TEMMUZ-AĞUSTOS 2023 / AYIN KONUĞU
Şükriye Tutkun: “Her yer kanadı kırık kumru dolu”
6 Şubat depremleri yaşattığı büyük acılarla hepimizde silinmesi zor izler bıraktı. Tarım ve Orman Bakanlığı olarak bu depremde 127 çalışma arkadaşımızı kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşadık. Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanlığı olarak biz de kaybettiğimiz çalışma arkadaşlarımıza ithafen İki Seher Arasında isimli bir belgesel film hazırladık. Arkadaşlarımızın aileleri ve yakın çalışma arkadaşları ile röportajların yer aldığı filme, usta sanatçı Şükriye Tutkun da Kumru isimli şarkısı ile büyük katkı sağladı. Bu vesileyle bir araya geldiğimiz Şükriye Tutkun ile dergimiz okuyucuları için bir söyleşi gerçekleştirdik.
Bizler sizi türkülerinizle ve sanatçı kimliğinizle tanıyoruz ancak Şükriye Tutkun kimdir, nerede doğdu, nasıl bir çocukluk ve gençlik yaşadı biraz anlatır mısınız?
1965 yılında doğdum. İki yaşından 16 yaşına kadar devletin kurumlarında yetiştim. Anne baba olarak onları tanıdım, devletimizi tanıdım. Sonra konservatuvar yıllarım oldu. Ama hep kendi emeğimle kendi çabalarımla okudum. Sonra sanat hayatım başladı. İlk olarak beni 1996 yılında Arda Boyları ve Sevin Gayrı ile tanıdılar. Bugüne kadar da çeşitli albümler yaptım. Yine konserler veriyorum. Televizyon programları yapıyorum, sanat hayatıma devam ediyorum.
“HAYATA 1-0 ÖNDE BAŞLADIK”
Bir dönem yurtlarda, devletin ebeveynliğinde büyüdüğünüzü söylediniz. Bu yurtlar size neler kazandırdı? Yaşam yolculuğunuzda yurtlarda büyümenin size kattıklarından bahseder misiniz?
Bir kere tek başına karar vermeyi, tek başına ayakta durmayı öğreniyoruz. Her ne kadar devletin kanatları altında olsak da -tabii ki yatılı okulda bir sürü çocuk var, öğretmenlerimiz var- sonuçta annemiz babamız yanımızda değil. Onun için de kendi kararlarımızı minicik de olsak kendimiz veriyorduk. Bunun önemli bir artısı var; bir an önce hayata atılmış olduk, çok çabuk hayata atıldık. Bazı arkadaşlarımız “Hayata 1-0 yenik başladık” diyor. Ama ben tam tersini söylüyorum: Biz 1-0 galip başladık. Çünkü bir sürü şeyi çok küçükken öğrendik. Yatılı okulların en çok sevdiğim özelliği disiplin. Disiplinli hayatı şimdiki hayatıma da yansıttığım için başarımın en büyük sebebi bu diye düşünüyorum. Bizim yetiştirme yurtlarımızdan çok güzel sporcular da çıkıyor, çok başarılı olimpiyat şampiyonları vs. de çıkıyor. Bunların çok önemli bir sebebi de disiplinli yetişmiş olmamız.
Bu arada çocuk yuvalarında müzik öğretmenliği de yaptınız sanıyorum, bahseder misiniz?
Gerçekten çok güzel bir duyguydu. Çünkü benim de müzikal yeteneklerimi, tiyatro yeteneğimi ilk defa oradaki hocalarım keşfetmişti. Yani benim sahne sanatları ile ilgili yeteneğim olduğunu bana gösterdiler ve o yönde çalışmalar yapmaya küçükken başladım. O anlamda çok önemliydi. Aynı şekilde müzik öğretmenliği yapmış olmam, tabii kendi küçüklüğümü de hatırladığım için bazı genç kardeşlerime, çocuklara faydalı olabilme aşkı çok güzel bir duygu. Çok da güzel şeyler yaptık. Geçtiğimiz senelerde yine Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının çocuklarını çalıştırdık, bu sefer büyük öğrencilerdi. Onlarla hatta birkaç şarkıyı profesyonel olarak kaydettik. Hepsi çok keyifliydi.
“İKİ SEHER ARASINDA” FİLMİNİ ÇOK BEĞENDİM
6 Şubat’ta büyük bir deprem yaşadık. Bu depremin sizdeki etkileri nasıldı?
