KASIM-ARALIK 2023 / ÖNDER ÇİFTÇİ
Yeniden üreterek iyileşebiliriz
2012 yılında kültür mantarı ile üretim hayatına başlayan Cennet Polat, bugün Kahramanmaraş'ta çalışan ve üreten güçlü kadın denilince ilk akla gelen isimlerden. 6 Şubat depreminin yıkıcı etkisini Mutlu Besin Kooperatifindeki 24 kadınla birlikte yeniden üreterek aşmaya ve iyileşmeye çalışıyor. Bölgenin geleneksel ürünlerinden Kahramanmaraş cips tarhanası, sumak ekşisi, meyve pestilleri ve kuru dolmalığın yanı sıra katma değeri artırılmış mantar kurusu ve sumaklı tarhana gibi yeni ürünleri sofralarımıza sunuyor. Azmi, çalışkanlığı, araştırmacılığı ve fedakârlığı ile herkes için örnek olabilecek Cennet Polat, girişimcilik hikâyesini ve deprem nedeniyle yaşadıkları zorlukları dergimiz için anlattı.
Cennet Polat kimdir? Mantar üretimine nasıl başladınız?
Kahramanmaraş’ın Türkoğlu ilçesinde yaşayan, 43 yaşında 3 çocuk annesi çok azimli, hırslı, inatçı ve başladığı işi başarana kadar vazgeçmeyen güçlü bir Cumhuriyet kadını diyebilirim. Bu huyumu çok seviyorum. Pes etmek yaradılışımda yok. Genel olarak karakterim böyle.
Ben üretim işine ne ekonomik sıkıntıdan ne de eşime destek olayım diye başladım. Eşimin ya da babamın kazancı yeterli olsa da kendim çalışmak, üretmek, karşılığını almak ve ihtiyaçlarımı kendi kazancımla gidermek bana her zaman daha çok huzur verdi. 8 çocuklu ailenin en küçüğüyüm, 6 tane abiye sahibim. Ben bu kadar çok sayıdaki abi ile inanılmaz özgüvenli yetiştirildim. Hiçbir zaman önüme engel çıkarılmadı. Sen bunu yapamazsın, buraya gidemezsin, okuyamazsın denilmedi. Biliyorsunuz, bu coğrafyada erkek egemen bir toplumda yaşıyoruz. Çevremde çalışmak isteyen, kendi ihtiyaçlarını kazandığı parayla karşılamayı hayal eden ancak eş ya da aile engeline takılan o kadar çok kadın var ki anlatamam. Onların yollarına ışık olmak adına farkında olmadan dâhil olduğum bir sürece girdim. Üretmek ve onu kazanca çevirmek beni mutlu ediyor. Etrafımdaki kadınlara örnek olmak, ekonomik ve sosyal özgürlüklerine ulaşmalarına yardımcı olmak hoşuma gidiyor.
KENDİME CENNET BIRAKMAZ DEDİM
Bir şeyler yapmak, faydalı olmak istiyordum. Üretime ilk defa mantarla başladım. Etrafımdaki insanlar Kahramanmaraş’ta yetiştiremezsin dediler. Kapalı ortamda belli bir sıcaklıkta yetişmesi gerekiyordu. Bir klima, bir iklimlendirmeye bakar, neden olmasın deyip başladım. Eşimin babasının 10 metrekare bir alanı vardı. Orada başladım. İlk üç yıl düzgün bir şey olmadı. İnternetten bakarak, kitaplardan bakarak yapmaya çalıştım, uğraştım olmadı. 3-5 tane ürün çıktı. Bu az sayıdaki mantar çıkmasa bırakırdım. Ama bu 3-5 tane çıktığına göre diğerleri de çıkar diye düşündüm. Bu 3’ler 3 bin olana kadar Cennet bırakmaz dedim kendime. Sonra, Antalya’da bir üreticinin serasını ziyaret ettim. Neyi yanlış yapıyorum, neyi eksik yapıyorum bunları gördüm, öğrendim. Kompost aldığımız firma bize yüzde 30 verim alırsınız demişti. Ondan sonraki sene yüzde 50 verim aldık. 10 metrekare alanda başladığımız mantar üretim alanını evin alt katını mantar odasına çevirerek 250 metrekareye çıkarmıştık. Şubat 2023’de olan depremle hepsi yıkıldı. Deprem olmasa bir hafta sonra hasadımız vardı. Ama pes etmedim. Şimdi 200 metrekare bir yer kiraladık, kooperatif olarak orada mantar yetiştiriyoruz.
