OCAK-ŞUBAT 2018 / ÖNDER ÇİFTÇİ

Anne-kızın arıcılık sevdası


Ayşegül ULUCAN ŞAHİN     İbrahim BAĞCI 

19.03.2018 

35 yıldır arıcılığa gönül vermiş iki kız çocuk annesi bir üretici Nezaket Osan.
35 yıldır arıcılığa gönül vermiş iki kız çocuk annesi bir üretici Nezaket Osan. Her türlü zorluğa, engele göğüs gererek arıcılığı kendine bir meslek haline getirmiş. Kızı Ezgi Osan da annesinin izinden gidiyor. “Babadan oğula geçen meslek” deyimi vardır ya, bu hikayede “anneden kıza geçen meslek” haline gelmiş arıcılık. Ezgi Osan, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından aldığı “Genç Çiftçi Hibe Desteği” ile arıcılığa ilk adımı atmış. Bu sayımızda anne kızın arıcılık hikayelerini sizinle paylaşacağız.

Arıcılıkla tanışma hikayenizi bizlere anlatabilir misiniz?
Ankara’nın Kalecik ilçesi Değirmenkaya Köyü’nde ilkokulda iken 10-11 yaşlarında tanıştım arıcılıkla. Babamın küçük bir sepet arısıyla başladı asıl hikayem. Öğretmenim sepetteki arıların fenni kovana alınması gerektiğini söyledi. Sepetteki arıları kovana aldık ve bal veriminin çok güzel olmasıyla birlikte babam arıcılık yapmaya başladı. Körük sıkmayı, çerçeve koymayı, arıların bakımının nasıl yapıldığını babamı izleyerek öğrendim.
Aslında ben okumak istedim. Dedem izin vermedi. Babam da en azından arıcılığı öğreteyim bir meslek olur ilerde elinde dedi. Daha sonra beni köyden istemeye başladılar. İstenildikçe üzülüyordum, evlenmek istemiyordum. Ne kadar geç olursa benim için o kadar iyi bir şeydi. Kabul etmediler, evlilik çağın geldi dediler. Babam da kızı okutmadık bari istediğine verelim dedi dedeme. Ben de eşimi seçtim, evlendik. Bizim burada kızlara çeyiz verilir. İnek ya da altın gibi ne isterse. Ben arı istedim babamdan. Çeyiz olarak bir kovan arı istedim. Bir kovan arıdan da arıcılığı yürüttüm ve 35 yıldır da bu işi yapıyorum.

15 KOVANDAN 500 KİLO BAL ALDIM

Köyde çeyiz olarak arı getiren tek gelinim ben. Ama kayınpederim bu duruma biraz tepki gösteriyordu. Sinirlenerek ‘niye inek getirmedin’ derdi bana. Bir sandık dolusu sinek gibi görüyordu arılarımı. Tarlaya gitmiyorum diye kızıyordu. O yıl ben çok güzel bir ürün aldım. Arı sayım arttı 2-3 yılda. 15-20 kovanım oldu. O kovanlardan iyi ürün aldık. 15 kovandan 500 kilonun üzerinde bal verimi almıştım. Bir taraftan arı sayım da artıyordu. Arı sayısı artarsa bal verimi düşüyor. Yine de ona rağmen iyi ürün aldım. Babam bal satışında bana yardım etti. Balları sattık. Kayınpederim de yıllardır traktörü alamamış. Kötü bir traktörü vardı, o da bozuldu sattı. Ben o kazançla kayınpederime söylemeden balın birikimiyle onun adına traktör aldım. O kadar sevindi, mutlu oldu ki, o zaman öğrendi işte, gerçekten gençleri dinlemesi gerektiğini.

ARILARIMA ÇOCUKLARIM GİBİ DÜŞKÜNÜM

Çocuklarıma nasıl çok düşkünsem, arılarıma da o kadar düşkünüm. O kadar severek yapıyorum. Arılarım hem doğaya katkıda bulunuyor, doğayı güzelleştiriyor, hem de benim evime çok güzel bir gelir kaynağı oluyor. Ben okuyamadım ama çocuklarımı okuttum. Her geçen yıl gelirimi artırdım. Evimi, traktörümü aldım. İsterim ki herkes yapsın. Genç kadınlar gelsin yapsın ama eşleri izin vermiyorlardı. Bu köyde büyük arıcılığı ben ve iki kız kardeşim yapıyoruz. Onlara da yardımcı oluyorum

