KASIM-ARALIK 2023 / EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Tohumculuğun dünyada ve ülkemizdeki mevcut durumu ve yapılması gerekenler
Yeterli bitkisel üretimin gerçekleşebilmesi için gerekli olan girdilerin başında sertifikalı tohum/tohumluk geliyor. Son yüzyılda bilimsel ve teknolojik anlamda büyük gelişmelerin yaşandığı tarımsal üretimde, kaliteli tohumun öneminin anlaşılmasıyla tohumculuk dünyada ekonomik bir faaliyet alanı hâline geldi.
Dünya nüfusunun artmasıyla gıda güvenliği ve güvenilirliğinin sağlanmasında bitkisel ve hayvansal üretimin yeterliliği ve devamlılığı son derece önem arz etmektedir. Gün geçtikçe gıdaya olan ihtiyacın ihtiyaç artmakta tarımsal üretim yapılacak işlenebilir alanlar ise azalmaktadır. 1960 yılında dünya genelinde kişi başına düşen ekilebilir alan 0,42 hektar iken 2050 yılında 0,19 hektar olacağı tahmin edilmektedir. Yeterli bitkisel üretimin gerçekleşebilmesi için gerekli olan girdilerin başında sertifikalı tohum/tohumluk gelmektedir. Bitkisel üretimde üstün nitelikli tohum kullanılması ile kendine döllenen türlerde %20-30’luk, yabancı döllenen türlerde kullanılan melez (hibrit) tohumluklarla ise 3-5 kat arasında bir verim artışı olduğu bilinmektedir. Son yüzyılda bilimde ve teknoloji alanında önemli gelişmelerin yaşandığı tarımsal üretimde kaliteli tohumun öneminin anlaşılmasıyla tohumculuk dünyada ekonomik bir faaliyet alanı hâline gelmiştir.
DÜNYADA TOHUMCULUĞUN DURUMU
Bugün 8 milyarı aşan dünya nüfusunun beslenmesi göz önüne alındığında yüksek verimli ve sağlıklı gıda üretimi için başlangıç materyali olarak tohumun önemi artmıştır. Bu da dünyada tohumluk üretimi ve ticaretinin gelişmesini beraberinde getirmiştir.
Uluslararası alandaki gelişmelere baktığımızda tohumculukta ileri gelen ülkelerde tohumculuk sektörü 150 yıldan fazla bir geçmişe sahiptir. Dünyada tohumluk ticaretinin artması, tohumlukların kalite kriterlerinin belirlenmesini gerekli kılmış ve tüm ülkeler bu konuda ulusal mevzuatlarını geliştirmiştir.
Tohumculuk konusunda yasal düzenlemelerini yıllar önce tamamlayan Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Fransa ve Hollanda da bulunan tohumculuk şirketleri bugün dünya tohumculuğunun büyük bir kısmını kontrol etmektedirler. Bu dört ülke 15,5 milyar dolarlık dünya tohum ihracatının %53,2’sine ve 14,9 milyar dolarlık dünya tohum ithalatının %30’una sahiptirler. Fransa, ABD ve Almanya ithalatta ve ihracatta daha ziyade tarla bitkileri tohumculuğunda öne çıkarken Hollanda sebze ve patates tohumluğunda önemli bir yere sahiptir. Hollanda toplam 4,7 milyar dolar olan dünya sebze tohumluğu ihracatının tek başına %42’sine ve 943 milyon dolarlık dünya patates tohumluk ihracatının yaklaşık %56’sına sahiptir. Toplumumuz tarafından yanlış bir algı ile tohum sektöründe önemli bir paya sahip olduğu düşünülen İsrail bu verilere göre dünya tohum piyasasının önemli bir aktörü değildir.
Elimizde kesinleşmiş veriler olmasa da Türkiye’nin bugünkü yapısı ile 1,3 milyar dolar ile dünya tohum piyasasında önemli bir konuma sahip olduğu tahmin edilmektedir. Elbette bu rakam ülkelerin tohum üretim ve kullanım potansiyelini yansıtmaktadır. Dünya tohum piyasası 2024 yılında 73 milyar dolar dolayında olan 2030 yılında için 100 milyar dolara ulaşacağı tahmin edilmektedir.
