KASIM-ARALIK 2018 / ÖZEL HABER
Avcılık bakanlıkça belirlenen kotalara göre yapılabiliyor
Ercan AKSOY
İbrahim BAĞCI
Ülkemizde bin 114’ü devlet, bin 30’u genel, 39’u örnek ve 2’si özel avlak olmak üzere toplam 2 bin 185 avlak bulunuyor. Ayrıca mevzuat doğrultusunda belirlenmiş olan 81 tane de yaban hayatı geliştirme sahası mevcut.
Kimine göre hobi, kimine göre spor, kimine göreyse ne bir spor ne de bir hobi; büyük ama çok büyük bir tutku. Dünyada canlı yaşamının başlamasıyla avcılık da doğal olarak kendiliğinden ortaya çıktı. Güçlü olan hayatını devam ettirebilmek için zayıf olanı avladı. İnsanoğlu da yerleşik hayata geçip tarımla uğraşmaya başlayana kadar avcılıkla tutunabildi yaşama.
Kendine özgü anlayışı, felsefesi, yazılı-yazısız kuralları olan, müdavimlerinin adeta bir yaşam biçimi haline getirdikleri avcılığı; sistemin düzenleyicileri, sivil toplum örgütleri ve gönül verenlerin katkısıyla çok yönlü olarak inceledik.
Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü Av Yönetimi Dairesi Başkanı Cihangir Altun’un verdiği bilgilere göre ülkemizde kara avcılığıyla ilgili düzenlemeler 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu’nun 3. maddesi kapsamında oluşturulan Merkez Av Komisyonu (MAK) kararları ve bu doğrultuda çıkarılan yönetmelik hükümleri doğrultusunda yapılıyor.
Kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler ve gönüllü kuruluşlar ile avcı kuruluşlarından 21 kişinin katılımıyla oluşan MAK, av dönemiyle ilgili avlanma zamanı ve süresini, günlük avcı başına avlanacak av hayvanı miktarlarını, Bakanlıkça av hayvanı olarak belirlenen memeli ve kuşlardan hangilerinin avına izin verileceğini, avlanmalarla ilgili usul ve esasları belirliyor. Avcılık konusundaki yetkili kurum ise Tarım ve Orman Bakanlığı.
Komisyonun çalışmaları sonucunda, 761 yaban hayvanı belirlenerek; 150 tür memeli, 481 tür kuş ve 130 tür sürüngen kayıt altına alındı. Yaban hayvanı türleri içinde yer alan memelilerden 121, kuşlardan 378 ve sürüngenlerden 130 olmak üzere toplam 629 tür Tarım ve Orman Bakanlığınca koruma altına alındı, 10 memeli ve 103 kuş olmak üzere toplam 113 tür av hayvanı olarak belirlendi.
Dokuz kişiden oluşan Av Turizmi Komisyonu ise av turizmi kapsamında avına izin verilecek av ve yaban hayvanlarının tür, cinsiyet, yaş, avına izin verilen sayı olan kota, avlanma kuralları, cezalı avlamalar, kotaların kullanım durumları, ölçümlemeler ve işbirliği yapılan yerlerim birimlerine verilecek katılım payları gibi konuları belirliyor.
SADECE 36 TÜR AVLANABİLİYOR
2018-2019 av dönemi Merkez Av Komisyonu kararı doğrultusunda 30’u kanatlı ve 6’sı memeli olmak üzere 36 tür ile 2018-2019 av yılı av turizmi kapsamında tamamı memeli yaban hayvanı olmak üzere 10 türe izin verilmiş durumda.
2018-2019 av döneminde Merkez Av Komisyonu kararına göre belirlenen av hayvanı türleri:
Memelilerde yabani tavşan, ada tavşanı, çakal, tilki, kaya sansarı, yaban domuzu. Kuşlarda sakarca, fiyu, çamurcun, yeşilbaş, kılkuyruk, çıkrıkçın, macar ördeği, elmabaş patka, tepeli patka, boz ördek, kaşıkgaga, kınalı keklik, kum kekliği, çil keklik, bıldırcın, sakarmeke, suçulluğu, çulluk, kaya güvercini, tahtalı, üveyik, karatavuk, öter ardıç, alakarga, saksağan, küçük karga, ekin kargası, leş kargası, serçe, karabatak.
2018-2019 döneminde av turizmi kapsamında avına izin verilen türler ise büyük memeli av ve yaban hayvanlarında Anadolu yaban koyunu, yaban keçisi, çengel boynuzlu dağ keçisi, kızıl geyik, melez yaban keçisi, ceylan, karaca, yaban domuzu; yırtıcılarda çakal ve tilki.