ANKARA ÜNİVERSİTESİ’NDE ARICILIK SEMİNERİ VERDİ
Bu işin eğitimini aldınız mı? Bakanlığın size ne gibi destekleri oluyor?
Ankara Arıcılar Birliğine üyeyim. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından kovan başına verilen desteklemelerden de faydalanıyorum. Ankara İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Çiftçi Eğitim Birimi’nden “Ana Arı ve Arı Sütü Nasıl Üretilir?” adıyla 1998 yılında bir eğitim aldım. Başarılı oldum. Ana arı kutuları verdiler bize o zaman. Damızlık ana arı nasıl yapılır? Biz de bu konuda başarılı olduğumuz için bize kutu hediye ettiler. Ankara’da bal yarışmasına katıldım. Orada ödül aldım. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının verdiği kadın arıcı ve kalite konusunda ödülüm var.
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesinde seminer de verdim. Öğrencilerimiz buraya geliyorlar. 40 tane öğrencimiz vardı bu sene baharda. Bahar bakımını anlattık. Hocalarıyla birlikte geliyorlar. 10 tane hoca, 40 tane öğrenci. Bu eğitimi 3-4 yıldır yapıyoruz. Önce anlatıyoruz, tanıtıyoruz, sonra da uygulamalı olarak eğitim veriyoruz.

Haber Görseli

GELİRİNDEN MEMNUN
Bal satışlarınızdan memnun musunuz? Arıcılık yapmak isteyenlere ne gibi tavsiyeleriniz olur?

Bal satışlarında sıkıntı yaşamıyorum. Gelirimden memnunum. Artık tanındık. 35 yıldır çalışıyorum, mücadele ediyorum. Başlarda çok zor oldu pazarlamak. Bakanlıktan bir isteğimiz var. Kadın arıcıların önünü açıp kalitesine göre balımızı alırlarsa biz yorulmayız. Ben tek tek perakende olarak satıyorum. İşini dürüst, kaliteli ve hilesiz yapınca geri dönüşler oluyor. Kendi çocuğuma da aynı ürünü yediriyorum. İnsanlara da zarar vermiyorum, faydalı olmaya çalışıyorum. Beni en çok mutlu eden bu. Balın organik olması için çevrede ilaçlama olmaması gerekiyor. Maalesef çevrede yapılan ilaçlama arıları etkiliyor. Keşke ilaçlama dönemlerinde bize haber verilse, kovanlarımızın ağzını kapatsak. Çok zarar alıyoruz o ilaçlamalardan. Doğal, organik ilaçlar kullanılsın, toprağımız kirletilmesin, arılarımızdan daha güzel ürün alalım. İnsanlar sağlıklı yaşasın. Biz gelir kazanalım, insanlar da sağlığını kazansın istiyorum. Sahte bal satanların da önünün kesilmesini istiyoruz.
Arıcılık yapmak öyle kolay değil. Kovanların kış bakımını yapmak gerekiyor. Ayrıca arının balını yeterince bırakmak da gerekiyor. Yeterince bırakırsan ne hastalanır, ne de fire verirsin. Arının elinden balını alıp, şurupla ya da glikozla beslersen o arıdan hiçbir fayda göremezsin. Arı bakımında daha çok polenli peteklerini ayırıyorum, siyahlaşmış boş petekleri varsa onları alıyorum. Güzel bal dolu, esmer, kahverengi tonda peteklerini koyarım, kovanın içini daraltırım. Eğer yavru artırmak istiyorsam, bir miktar balla pudra şekeriyle yapılmış kek veririm. Kışa daha canlı, genç yavrularla girsin diye. Çünkü yaşlı arılar kışın ortasında ölüyor. Bir arının kış ömrü 6 ay, yazın da 40 gündür. Genç yavrularla girmesini istiyorum o zaman daha güçlü oluyor, canlı oluyor, fire vermeden kışı geçirmiş oluyorum.

BAKANLIĞA TEŞEKKÜR EDERİZ
Kızınız da arıcılık yapıyor. Bu alana siz mi yönlendirdiniz kızınızı?

