TEMMUZ-AĞUSTOS 2018 / ÖZEL HABER
Her yıl 5 milyon balık iç sularla buluşuyor
Hülya OMRAK
İbrahim BAĞCI
Türkiye’deki kültür balıkçılığı, dünya ile birlikte bir gelişim ve evrim geçiriyor. Dünyadaki en hızlı büyüyen sektörlerden birisi su ürünleri yetiştiriciliği.
Su ürünleri üretiminde öncü ülkelerden olan Türkiye, kültür balıkçılığı ve iç sulardaki balıklandırma çalışmalarıyla da göz dolduruyor. Toplam su ürünleri üretim miktarının yaklaşık yüzde 45’ini yetiştiricilik yoluyla sağlayan ülkemizde, iç sulardaki çeşitliliğinin artırılmasına yönelik çalışmalar da hız kesmeden devam ediyor. Türkiye’nin iç sulardaki balık varlığını, geliştirilen yeni çeşitleri ve kültür balıkçılığına dair merak edilenleri Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdür Yardımcısı Turgay Türkyılmaz ile değerlendirdik.
Türkiye kültür balıkçılığı yönünden hangi noktada?
Türkiye’deki kültür balıkçılığı, dünya ile birlikte bir gelişim ve evrim geçiriyor. Dünyadaki en hızlı büyüyen sektörlerden birisi su ürünleri yetiştiriciliği. 15 yıl öncesinde Türkiye’deki su ürünleri yetiştiriciliğinden elde edilen balık miktarı oldukça düşük düzeydeydi. 1240 adet yetiştiricilik tesisimiz vardı ve bu tesis sayısı yüzde 87’lik artış göstererek 2330’lara kadar yükseldi. Yine 15 yıl öncesinde 60 bin ton olan su ürünleri üretim miktarı geçen yıl itibariyle 277 bin tona yükseldi. Avcılık ve yetiştiricilik üzerine bir yorum yapmak gerekirse dünyadaki 170 milyon ton olan toplam su ürünleri üretim miktarının yüzde 45’i yetiştiricilik yoluyla elde ediliyor. Çok benzer bir şekilde Türkiye’de de durum böyle. Toplam yıllık üretimimizin yüzde 45 -55 arası bir miktarı yetiştiricilik yoluyla elde ediliyor.
Her geçen yıl yetiştiricilik konusunda bir artış söz konusu. Yetiştiricilik alanında Türkiye, bazı türlerde birinci sırada, genel anlamda da ilk beşin içinde. Örneğin alabalık, çipura, levrek ihracatında Avrupa’da birinci sırada olan ülkelerden biriyiz. Bazı türlerde de Avrupa’da ilk üçe giriyoruz. Ama tüm dünyada yetiştiricilik konusunda bir kıyaslama yaptığımızda Türkiye’nin öncü ülkelerden olduğunu söyleyebiliriz.
İÇ SULARDA EN FAZLA SAZAN VE İNCİ KEFALİ ÜRETİYORUZ
İç sularımızdaki balık varlığımız nasıl?
Buralarda yapılan balıklandırma çalışmaları hakkında bilgi verir misiniz?
İç sularda avcılık yoluyla en fazla üretimi sazan balığından ve Van Gölü’nde yetişen inci kefalinden elde ediyoruz. Gümüş balığı da bazı iç sularımızda bol miktarda var. Avcılık yoluyla elde edilen üretimin dışında bizim Bakanlık olarak iç suların balıklandırılmasıyla ilgili bir çalışmamız var. Bu çalışmayı araştırma enstitülerimize bağlı olan üretim istasyonlarında ürettiğimiz yavru balıkların iç sulara bırakılması şeklinde gerçekleştiriyoruz. Her yıl yaklaşık 5 milyon adet civarında balık, çoğunluğu sazan olmak üzere, iç sularımızda belirlenen kaynaklara bırakılıyor. Onun haricinde yayın balığıyla ilgili balıklandırma çalışmamız da oluyor. Trabzon Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü vasıtasıyla üretmiş olduğumuz Mersin balıkları da Karadeniz’de balıklandırma amaçlı kullanıldı. Akdeniz Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü sazan balığıyla ilgili ciddi bir balıklandırma amaçlı üretim gerçekleştiriyor. Farklı türlerle ilgili çalışmalar da yapıyoruz. Bunlar hem balıklandırma çalışmaları için planlamamız dahilinde hem de yetiştiricilik planlarımız dahilinde. Türkiye’de 15 yıl öncesinde bir iki türle devam eden yetiştiricilik çalışmaları bugün pek çok türde devam ediyor. Alabalık, çipura ve levrek üçlüsünden oluşan bazen de sazan balığının devreye girdiği bir yetiştiricilik portföyümüz vardı ama şimdi balık çeşitliliği gittikçe artıyor.