Üretimden sonra pazarlama işini nasıl yaptınız?
Bizim yemek kültürümüzde mantar yoktur. Bunu ürettik ama pazarlama sorun oldu. Pazar olmayınca siz istediğiniz kadar üretim yapın kazanca çeviremiyorsunuz. Biz ne yaptık, eşin dostun cenazesi mi oldu, oraya mantar yemekleri yaptım. Düğünlerde düğün yemeği olarak yaptık. İnsanlar başlangıçta doğada yetişen mantarla karıştırıyorlar ve zehirleniriz endişesi yaşıyorlardı. Bıkmadan usanmadan mantar yemekleri yaparak ürünümüzü tanıttık. Diğer yandan ilçemiz deprem öncesi çok göç alıyordu. Organize sanayisi, tarım alanı, iş sahası ile büyüyen bir ilçeydi. Bizim kültürümüzde evde pişen yemek koktu diye komşuya verilir. Komşu tabağı boş göndermez, o da bir şey koyar verir. Yani mantar tüketiminin artmasında ilçemize başka yerlerden gelen göçlerin de etkisi. Şimdi nerdeyse herkes mantar tüketiyor.
DEPREM SONRASI İSE 24 KADIN OLDUK
Kooperatifleşme süreciniz ne zaman ve nasıl oldu?
Mantar işine başlayınca ailemden değil çevremden “git kadın işi yap” diye bazı sesle yükseldi. Kadın işi denilen de incik boncukla el işi yap ya da aç bir tuhafiye otur. Ama bu işlerin hiçbiri benim mizacıma uygun değildi. Akşama kadar oturup müşteri bekleyemezdim. Ben aktif olmalıyım, üretmeli, pazarlamalı, pazarlarken zorlanıp onları ikna etmeliyim ki kendimi tatmin edeyim. Mantar, kadınların dışarda çalışmadan evlerinde üretim yapacakları bir ürün. Bunu yapmanın yolu da en iyi kooperatifle olur diye düşündüm. Ben çok okurum, araştırırım çünkü araştırmayı çok severim. En çok da girişimci başarı kadınların hikâyelerini okurum. Onlar da illaki o zorlukları yaşamışlar, engelleri aşmışlar ve başarıyı elde etmişler. Hiçbir başarı asla kendiliğinden gelmez. Emek vermezseniz başarı elde edilmez birebir yaşadım.
Önce ben tek başıma başladım, kooperatif kurmaya karar verince bildiğim tanıdığım kadınlara iş fırsatı olarak sundum. Onlara kooperatifleşmekten bahsetmedim. Çünkü etrafımızda doğru bir kooperatif örneği yoktu. Dolayısıyla kooperatif dediğim an başlamadan biterdi. Kadın üretici olarak evde yapabilecekleri iyi bir iş imkânıydı. Onlara ücretsiz danışmanlık yapacağıma ve ürünleri hasat ettikleri zaman hale götürmeden evlerinden gelip alacağıma sözü verdim. Onlar çalıştılar, ben de sözümü tuttum. Kazanmaya başladıkları zaman kooperatifleşme aşamasına geçmemiz gerektiğini söyledim. Tabii eşleri karşı çıktı. 7 kişinin ismini alarak kâğıt üzerinde kooperatif kuruluşunu yaptık. Başlangıçta bir yerimiz yoktu. Bu 7 kadın üretici sayısı deprem öncesi 12 kadın üreticiye ulaştı. Deprem sonrası ise 24 kadın olduk. Katlanarak artıyoruz. O bacanın tüttüğünü gören kadınlar bize dâhil olmak istiyor.