TÜRKİYE’DE TOHUMCULUĞUN GELİŞİMİ
Tanzimat Dönemi'nde (1839-1876) yeni türlerin, yeni bitki çeşitlerinin ve kaliteli tohumların bitkisel üretimin artmasında, çeşitlendirilmesinde ve ihracat gelirlerinin elde edilmesindeki önemi fark edilmiştir. İlk olarak 1860 yılında ABD ve Mısır'dan pamuk tohumu ithal edilerek Ege ve Çukurova Bölgelerindeki üreticilere tohumluk olarak dağıtılmıştır. 1870-1880 yılları arasında ise yabancı bazı demir yolu şirketleri tarafından demir yolu hattı inşaatı çevresinde tahıl ve pamuk tohumu dağıtılmıştır. Çeşit ve tohum ithalatı 1876-1908 yılları arasında devam etmiştir. Bu çerçevede ihtiyaç duyulan eğitim ve araştırmanın temeli olan deneme çiftlikleri ve demonstrasyon alanları oluşturulmuştur.
Cumhuriyetin ilk yıllarında ise ülkemizde planlı ve sistematik bitki ıslahı çalışmalarının yürütülebilmesi için “Tohum Islah İstasyonları (günümüzde Araştırma Enstitüleri)” kurulmaya başlanmıştır. Çalışmalar sonucunda 1928 yılında bulunan ilk çeşit, 1133 Karakılçık makarnalık buğdayıdır ve 1931 yılından itibaren tohumu dağıtılmaya başlanmıştır. 1928 yılında İtalya’nın Rieti Islah İstasyonundan temin edilen Mentana çeşidi, 1053 numara ve Bintane ismi ile üretime alınmış ve 1936’dan 1939’a kadar tohumu dağıtılmıştır.
Haber Görseli
Prof. Dr. S. Ahmet BAĞCI Selçuk Üniversitesi Sarayönü MYO, Tohumculuk Programı
1928 yılında Ankara’da kurulan “Umum Ziraat Laboratuvarı”, 1930 yılında yürütülen organizasyon çalışmasıyla “Tohum Islah İstasyonuna”, 1936 yılında yürütülen organizasyon çalışmasıyla deneme yapabilme yetkisi de verilerek “Tohum Islah ve Deneme İstasyonuna” dönüştürülmüştür. 1950 yılında kurulan “Devlet Üretme Çiftlikleri” (günümüzdeki adıyla TİGEM) tohum üretilebilmesi için görevlendirilmiş olup başta arpa ve buğday olmak üzere ülkenin ihtiyaç duyduğu sertifikalı tohumluk üretimine başlamıştır.
Tohumluk sertifikasyonu konusuyla ilgili faaliyetler ilk olarak "Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesinde" başlatılmıştır. 1959 yılında"Tohum Kontrol ve Sertifikasyon Enstitüsü" kurulmuştur. Tohum sertifikasyonu ile ilgili hizmetler o günden bugüne bu kuruluş ile Bakanlığa bağlı bölgesel sertifikasyon kuruluşları ve yetkilendirilen özel sektör kuruluşları tarafından yürütülmektedir.
1980’li yılların başlarına kadar Türkiye’de kamu ağırlıklı bir tohumculuk politikası uygulanmıştır. Bu yapılanmanın amacı ülke üreticisinin tohumluk ihtiyaçlarının yerli ve millî üretimlerle karşılamasıyla gerçekleştirilmesidir. 1983 üretim sezonunda tohumluk fiyatlarının, 1984 üretim sezonun da ise tohumluk ithalatının serbest bırakılmasının bir sonucu olarak da serbest piyasa ekonomisi etkin hâle gelmiş ve özel sektör tohumculuğu doğrudan veya dolaylı olarak gelişmeye başlamıştır. Bu gelişmelerle beraber dünya tohumculuk sektöründe etkili olan küresel tohumculuk firmaları ülkemizde de pazar paylarını arttırmaya başlamışlardır. Özel tohumculuk firmalarının yetkililerinden 9 üyenin girişimi ile 1985 yılında Türkiye Tohumculuk Endüstrisi Derneği (TÜRKTED) İstanbul’da kurulmuştur. TÜRKTED Temmuz 1991’den itibaren faaliyetlerini Ankara’da sürdürmektedir.