Ülkemizde bin 114’ü devlet, bin 30’u genel, 39’u örnek ve 2’si özel avlak olmak üzere toplam 2 bin 185 avlak bulunuyor. Ayrıca mevzuat doğrultusunda belirlenmiş olan 81 tane de yaban hayatı geliştirme sahası mevcut.
KİMLER AVCI OLABİLİR, ŞARTLAR NELER?
Avcı olmak isteyen kişi, önce bir kursa kaydoluyor, aldığı eğitimin ardından sınava giriyor ve avcılık sertifikası alıyor. Avcılık belgesi alabilmek için 18 yaşını doldurmuş olmak gerekiyor. Halk eğitim merkezleri ya da özel dershanelerce açılan avcı eğitim kursunu başarıyla tamamlayan, silah taşıma ehliyetine sahip olan ve silah ruhsatı, avcılık belgesi almaya engel hali bulunmayanlar il şube müdürlüklerinden belgelerini alabiliyorlar.
Arazi araçları, dürbün, teleskop ve av kıyafeti avcılıkta kullanılan temel ekipmanlar arasında. Avcılık yapacak olanlar, ekipmanlarını bu işin ticaretini yapan yurt içi ya da yurt dışı firmalardan, av köpeğini ise üreticilerden ya da kendi ürettiklerinden temin edebiliyorlar. Yivli av tüfekleri Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumundan ruhsatları emniyet müdürlüklerinden, yivsiz av tüfekleri av bayilerinden ruhsatları ise emniyet ve jandarma birimlerinden temin ediliyor.
67 BİN 63 KİŞİ AVCILIK BELGESİNE SAHİP
Avcı adayı sağlık raporu ve nüfus cüzdanı fotokopisi ile başvurarak bir derneğe üye oluyor (Üye olmak mecburi değil ama üye olunduğu takdirde avcılık belgesi harcı ve avlanmak için ödenen müsaade pulları-avcılık belgesi pulları derneklerden indirimli olarak temin edilebiliyor). Avlanmak için yalnızca avcı belgesi ve ekipman almakla iş bitmiyor. Ava çıkacaklar il şube müdürlükleri ve protokol yapılan avcı derneği ile av bayilerinden avlanma izin kartını da almak zorunda.
Avcılık şartlarından bahsetmişken değinmekte fayda var, ülkemizde tüm bu şartları yerine getirerek avcılık belgesi almış olan kişi sayısı 267 bin 63. Bunların 152 bin 767’si 2017- 2018 av döneminde avcı avlanma izin kartı alarak avlanma hakkını elde etmiş durumda.
AVLANMADA KOTA SİSTEMİ BULUNUYOR
Her yerde avlanılamıyor. Yasak yerler, üretim alanları, özel avlak yerleri var. İnternetten Avlak Bilgi Yönetim Sistemi’ne (AVBİS) ya da akıllı telefonlardan Ava Avcı isimli uygulamaya girip avlanma pul numaranızı yazıyorsunuz ve kota alıyorsunuz. Kotası dolan yere avlanmaya gittiyseniz, av vurduysanız cezai ücret ödemek zorunda kalıyorsunuz. Akıllı telefonu olmayan ya da internet kullanamayan kişiler ücretsiz bir hat olan AVBİS Çağrı Merkezi’ni (0850 888 06 06) arayarak yine TC kimlik numarası ve pul numarasını bildirerek kotasını alabiliyor.
Usulsüz avlanmanın önüne geçmek için ne tür çalışmalar yürütülüyor?
Sürdürülebilir av ve yaban hayatı yönetimi için; av ve yaban hayvanlarının yaşam ortamlarıyla birlikte korunmaları, geliştirilmeleri, av ve yaban hayvanı üretimi ve yerleştirme faaliyetleriyle doğanın desteklenmesi amacıyla Bakanlık merkez ve taşra birimlerince av koruma memurları, güvenlik birimleri, özellikle jandarma, fahri av müfettişleri, tüzel kişilik temsilcileri ve fahri av müfettişlerince koruma çalışmaları aralıksız sürdürülüyor.