YETİŞTİRİCİLİK İÇİN CİDDİ TALEP VAR
Kültür balıkçılığında üreticilere yönelik yapılan destekler var mı?
Su ürünlerinin destekleme modeline dahil edilmesiyle üretim miktarı katlanarak arttı. 2003 yılından bugüne kadar uygulanan desteklemeler içerisinde bir milyar 250 milyon lira destekleme ödemesi yapıldı. Şu anda öyle bir duruma geldik ki müteşebbisler bizden yetiştiricilik yapabilecekleri alan talebinde bulunuyorlar. Hem iç sularda alan talebi hem de denizlerde alan talebinde bulunuyorlar. Biz onların taleplerini karşılayamaz durumdayız şu anda. Bakanlık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü olarak istiyoruz ki yetiştiricilik yapmak isteyen müteşebbislerimize yer açalım. Muğla, Bodrum, Aydın, İzmir yetiştiriciliğin merkezi durumunda. Bizim o bölgeden biraz daha yayılmamız gerekiyor. Akdeniz’e inmemiz gerekiyor, kısmen indik de.
Haber Görseli
Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdür Yrd. Turgay TÜRKYILMAZ
TÜRK ÇİPURA VE LEVREĞİ EN KALİTELİ BALIKLAR OLARAK SEÇİLDİ
İsteyen herkes desteklemelerden faydalanabilir mi?
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının desteklemelerinden faydalanmak için öncelikle yetiştirici olmak gerekiyor. Mevcut olan tesislerdeki üretimin kaliteli hale getirilmesi ve yeni türlerin üretilmesi konusunda destekleme modeli uyguluyoruz. Uluslararası derecelendirme kurullarından bir tanesi Türk çipura ve levreklerini dünyanın en kaliteli balıkları olarak seçtiler. Sertifika vermek suretiyle de bunu tescillendirdiler.
80’DEN FAZLA ÜLKEYE SU ÜRÜNLERİ İHRAÇ EDİYORUZ
Su ürünlerindeki yetiştiricilik faaliyetlerinin ihracata katkısı nasıl oldu?
Kilogram üstü balığın desteklenmesiyle birlikte ülkemizde artık Norveç somonuyla rekabet edebilecek seviyede bir üretimle karşı karşıyayız. Çok ciddi bir başarı bu. Karadeniz’de şu anda Karadeniz Alası olarak adlandırdığımız ve kilogram üstü bir yapıya sahip olan balıkların yetiştiriciliği gerçekleşti. Vatandaşlarımız bu balık türünü tercih etmeye başladı. Her şeyden önemlisi de ihracatı çok iyi gidiyor. Özellikle Japonya, Rusya ve Kore’ye ihracatını yapıyoruz. 80’den fazla ülkeye de su ürünleri ihraç ediyoruz. İhracat miktarımız da yıllar içinde çok büyük bir gelişim gösterdi. Bu gelişim de yetiştiricilik miktarındaki artışla paralel olarak devam ediyor. Yetiştiricilik miktarının her geçen gün artıyor olmasının sebebi avcılıktan elde edilen miktarın artık doyum noktasına ulaşmış olması. Tüm dünyada da böyle.
15 yıl önce 27 bin ton civarında olan su ürünleri ihracatımız bugün 157 bin tonu yakalamış durumda. Değer olarak da 1 milyar dolar sınırını zorluyoruz.
Fotoğraf Galerisi
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının desteklemelerinden faydalanmak için öncelikle yetiştirici olmak gerekiyor. Mevcut olan tesislerdeki üretimin kaliteli hale getirilmesi ve yeni türlerin üretilmesi konusunda destekleme modeli uyguluyoruz.