Kızım üniversite okudu. O da çok meraklıydı. Ama önce okuyacaksın dedim. Sonra bu işi okuduktan sonra yapacaksın dedim. Şimdi o da başladı. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının “Genç Çiftçi” desteğine başvurdu. Aldığı 30 bin TL destek ve hevesle bu sene başladı. 40 kovan arı desteği ve malzemeleriyle. Gerçekten çok güzel oldu. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına teşekkür ediyoruz. Özellikle genç kadınlara destek vermeleri beni çok çok mutlu etti. İnşallah kızımla birlikte bu işi yürüteceğiz, ben de ona destek olacağım. Daha da bu işi büyüteceğimizi düşünüyorum. Diğer kızımın da arıcılık yapmasını istiyorum. Arıcılık bir meslek. 5-6 kovanla bile bu işe başlanabilir ve geliriyle ev geçindirilir. Ailece arıcılığa gönül verdik. Ve bu mesleği yaptığımız için çok mutluyum.

GENÇ ÇİFTÇİ PROJESİ SAYESİNDE ARICILIĞA BAŞLADI
Neden arıcılık yapmayı seçtin? Bunun hikayesini bizimle paylaşabilir misin?

2011 yılında antropoloji bölümünden ve daha sonra işletme bölümünden mezun oldum. Yüksek lisans da yaptım. İş bulma konusundan bir takım sıkıntılar yaşadıktan sonra annemden öğrendiğim arıcılık mesleğine adım atmaya karar verdim. Bu adımdan oldukça memnun. 2017 yılında Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Genç Çiftçi Hibe Desteği Projesi’ne başvurarak 30 bin lira hibe desteği ile makine ve ekipman aldım. 40 kovan arı ile birlikte arıcılık yapmaya başladım. Bana bununla birlikte sürprizler de çıktı. Şu ana kadar hiç arılarla problemim olmamıştı ama ilk defa arı alerjisi problemi yaşadım. Ona rağmen direndim, direnç gösterdim. Tedavi olacağım dedim. Bunun da aşıyla bir tedavisi var. Arılardan vazgeçemedim. Başlangıçta çocukluğumda nitelendirdiğim bu alan bu ev benim için baldan bir kale idi. Ben öyle nitelendiriyordum. Annem bu işi nasıl böyle bir aşkla bu işi yapıyor? Arılar annemi sokuyordu çünkü. Çocukken buna bir türlü anlam veremezdim. Annemi arılardan kıskanıyordum onlardan bana çok fazla vakti kalmıyordu. Zaman geçti okulda bir çalışma yapmaya karar verdim. Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesinden bir hocamla birlikte “Arıcılıkta Kadın Eli” ile ilgili annem üzerinden bir çalışma yaptım. Nasıl bu kadar çok sevebiliyor? Nasıl vazgeçmiyor yaşadığı problemlere karşı diye. Son 2 yılda oluşan bir ilgi, bir merak beni içine doğru itti. Ve zamanla tanıdıkça, annemden dinledikçe arıları sevmeye başladım.

Haber Görseli

ARILARIN HAYATINDAKİ İŞ BÖLÜMÜ SİZİ CEZBEDİYOR

Arıları tanıdıkça motive oluyorum . Kazanç açısından da arıcılık beni tatmin ediyor. Çünkü kendiniz üretiyorsunuz kendiniz kazanıyorsunuz. Arıların içindeki o dengeyi o hayatı gördükçe keyif alıyorsunuz. Arılardaki bu yaşam sizi zamanla motive de ediyor. Hayata da hazırlıyor. İç disiplinleri, içerideki iş bölümü, paylaşım bunların hepsi sizi cezbediyor ve içine doğru çekiyor. Anneme şu an hak veriyorum gerçekten. 35 yıllık arıcı. Ben de onların desteğiyle bu işi yürütebilirsem gittiği yere kadar bu işi yapacağım. Alerjimin bana engel olmasına izin vermeden bu işi yapmaya devam edeceğim. Birçok arkadaşıma da anlatıyorum. Çoğu şu an işsiz. Ben asla moralimi bozmadım, yılmadım. Çok olumsuz şeyler de duydum. Çok fazla kişiden de bunun yanında destek aldım. Bana moral ve destek veren kişilerden biri de şu an vekaleten ilçe müdürlüğü yapan Ayşe Çırak, veteriner hekimimiz. “Neden bunu yapmıyorsun, neden annenin mesleğini devam ettirmiyorsun?” dedi. Bu anlamda gerçekten çok desteğini gördüm. Arkasından da hibe desteği çıkınca her şeyden vazgeçtim. Bu noktada hayata bağlayan bir umut oldu benim için.