Satışımızı instagram üzerinden yapıyoruz. Satış konusunda Türkoğlu Belediyesi bize çok yardımcı oluyor. Siz üretin satın, satamadığınızı ben alırım diyorlar. Zengin markaların ürünleri yerine bizim ürünlerimizi alarak paketliyor, kendi kadın kooperatifimizin ürünleri diye sunuyor. Pazarlama açısından bu çok önemli ve bizi çok destekliyorlar.
Kooperatif olarak başka neler üretiyorsunuz?
Üyelerimiz mantar dışında yöresel ürünlerden coğrafi işaretli tarhana cipsi ile sumak ekşisi, bunların yanı sıra salça, meyvelerin özünden yapılan pestil, kuru dolmalık üretiyoruz. Hepsini mevsiminde çıkan meyve, sebzelerden yapıyoruz. Yeni ürünlerimiz de var. İki coğrafi işaretli ürünün birleştirip sumaklı tarhana yaptık. Çünkü bizim tarhanımızın ekşi olanı makbuldür. Ekşimeyeni hile ile limontuzu ile ekşitirler. Biz kooperatifimizde asla sağlıksız bir şey üretmeyeceğiz dedik. Sumaklı tarhana tadı, kokusu, aroması ve görünümüyle eşsiz bir lezzet.
Mantarı da sadece taze olarak satışa sunmadık. Katma değerli bir ürün hâline getirdik. Kurutup paketleyip üzerine bardak ve kaşık ölçüleri içeren etiket yapıştırarak satışa sunduk. Geçmişten günümüze yenilikçi ürünler üretmeye çalışıyoruz.
İl Tarım Müdürlüğünden herhangi bir destek aldınız mı?
Tarım ve Orman İl Müdürlüğünün bize katkısı kooperatifimizi kurduktan 6 ay sonra FAO ile yolumuzun kesişmesini sağlamak şeklinde oldu. FAO ile beş yılda alacağımız yolu bir yılda almış olduk. Onların fonladığı kooperatiflerin sözcüsü, öncü kadın olarak temsil yetkisi verildi. Böylece hem onların kooperatiflerini hem kendi kooperatifimizi anlatma fırsatı buldum. Çevrem genişledi. Kendi kooperatifimizi tanıtma ve pazarlama olanakları arttı. Yolumuza ışık tutan insanlarla karşılaştık.FAO’dan sağlanan fonlarla tarhana ekipmanlarımızı aldık. Çarkımız böylece daha hızlı dönmeye başladı.
BİZ DEPREMZEDEYİZ VE ÜRETİM YAPACAK YERİMİZ YOK
Depremin size ve üretim sürecine etkisi hakkında neler söylemek istersiniz?
Depremin üzerimizdeki etkisi yıllar mı sürer, ömür boyu mu sürer bilmiyorum. 6 Şubat'tan beri hiç dinlenmedim diyebilirim. Üretirsem iyileşebilen insanlardanım. Evimiz yıkıldı. Çocuklarımı deprem sonrası şehir dışında bir arkadaşıma gönderdim. 6 ay boyunca çadırda yaşadık ama hiç çadıra girmedim diyebilirim, sürekli sahadaydık. FAO’nun bir araya getirdiği “10 ilden 10 kız kardeş kooperatif” çalışması sayesinde başlayan dayanışma 81 ile yayıldı. Onların gönderdiği yardımları, 10 bin nüfuslu köyümün en ücra köşesine kadar ulaştırdık. Ekip arkadaşlarımla beraber kapı kapı, çadır çadır dağıttık. Bu nedenle ne beyin ne de beden olarak hiç dinlenmedim.