Çok fazla kaybımız oldu maalesef. Çok üzücü bir olaydı. Kelimelerle anlatılamayacak kadar üzücüydü. Çok fazla insan, orada olsun olmasın, tanıdığı olsun olmasın herkesin yaşadığı bir acıydı. Hatta bu konuyu konuştuğumuzda hâlâ nasıl böyle bir şey oldu, ülkemizin başına böyle bir şey nasıl geldi diye inanamıyorum. Deprem haberi aldığımda evdeydim. Ama hiç bu kadar büyük olduğunu tahmin etmemiştim. Allah daha beterlerinden korusun.
Eğitim ve Yayın Dairesi olarak bu depremde hayatını kaybeden Bakanlığımız çalışanlarına ithafen İki Seher Arasında isimli bir belgesel film hazırladık. Bu filme siz de Kumru isimli şarkınızla ses oldunuz. Filmi izlediğinizde neler hissettiniz?
Alışık olduğum hâlde kendi şarkımla bütünleşen görüntüleri izlediğimde hakikaten gözlerim doldu. Ağlamamak için zor tuttum kendimi. Gerçekten çok güzel bir film olmuş, şarkı da çok yakışmış. Filmi çok beğendim. Çok büyük acılar yaşandı. Hâlen de yaralar sarılmaya devam ediyor. Her taraf kanadı kırık kumru dolu maalesef.
Biraz da bizim alanımızla ilgili sorular sormak istiyorum. Hayatınızda tarımın yeri nedir? Herhangi bir tarımsal uğraşınız var mı?
Daha bu sabah kendi bahçemdeki domateslerimi, salatalığımı aldım. Yaklaşık 4-5 senedir domates, salatalık, biber, patlıcan yetiştiriyorum. Geçen sene fasulye ve mısır da vardı ama bu sene yok. Çiçeklerim de var ama 4-5 senedir özellikle sebze yetiştiriyorum. Toprakla uğraşmayı çok seviyorum.
Doğa sizin için ne ifade ediyor?
Zaten kendi evim bahçeli bir ev. Doğa ile bütünleşmek, doğadan kopmamak adına hem de 1999 depreminin etkisiyle 2001 yılında müstakil bir evim oldu. İstanbul’un içinde cennette gibiyim. İyi ki başkalarının sözlerine kanıp apartmanlara hapsolmamışım.
Hayvanlarla da aram çok iyi. Ev müstakil olunca hele de bir tane kedi olunca artık başka kedilere karşı da duyarsız kalamıyorsun. Benimki kedi de onlar kedi değil mi diye, onlara da bakmaya başladım. Sadece kedi de değil, bahçeme kirpi de geliyor, kumrular da martılar da geliyor. Tüm hayvanlara destek olmaya gücüm yetmiyor ama kendi çevremdekilerle her zaman ilgileniyorum. Ayrıca sağlık için sülüklerin şifasına çok inanıyorum ve kendim için de kullanıyorum.
Beslenmenizde nelere dikkat ediyorsunuz? Örneğin organik ürünler ilk tercihiniz midir? Alışverişlerinizde etiket okuma alışkanlığınız var mıdır?
Organik ve doğal beslenmeye hep önem verdim. Örneğin ben lise yıllarından beri zeytinyağı kullanıyorum. O zamanlar kimse zeytinyağını bilmiyordu. Ağır olur falan diyorlardı ama sonra herkes bana hak vermeye başladı. Margarin falan kullanmıyordum. Doğal beslenme hep eskiden beri var bende. Paketli ürün almamaya çalışırım, ekşi mayalı ekmek tüketirim. Peynirlerimi arkadaşlarım Van’dan, Gaziantep’ten gönderirler. Tereyağım zaten Erzurum’dan geliyor. Dışarıdan hazır yoğurt yiyemiyorum, yemek istediğimde kendim yapıyorum. Sağlıklı beslenmeye dikkat ediyorum.
Son olarak tüm konuklarımıza sorduğumuz bir sorumuz var: En son izlediğiniz film ve okuduğunuz kitabı bizimle paylaşır mısınız?
Son izlediğim film Balina filmiydi. Obez bir öğretmenin evden çıkamayışı, kendini saklaması ve çocuğuyla ilişkisini anlatan çok güzel bir film. Herkesin izlemesini çok isterim.
Şu anda Dino Buzzati’nin Tatar Çölü isimli kitabını okuyorum. Yakın zamanda kökenimin Tatar olduğunu öğrendim. Enteresan bir şekilde hiç bilmeden ilk albümümde Ey Güzel Kırım türküsünü söylemiştim ve her albümümde bir Tatar türküsü söylemiştim. Bu benim için çok ilginç oldu.