DOĞAL ORTAMDA YETİŞEN BALIKLA KÜLTÜR BALIĞI ARASINDA FARK YOK
Kültür balıkları ve iç sularda yetişen balıklar ile deniz balıkları arasında besin değeri açısından farklılıklar var mı?
Vatandaşımızda yetiştiricilikle elde edilen balıkların avcılıkla elde edilen balıklara oranla daha kalitesiz olduğu yönünde bir algı var. Bu algı yanlış. Yetiştiricilikten elde edilen balıkların tamamı neredeyse temiz akarsularda ya da akıntılı yerlerde yetiştiriliyor. Balığın yetiştiği ortam zaten temiz su. Temiz olmayan bir ortamda balık yaşamaz. Yani doğal balıklarla aynı ortamda yetişiyor. Yetiştiricilik yoluyla elde edilen balıklar, yemleme yoluyla büyümeye tabi oluyor. Balık bulunduğu ortamda bir enerji sarf etmeden kendisine verilen yemi yediği için biraz daha yağlı bir formda oluyor. Doğal balıklar kendi besinlerini kendileri bulmak zorunda oldukları için devamlı hareket halindeler. Bu hareket sebebiyle mevcut yağlarını harcıyorlar. Belli başlı farklardan bir tanesinin kültür balıklarında yağ oranının biraz daha fazla olduğunu söyleyebilirim. Ancak yağlı olması çoğu zaman balıkların lezzetini artıran bir unsur. Özellikle de talepkâr olan ülkeler balıkların yağlı olmasını da isterler zaten. Kültür balıklarına verilen yemlerin protein ve vitamin yönünden zengin olduğunu söyleyebilirim.
Bu yemlerin büyük kısmı hamsi ve çaça gibi balıkların unundan elde edilir, ayrıca yemlerde balık yağı yer alır. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının kontrolünden geçerek onaylanan yemler kullanılır kültür balıkçılığında. Sonuç olarak söyleyebilirim ki yetiştiricilik yöntemiyle elde edilen balıklarla doğal ortamda yetişen balıklar arasında çok büyük bir fark yok. Bu, bilimsel yollarla da ortaya konmuş bir sonuçtur.
YENİ TÜRLERİN TEŞVİKİ ANA POLİTİKALARIMIZDAN
Denizde yetişen her balık kültür balığı olarak üretilebilir mi?
Uzun yıllar öncesinde çipura ve levrekte bile bu mümkün görülmezken bu çeşitlerde şu anda ciddi manalarda üretim söz konusu. Yeni bir çeşidin kültür balığı olarak yetiştirilmesi çok zahmetli ve masraflı aynı zamanda uzun yıllar alan bir iş. Önümüzdeki yıllarda ticari anlamda önem taşıyan, vatandaş tarafından talep edilen ve doğal yollarla da avcılığı yetkili otorite tarafından sınırlandırılan ya da doğal ortamda avcılığı çok fazla yapılamayan balık türlerinin kültür yoluyla üretiminde bir artış olacağını bekliyoruz. Yeni türlerin teşviki, Bakanlığımızın ana politikalarının başında geliyor.
İç sularda denetimler nasıl yapılıyor?
Avlanmayla ilgili tedbirler alınıyor mu?
Denizlerde genel bir av yasağı uyguluyoruz. İç sulardaki avcılıkla ilgili bir düzenlememiz de var. Denizlerdekinden hariç olarak hem amatör avcılıkla ilgili hem hiç sularda yapılacak avcılıkla ilgili olarak bir düzenlememiz var. İç sularda tür bazında bazı düzenlemeler getiriyoruz, ayrıca o balık türlerinin avlandığı alanlarla ve avlanma zamanlarıyla ilgili düzenleme getiriyoruz. Bunun kontrolü Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yapılıyor. Ama çok ciddi bir iş birliği içinde olduğumuz kurumlar var. Özellikle denizlerde Sahil Güvenlik Komutanlığı birinci derecede iş birliği yaptığımız kurumların başında geliyor. Jandarma, polis ve il müdürlüklerimizi de yardımcı kurumlar olarak sayabiliriz.