Şu anda etrafımdaki kadınların desteğe ve önderlik edilmeye daha çok ihtiyacı var. Yeniden toparlanmak zorundayız, yeniden üretmek zorundayız. Kooperatifimizin deprem öncesi bir yeri vardı. Depremde evlerimiz yıkıldığı için kooperatif binasını eve dönüştürdük. O yüzden şu an bir çatımız yok. Kooperatifimizin üretim yapacak bir yeri yok. Depremden sonra tarım kredi kooperatifi market ve diğer zincir marketlerin birçoğundan iş teklifi geldi, belli standartta üretim yaparsak alacaklarını söylediler. Ama bizim üretim yapacak yerimiz yok. Hepimizin evi, malı, mülkü ve en önemlisi canlarımız gitti. Depremden sonra ev derdine düştük. Birçok kuruluş kadın kooperatiflerine hibe verdi. Depremin merkez üssü olan bir ilin kadın kooperatifi Mutlu Besin Kadın Kooperatifi olarak biz maddi destek alamadık. 6 Şubat'tan önce her şeyimiz vardı, ama deprem aldı. Biz depremzedeyiz ve üretim yapamıyoruz. Ben ve üyelerimiz üretmek ve üretirken iyileşmek istiyoruz. Takdir edilmek güzel ancak desteğe ihtiyacımız var.
KADINLARIMIZIN ÖZGÜVENLERİ ZİRVEYE ULAŞTI
Çalışmalarınız için eşiniz ve çocuklarınız size destek oluyor mu?
Eşimi tek bir cümle ile şöyle ifade edeyim kayınvalidemin dünyada yaptığı en güzel şey. Aynı zamanda eşim de abilerimin devamı gibi. O da yaptığım hiçbir şeye engel olmadı. “Sen kendini nasıl iyi hissediyorsan onu yap” dedi Ne zaman pes edecek olsam, o kadınları peşine topladın annenin babanın o kadar duası var, pes edemezsin der. Şu son 3 yılda çok acılar yaşadım. Önce annemi, 6 ay sonra babamı kaybettim. Sonra 6 Şubat depremi. Ardından bir yangın yaşadık. Sonra sıcak oldu kooperatif için aldığımız tüm buğdaylar kurtlandı dökmek zorunda kaldık. Nasıl bir felaket senesi oldu, Rabbime sığınıyorum. Ama yine de pes etmedim.
Çocuklarım benimle gururlanıyor. Kızımın okulu yıkıldığı için Ankara’da bir lisede okuyor. Tabii aileden uzakta ve yalnız çok zorlanıyor. Kızıma bu zorluklar bitecek ve sen çok güçlü bir kadın olacaksın diyorum. Bu zorlukları senin yaşıtların üniversitede yaşarken sen bunları aşmış biri olarak herkese ışık tutacaksın diyorum.
Son söz olarak ne eklemek istersiniz?
Ben gittiğim programlara ve yerlere Cennet Polat olarak değil Kahramanmaraş’tan bir kadın kooperatifi başkanı olarak gidiyorum. En fazla desteği Türkoğlu Belediye Başkanımızdan görüyoruz. Ben çok okuyorum. Öğrendiklerimizi kendi kooperatifimizde uygulamaya çalışıyoruz. Kooperatifçiliği başarmış ülkelerde bakış açısı farklı. Bizde özel şirket gibi görülüyorlar. Oysa öyle değil. Gayet güzel bir iş bölümümüz var. Bir kısmımız üretimde, bir kısmı satışta, bir kısmı koordinasyonu yapıyor. Hepimiz elimizi taşın altına koyuyoruz. İki kelime etmekten korkan kadınlarımızın özgüvenlerinin zirveye ulaşması, bu iş bölümü ve sorumluluk sayesinde. Bize destek olmaları toplumun gelişimine destek olmaktır. Bu nedenle tüm kurumların bizi görmesini ve desteğini bekliyoruz.