Tohumculuk sektöründe üretim, ticaret ve bitki ıslahındaki gelişmelerle beraber uluslararası kurallara ve standartlara uygun tohum sistemleri ile teknik ve yasal düzenleme ihtiyacı ortaya çıkmıştır. 308 sayılı Kanun’un ülkemizdeki tohumculuk sektörünün gelişmesi ve örgütlenmesi konusunda yetersiz kalması üzerine 2004 yılında 5042 sayılı “Yeni Bitki Çeşitlerine Ait Islahçı Haklarının Korunmasına İlişkin Kanun” ve 2006 yılında “5553 sayılı Tohumculuk Kanunu” yürürlüğe girmiştir. Ülkemiz 2007 yılında bitki ıslahçı haklarının korunması kapsamında UPOV (Uluslararası Yeni Bitki Çeşitlerini Koruma Birliği) üyesi olmuştur. Bu gelişmeler sonucunda ülkemizin tohumculuk sektör temsilcileri dünyada tohum endüstrisini ve politikalarını oluşturan ve yönlendiren ISF, ISTA ve OECD gibi kuruluşlarda etkin olmaya başlamıştır.
2008 ve sonraki yıllarda bitki çeşitlerinin tescili, tohum-fide kalitesi ve standartlarını kapsayan ikincil mevzuat uygulamaya konmuştur. Türkiye, tohum sektörü yapılanması ile sınai ve fikri mülkiyet hakları kapsamında yeni bitki çeşitlerinin korunması ve çeşitlerin tescilini sağlamıştır. Ayrıca tohumluk, fide ve fidan sertifikasyonu, tohumluk üretimi, yurt içi ve yurt dışı tohum ticareti ve pazar kontrolünde Avrupa Birliği standartlarına ve uluslararası standartlara uygun mevzuat ve teknik altyapılar oluşturulmuştur. 2008 yılından itibaren özel sektörün yeniden yapılanması 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu ile büyük ölçüde tamamlanmıştır. Bu kapsamda 2008 yılında Türkiye Tohumculuk Birliği (TÜRKTOB) ve TÜRKTOB’a bağlı yedi alt birlik kurulmuştur.
Önceden devlet odaklı bir yapı olan tohumluk üretim ve dağıtım sistemi, daha sonra yerini özellikle tarla ve sebze bitkileri tohumlarında özel sektör faaliyetlerinin ön plana çıktığı bir yapıya bırakmıştır. 1984-1985 yıllarında uygulanan tohumculuk politikaları ve daha sonra 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu’nun çıkarılmasıyla sektörde faaliyet gösteren özel sektör kuruluşlarının sayısı artmıştır. Türkiye’de 1963 yılında tohumculuk alanında 5 adet firma mevcut iken ve tohumculuk daha çok devlet kuruluşu olan TİGEM tarafından yürütülürken bugün çiftçi birlikleri ve kooperatifler ile birlikte farklı büyüklükteki binden fazla yerli ve yabancı sermayeli özel tohumculuk firması tohumluk üretim alanında çalışmaktadır. 2023 yılı sonu itibarıyla tohum firmalarının ülke bazında dağılımına baktığımızda ağırlıklı olarak üç bölge öne çıkmaktadır. İç Anadolu, Akdeniz ve Marmara Bölgelerinde sırasıyla 388, 195 ve 196 adet tohumluk firması faaliyet göstermektedir. İller arasında ise Konya 179 adet tohumluk firması ile ilk sırada yer almaktadır. Tohumculuk dinamik bir yapıya sahip olduğundan bu sayılar her zaman değişebilmektedir.