LİMİTLİ OLARAK AVLANABİLEN TÜRLER
2018-2019 av döneminde Merkez Av Komisyonu kararına göre avcı başına bir av günü için, bazı türlere göre avlanma limitleri şöyle:
Kuşlarda bıldırcın 10; üveyik, çulluk 5; karatavuk, öter ardıç, sakarca ve karabatak 3’er adet; kaya güvercini 6; saksağan 15; sakarmeke 4; kınalı keklik ve kum kekliği ise toplamda 2 adet. Memelilerde ise yabani tavşan, çakal 1’er; ada tavşanı, tilki, kaya sansarı 2’şer; yaban domuzu (sürek, bek ve yürüyüş avında avcı başına toplamda) 5 adet.
AV TURİZMİ ÜLKEYE GELİR GETİRİYOR
Kültür ve Turizm Bakanlığınca belirlenen 15 turizm çeşidinden biri olan av turizmi kapsamında her bir yabancı avcı ülkemize 3 ile 80 bin dolar arasında değişen miktarlarda döviz bırakıyor. Ülkemizdeki 42 ilde 2 bin 185 avlak ve 81 yaban hayatı geliştirme sahasında av turizmi kapsamındaki organizasyonlarda, 598 av kılavuzu görev yapıyor. Av turizmi kapsamında ülkemize gelen turistler ile yerli avcıların ulaşım, barınma/konaklama, sürenci, kılavuz, çantacı, rehber gibi ihtiyaçları giderilerek yöre insanlarına yeni iş olanakları sağlanması sonucu istihdama katkıda bulunuluyor.
Haber Görseli
Ankara Tüm Avcılar ve Atıcılar Spor Kulübü Derneği Başkanı Mahmut Erhan ÖZEN, Avdoğa ve Oltacı Dergisi Sahibi ve Editörü Kamil ÜÇBAŞ
AVCILIĞA TUTKUYLA BAĞLI İKİ İSİM: MAHMUT ERHAN ÖZEN, KAMİL ÜÇBAŞ
Ankara Tüm Avcılar ve Atıcılar Spor Kulübü Derneği Başkanı Mahmut Erhan Özen 1968 yılında 18 yaşındayken başladığı avcılığı halen sürdürüyor. Haftada iki gün mutlaka dostlarıyla, bu tutkuya ortak olmak isteyen yeni adaylarla doğaya bırakıyor kendisini. Ona göre avcılık spor değil. Çünkü “Öldürmenin sporu olmaz!” diyor Özen ve şöyle devam ediyor:
“Avın peşinde unutuyorsunuz bütün dünyayı. Yorulmuşsunuz üç-dört saat yürümüşsünüz, ayaklarınızda dermanınız kalmamış. Tüfek elinizde, artık ağır geliyor. Bir keklik kalkıyor gidiyor. Her şeyi unutturur o. Jose Ortega* diye İspanyol bir felsefeci var. Dünyada avcılığın kökeninin ne olduğunu psikolojik ve sosyolojik olarak araştıran tek felsefeci. Onun dediğine göre avcılık içgüdüleri; doğada olma içgüdüleri yaban hayvanının arkasına düşerek doğayla birleşmek, doğanın bir parçası olma hissi. Bir sürü sıkıntım var. Ava gittiğim zaman her şeyi unutuyorum. Bizim için avcılık bu.”
(Özen’in burada bahsettiği felsefeci İspanyol düşünür Jose Ortega Y Gasset. Kitabının adı ise “Avcılık Üstüne”)
Önceleri Ankara’da poligonları varmış avcılık ve atıcılığa gönül verenlerin. Fakat kapanmış. Özen ve arkadaşları yeni bir poligonlarının olmasını çok istiyor. Özen, avcılığın bir spor olmadığını bir kez daha hatırlatıyor ve heyecanla ekliyor:
“Avcılık insanoğlunun yeryüzünde yaşamının devamını sağladığı bir edimdir. Şüphesiz ki zamanımızda avcılıkla ihtiyaçlarımızı giderme ihtimalimiz yok. Bu biraz eğlenceye, keyfe, hobiye dönüşmüş durumda. Avcılık, insanlar yerleşik düzene geçip tarım yapmaya, hayvanları yetiştirmeye başladıktan sonra ikinci plana düştü. Zaman içinde silah kullanma, savaş eğitimi, trofe dediğimiz avlanmış olan hayvanların boynuzlarının, dişlerinin elde edilmesi şeklindeki bir tutkuya dönüştü.”
