm sanat dallarını tavsiye ediyorum ben insanlara. Çünkü insan mutlaka bir sanatla uğraşmalıdır. Sanatın insanın bedenine, ruhuna, aklına çok iyi geldiğine inanıyorum.
SANAT İNSANI TEDAVİ, HUYUNU TERBİYE EDİYOR
Ben çok zor günlerimi sanat sayesinde atlattım. Yaşam koşullarımın çok zor olduğu bir dönemde sanatla tanışmış olmak beni iyileştirdi, tedavi etti. Ailemde sanatla uğraşan biri olmamasına rağmen sanatın iyileştirici etkisiyle ben bu alana yöneldim. Huyuma, davranışlarıma ve yaşantıma çok olumlu etkileri oldu, terbiye etti. Arkadaş çevreniz direkt değişiyor. Öğrencilik hep devam ediyor en güzeli de bu.
Sanatınıza dair buradan okuyucularımıza iletmek istediğiniz bir şey var mı?
Ben sadece kendi sanatıma değil tüm sanatlarımıza sahip çıkılması gerektiğini düşünüyorum. Bu işe merak salan herkese dürüstlüğe çok önem vermelerini tavsiye ediyorum. Biz çocukluktan beri dürüst bir ortamda yetiştik, şimdikiler de bunu ilk sıraya koysunlar. Sanatın her alanında olsunlar. Kendi ruhunuza iyi gelen sanat dalını keşfe çıkın. Etrafımızdaki çoğu güzelliği fark etmek, bakmasını bilmek bizim elimizde. Çünkü ancak bakmasını bildiğimizde görebiliriz, anlarız ve sevebiliriz.
Kaynakça :
Türk Dili Sözlüğü
Gülbün Mesara, Türk Sanatında İnce Kağıt Oymacılığı