2005 yılından itibaren çiftçilere verilen “sertifikalı tohumluk kullanım desteği” ile 2008 yılından sonra tohumluk üreticilerine verilen “sertifikalı tohumluk üretim desteği” sayesinde sertifikalı tohumluk üretimi ve kullanımı önemli bir artış göstermiştir. Bu verilen desteklemelerin sonucu 2010 yılından itibaren çok açık bir şekilde üretime yansımıştır. Bu gelişmelerin bir sonucu olarak; 2006 üretim sezonunda 371 bin ton olan sertifikalı tohumluk üretim miktarı ve dağıtımı, 2010 üretim sezonunda 498 bin tona ve 2022 yılında ise bin 361 tona ulaşmıştır.
Ülkesel tohumluk ticareti incelendiğinde önemli değişimlerin olduğu görülmektedir. 2006 üretim sezonunda 47 milyon Amerikan doları olarak gerçekleşen ihracat miktarı, 2022 üretim sezonunda 233 milyon Amerikan doları olarak gerçekleşmiştir. 2006 üretim sezonunda 106 milyon Amerikan doları olan ithalat, 2021 yılında 228 milyon Amerikan doları seviyesine çıkmış ve 2022 üretim sezonunda 170 milyon Amerikan doları olarak gerçekleşmiştir. 2022 yılında ilk defa tohumluk ihracatı tohumluk ithalatından daha fazla olmuştur. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2006 üretim sezonunda %44 düzeyindeyken 2022 üretim sezonunda %137 olmuştur.
Ülkeler bazında baktığımızda 2021 yılında yapılan 215 milyon dolar toplam ihracatın yaklaşık %43’ünün Romanya (%15,5), Rusya (%11,0), Ukrayna (%10,5) ve Azerbaycan’a (%6,0) yapıldığı görülmektedir. Fransa (%12,0), İtalya (%10,3), ABD (%7,0), Şili (%7,0), İsrail (6,5) ve Hollanda’dan (%6,5) yapılan ithalat ise toplam ithalatın %50,3'lük kısmını oluşturmaktadır. İsrail'den ithal edilen tohumluk miktarı 14,9 milyon dolar ile toplam ithalatın sadece %6,5'ini teşkil etmektedir.
Tohumculuk verilerinde görülen bu artışta 5553 sayılı Kanun’un getirdiği yeniliklerle özel tohumculuk sektöründeki olumlu gelişmelerin etkisi özellikle kendine döllenen bitkiler grubunda daha fazla olmuştur. Tohumluk bakımından ekonomik değeri daha yüksek olan mısır, ayçiçeği, soya, patates ve sebze bitkilerinde ise 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu’ndan önce de tohum üretimlerinin yaklaşık olarak %100'ü özel sektör firmaları tarafından gerçekleştirilmiştir. 2022 üretim sezonunda önemli ölçüde artan bu ürünlerin tohum üretimi yine özel sektör tarafından gerçekleştirilmiş fakat Tohumculuk Kanunu sayesinde bu alanda faaliyet gösteren özel tohumculuk firmalarında artış görülmüştür. Kanun’la birlikte; tahıllar, baklagiller ve yem bitkileri gibi kendine döllenen bitkilerde özellikle de tahıl grubu tohumluk üretiminde özel sektör firmaları için önemli sayılabilecek gelişmeler yaşanmıştır. Bütün bu gelişmelere rağmen kendine döllenen türlerde sertifikalı tohum kullanım oranları henüz yeterli seviyede değildir. Özellikle sertifikalı tohumluk kullanım desteklemelerinde yapılacak yeni düzenlemeler ile sertifikalı tohumluk kullanım oranları arttırılabilir. Mısır, ayçiçeği, şeker pancarı ve patates gibi önemli bitkilerin üretiminde kullanılan çeşitlerin büyük çoğunluğu yurt dışı orijinli olup yabancı firmalara ait olduğu görülmektedir. Özellikle ülkemizde önemli bir üretim potansiyeline ve ekonomik değere sahip şeker pancarı tohumluk üretimi yapılan herhangi bir yerli çeşit henüz mevcut değildir. Üretim izni almış ve tescil aşamasında olan bazı yerli çeşit adaylarının olması gelecek adına bu konudaki ümitvar gelişmelerdir. 2023 yılı itibarıyla 191 tescilli patates çeşidinin 43 adedi yerli araştırma kuruluşları tarafından geliştirilmiştir. Pamukta ise çeşit ıslahı bakımından daha olumlu bir durum vardır. Hâlihazırda tescil edilmiş 142 pamuk çeşidinin 111 adedi yerli araştırma kuruluşları tarafından tescil edilmiştir ve yerlilik oranı %78’dir.