ÖZEN: “AVCILIK KIMILDAYAN HER ŞEYE ATEŞ ETMEK DEĞİLDİR”
“Yaşam sıkıntısı içinde bazı kimseler içgüdüleriyle hareket edip eline bir tüfek alıp dağda dolaşıp önünde kımıldayan her şeye ateş etmeyi avcılık zannediyor. Avcılık uzun bir süreçtir. Arkadaşlarla birlikte güle oynaya ava gitmek, o yolculuk hazırlığını yapmak, varsa var yoksa yok avlandıktan sonra oturup muhabbet etmek, yemek içmek, dostluk... Bizim için avcılık budur.”
Özen, ülkemizde Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğündeki yetkililerin avcılığın düzenlenmesi ve denetlenmesi konusunda çırpındıklarını didindiklerini belirtiyor ve ekliyor: “Bu işte ekstra bir kazançları olmamasına rağmen ellerinden geleni yapıyorlar, görüyoruz. Denetimlerin çok çok üst seviyelerde olması lazım. Kaçak avcılığın, zamansız avcılığın, limitsiz avcılığın ancak bu şekilde önüne geçilebilir.”
HEM AVCI HEM YAYINCI
Avdoğa ve Oltacı Dergileri Sahibi ve Editörü Kamil Üçbaş da tıpkı Mahmut Erhan Özen gibi avcılığı bir yaşam biçimi haline getirmiş. Onun da bu konuda söyleyeceği çok şey var.
Kamil Üçbaş Amerika’da yapılmış olan bilimsel bir araştırmadan bahsederek avcılığın hayvan nüfusunun artışına olan katkısına dikkat çekiyor:
“Amerika’da iki tane alan oluşturuyorlar. Yüzölçümü aynısı. Bir yerde keklik avı serbest, diğerinde yasak. Yasak olan yerde su var, ekenek var, yem var, koruma alanları var. Diğer taraf tamamen doğal alan, burada av serbest. Avın serbest olduğu alandaki hayvanlar daha fazla çoğalıyor. Neden? Çünkü canlılar nesli tehlikeye girdiği zaman çoğalma içgüdüsüne geçiyor anında.”
Erhan Özen burada araya girerek eğitime ve kuralına göre avlanmaya ne kadar önem verdiklerinin altını çiziyor:
“Bakın biraz evvelki mevzuya bir örnek vereyim ben. Biz ava gittiğimiz zaman arkadaşlara hep şu uyarıyı yaparım: Örneğin domuz avına gittik. Arkadaşlar tek gelen domuzlar azılı dediğimiz erkek domuzlardır. Onları vurabilirsiniz. Sürü olarak geldiği zaman sürünün en önünde o sürüyü götürüp getiren yediren içiren gezdiren saklayan koruyan büyük ana vardır, anaerkildir onlar. Lütfen sürünün başındaki büyük hayvanlara atış yapmayın.”
“BİZ VURDUĞUMUZU DEĞİL KAÇIRDIĞIMIZI ANLATIRIZ”
Kamil Üçbaş yakın arkadaşı Özen’in bu açıklamasının ardından devam ediyor:
“Ben tüfeği aldım elime gideyim ben hayvan vuruyorum, öyle bir şey değil avcılık. Vurmak ayrı, öldürmek ayrı, avlanmak ayrı bir şeydir; avlanmak başka bir şeydir. Avcılık sevgiliyle buluşma gibidir dağda. Biz hiç vurduğumuzu falan anlatmayız. Biz kaçırdığımızı anlatırız. Avcılar toplumunun en güvenilir kesimlerinden biridir. Birincisi suçlu olan avcı olamaz. Bir, biz devletin savcılığından temiz kâğıdı alıyoruz. İki, avcı vergi mükellefidir her yıl düzenli bir şekilde vergilerini öder. Üç, sağlıksız bir insan avcı olamaz, devletten sağlık raporu alınması lazım.”
Kamil Üçbaş’ın hayatını adadığı avcılıkla ilgili son sözleri ise avcılığın gerçekten bilinenin aksine yalnızca hayvan vurmak değil bir yaşam biçimi olduğunun kanıtı niteliğinde:
“Bizde kralla çoban aynı sofrayı paylaşır, sınıf farkı yoktur. Dağdaki çoban bizim rehberimizdir. Yanımızda müteahhidi vardır, profesörü vardır, iş adamı vardır. Orada herkes eşittir, biri çalı çırpı toplar, biri ateşi yakar, bir tanesi salata yapar, bir tanesi kekliği yolar; o sofra ortaktır. Avcılık soylu bir iştir. Soylu bir ruhu olması lazım avcının. Avcılık kesinlikle öldürmek değildir, avcılık doğayla bütünleşmektir.”