Fotoğraf Galerisi
Şekil 1. Türkiye'de yıllar itibarıyla sertifikalı tohumluk üretim miktarları (bin ton)
Şekil 2. Türkiye tohumluk ithalat ve ihracat değerleri ve ihracatın ithalatı karşılama oranı
Tohumculuk Kanunu ile beraber sektörde yaşanan bu gelişmeler özel sektörün çeşit ıslah çalışmalarına yönelmesine neden olmuştur. 2011 yılından itibaren Bitki Islahçıları Alt Birliği (BİSAB) tarafından başarılı bir şekilde yürütülen “Bitki Islahı Kursları” ile tohumculuk sektörünün AR-GE çalışmaları için ihtiyaç duyduğu "bitki ıslahçısı" taleplerine cevap verilmeye çalışılmaktadır. Bu kurslar 1925 yılında kurulan Tarımsal Araştırma Enstitülerinin imkân ve desteği ile iş birliği içerisinde yürütülmektedir. Tescilli çeşit sayısı 2023 yılı sonu itibarıyla tarla bitkilerinde 5 bin 638 ve sebzelerde 7 bin 911’e ulaşmıştır. Tarla ve sebze çeşitlerinde tescil edilen 13 bin 549 çeşidin %87’si özel sektör, %12’si kamu tarafından ve %1'i üniversiteler tarafından geliştirilmiştir.
Küresel düzeyde tohum sanayisi gelişmiş ülkelerin bu alanda yaklaşık 150-200 yıllık sektörel bilgi ve tecrübe birikimine sahip oldukları bilinmektedir. Buna karşılık Türkiye'de bu konuda özel sektörün yaklaşık 40-50 yıllık sektörel bilgi ve tecrübe birikimi vardır. Küresel düzeyde, her türlü tohum üretiminde önde olan ülkelerde, ülkesel veya küresel düzeyde üretim ve çalışma yapan özel tohumculuk firmaları ile bu başarıların elde edildiği çok açıktır. Bu firmalar tamamen özel sektör veya kooperatif organizasyonlar şeklinde ya da üretici birliklerine ilgili/bağlı olarak çalışmalarını yürütmektedirler.
Ülkemizin birçok bitkisel ürünün gen merkezi olduğu düşünüldüğünde, tohumculuk sektörü için bitkisel tohumluk kaynağı olarak yerel gen kaynaklarının kullanılabilmesi mümkündür. Bu yöntem kullanılarak konu üzerinde küresel düzeyde önde gelen tohum firmaları ile rekabet edebilecek yerli ve millî tohum firmalarının kurulması ve üretimlerini arttırarak devam etmesi için desteklenmesi üzerinde önemle durulması gereken bir konudur. Bu hedefe ulaşılabilmesi, yerli ve millî tohumculuk sektörünün güçlendirilmesi, özel sektör tohumculuk firmalarına veya organizasyonlarına destek olunabilmesi için Tohumculuk Kanunu’nda sektör lehine bazı düzenlemelerin yapılması bir zorunluluktur.
TÜRKİYE'DE TOHUMCULUK SEKTÖRÜNÜN GELİŞMESİ İÇİN NELER YAPILMALI?
Tohum üretim endüstrisi için pazar bulma ve pazarlama konuları; en az çeşit ıslahı, standartlara uygun tohumluk üretimi ve yeni teknolojilerin kullanımı kadar önemli bir konudur. Kurucuları arasında yer aldığımız "Ekonomik İşbirliği Ülkeleri Tohumcular Birliğinin (ECOSA)" mevcut durumunun güçlendirilmesi ve Ekonomik İşbirliği Örgütü (ECO) ülkeleri ile iş birliğinin arttırılarak ECOSA’nın daha aktif hâle getirilmesi bir zorunluluktur.
Ülkemizde millî tohum sektörünün gelişmesi için;
• Ülkesel tohumluk ihtiyacı olarak özellikle ayçiçeği, mısır, soya fasulyesi, şeker pancarı, patates, yonca ve bazı sebze türlerinin bitki ıslahı çalışmalarına öncelik verilmelidir. Sayılan bitki türlerinde yerli ve millî çeşit geliştirme kapasitesinin de arttırılması bir gereklilik olup bu veya benzer konularda çalışma yürüten ulusal özel sektör firmaları farklı destek yöntemleri kullanılarak değişen düzeylerde desteklenmelidir.
• Sertifikalı tohumluk kullanım destek ödemesi yapılmayan, ülke dışı kaynaklardan doğrudan veya dolaylı olarak F1 hibrit tohumu temin edilen ve iç pazarda satışa sunulan sebzelerin çeşit ıslahı konusunda çalışma yürüten yerli ve millî firmaların rekabet gücünü artırabilecek veya destekleyebilecek yöntemlerin geliştirilmesi önemlidir.
• Tohumluk kullanım desteği ödenmeyen hibrit tarla bitkilerinden mısır ve ayçiçeği gibi bitkilerin ıslahında çalışan yerli firmaların yurt içi ve yurt dışı rekabet gücü desteklenmelidir. Bu konuda faaliyet gösteren yerli firmaların çeşitleri Tarım Kredi Kooperatiflerinin tohumluk satışlarında belli bir kota ile satılabilir. Ayrıca TİGEM işletmelerinde yapılan ekimlerde belli bir oranda bu çeşitlere yer verilebilir.
• Yeni destek yöntemleri geliştirilerek sertifikalı tohum kullanımı daha da yaygınlaştırılmalıdır. Havza bazlı destek ödemeleri kapsamında sertifikalı tohumdan üretilen ürünlere yapılan fark ödemesi sertifikasız tohumdan üretilenlere göre daha fazla yapılabilir.
• Gelişmiş ülkeler gayrisafi milli hasılalarından AR-GE çalışmalarına önemli miktarda kaynak ayırmaktadırlar.
• Tohum, genetik kaynaktır ve millî bir servettir. Bunların toplanmasında ve muhafazasında Tarım ve Köyişleri Kanunu’na dayanılarak çıkartılan “Bitki Genetik Kaynaklarının Toplanması Muhafazası ve Kullanılması Hakkında Yönetmelik” çerçevesinde T.C. Tarım ve Orman Bakanlığının ilgili kuruluşları yetkilidir. Son zamanlarda yerel tohuma sahip çıkma görüntüsü ile bazı Belediyeler düzenledikleri “Tohum Takas Şenliği” veya “Tohum Toplama ve Dağıtma” projeleri ile yetkili olmadıkları alanda faaliyet göstermektedirler. Uzman ve yetkili olmayan kişiler tarafından yapılan bu kanunsuz faaliyetler yasaklanmalıdır. Bu tür çalışmalar ülkenin genetik materyalinin istenmeyen kişilerin eline geçmesine neden olacağı gibi bitki hastalıklarının yaygınlaşmasına da yol açabilir.
Küresel düzeyde olduğu gibi ülkesel düzeyde de tohumculuk sektörü her geçen gün gelişmektedir. Bu gelişmelerin sonuçlarına da bağlı olarak tohumculuk sektöründe yaşanan veya yaşanabilecek ve çözüm üretilmesi gereken farklı önemli problemler vardır ve sektör beklentisi bulunmaktadır. Sonuç olarak; ülkemizdeki tohumculuk sektörünün geleceği, sektörün yetiştirilmiş ve yeterli tecrübeye sahip teknik eleman varlığı, teknik altyapısı, tohumluk üretebilme potansiyelinin, yurt içi ve dışı pazarlama potansiyeli, bitki ıslahı ve tohumculuk konularında AR-GE çalışmaları ile sektör için uygulanan ve uygulanabilecek destekleme politikalarıyla üniversite-kamu-özel sektör iş birliğinin başarısına bağlıdır.