MAYIS-HAZİRAN 2019 / EL SANATLARI

Anadolu’nun mütevazı otu ‘geven’ den kültürümüzü yaşatan figürlere kitre bebek


Hilal DOĞAN     İbrahim BAĞCI 

03.05.2019 

Daha çok belgesel anlamını muhafaza etmiş olan bu sanatı ilk uygulayan kişi, tarihin de tanıklık ettiği ve Atatürk döneminde yaşamış olan 1876 doğumlu Ankaralı sanatçı Zehra Müfit Saner olmuştur.
Kitre, Anadolu’da yetişen ‘geven’ otunun gövdesinden sızan ve havada katılaşan yapışkan özellik gösteren öz suyuna verilen addır. Kitre bebeğe ismini vermesi; ana malzemesi oluşundan ve yapılan bebeklerin yüz ifadesini oluşturmak için kitre maddesi kullanılması gerekliliğinden kaynaklanıyor. Kitre bebeğin en önemli özelliği Türk kültür ve folklorunu kompozisyonlar halinde yaşatması ve tüm dünyaya sunmasıdır. Dünyada sadece ülkemizde olması ve Anadolu’ya has oluşu onu diğer sanatlardan ayıran önemli niteliklerin başında geliyor.

Bir nev’i kültür aktarıcısı olan bu sanat dalının diğer adı da Türk belgesel bebek sanatı. Adı bebek olsa da ve ilk başta oyuncak zannedilse de aslında bebek değiller. Çünkü bir tarihin ve kültürün yaşatıcısı halini alarak tüm dünyaya hitap edebilecek anlamlar yüklenmişler.
Kitreden bebek yapımını ilk uygulayan kişi ise tarihin de tanıklık ettiği ve kendisi Hacıbayram-ı Veli Hazretlerinin soyundan gelen Ankaralı ressam, öğretmen ve Türkiye’de bir Türk kadını tarafından açılan ilk atölyenin sahibi olan Zehra Müfit Saner’dir.
     
Kendisi aynı zamanda bir vatan sevdalısı olan ve yaşadığı dönem itibariyle Atatürk’ün de önem verdiği bir isim olmuştur. Atatürk’ün teklif ve ricası üzerine Ertuğrul Yatı’nın dekorasyonunu ve sanatsal döşemesini yapan kişidir. Zehra Müfit Saner, kitre bebek düşüncesinin, kendi adet ve ananelerimize uygun olması esasından doğduğunu ifade etmiştir. Zehra Müfit’in eserleri Ankara Rahmi Koç Müzesi’nde muhafaza edilmektedir.

Zehra Müfit Saner’in yetiştirmiş olduğu ve ‘elimi veriyorum’ dediği öğrencisi ‘Nimet Demirbağ Sanlıman ise bu sanatın ülkemizdeki temsilcisi ve üstadı olmuştur.

Hocasından aldığı iş terbiyesini yetenekleriyle birleştiren usta sanatçı, Beyoğlu’nda açtığı Elif Bebek Atölyesinde uzun yıllar çalışmış, Anadolu Türk kültür ve tarihini kompozisyonlarıyla dünyaya tanıtmıştır. Resim, tezhip ve minyatür alanlarında da dersler alan usta, Türk örf adet ve gelenekleriyle yaşantısını, gelecek nesillere aktarmanın en başarılı örneklerini bizlere vermiş olup kalıcılığını koruyan bu sanata dair nadide eserler ortaya koymuştur. Eserlerinden bazıları şunlardır:

Ağanın kızı Fatma ile Rençber Mehmet, Ayakkabı tamircisi, Yufka açan gelin, Kitap okuyan hoca, Bileyci, Hasta bebek ve annesi, Ormandan dönüş, Âmâ dilenci ve torunu… vb.

Haber Görseli

Anadolu’dan başka dünyanın hiçbir yerinde kitre bebek yapımı yok

Kitre bebek sanatını yapan nadir sanatçılardan biri de Sibel Radiye Gül’dür. Yirmi senedir bu sanatla uğraşan Gül, Türkiye’nin ilk bebek müzesi olan Kapadokya Bebek Müzesi’ni  de açan kişidir. Sibel Radiye Gül ile kendisinin “olağanüstü”  olarak nitelendirdiği kitre bebek sanatı üzerine bir röportaj gerçekleştirdik.

Bize kendinizi anlatır mısınız?


Geleneksel sanatlar sanatkârıyım. Kültür Bakanlığı sanatçısıyım. Öncelikle hem size hem derginize teşekkür ediyorum, böylesine önemli bir sanatı önemseyip gündeme getirdiğiniz için. Ben çocukluğumdan beri folklorik bebeklerle içiçeyim. Bizim çocukluğumuzda şimdikiler gibi oyuncaklarımız yoktu. Annem bez bebekler yapardı. İlk bebekleri orada gördüm.

Kitre bebeklerle tanışmanız nasıl oldu?

Kitre bebekle tanışmam bir kurs ve eğitmen aracılığıyla oldu. Yaparken gördüğüm ve bende hayranlık uyandıran bir iş oldu. Hocamız da çok iyiydi. Hala görüşüyoruz. O günden bu yana kitre bebekle uğraşıyorum.

Peki neden kitre bebek? Size bu sanatı sevdiren şey neydi?

Kendi topraklarımızdan çıkan malzemelerle kendi kültürümüzü yansıtmak, geçmişimizi anlatmak bana onur veriyor.

Kitre bebeğin ana malzemesi nedir?

Kitredir. Kitre, İç Anadolu’da yetişen, geven otunun içindeki süte benzeyen suya deniliyor. Anadolu’da eskiden beri kullanılan yaygın bir bitki geven. Hatta yağlı ve kalın köklü olduğu için yakıt olarak çokça kullanıldığından tükenmek üzere olan bitkilerden. Bu sebepten yakıt olarak kullanımı yasaklandı ve koruma altına alındı. Kitre hem kendi öz bitkimiz, vatanımızın bitkisi hem de hiçbir zararı, yan etkisi yok. Yapımı da çok kolay. Asla ellere de yapışmıyor. Kitremi akşamdan ıslatıyorum, o ertesi güne kadar yumuşuyor, belli bir kıvama geliyor. Belli karakterleri ve yüz ifadelerini çalışırken üzerinde çok titizlikle çalışmak gerekiyor. Çünkü kurudukça şekil değiştiriyor. Tel ve pamuk kullanıyoruz bir de. Bir de yüz bölgesi için ham kağıt kullanıyorum. Önce iskeletini çalışıyorum. İskeleti bitirdikten sonra kumaş çıkarıyorum ve kalıplarını çiziyorum. Galvanizli tel kullanıyorum.

Haber Görseli

Kitre pahalı bir malzeme mi? Nereden temin ediyorsunuz?
Hayır, çok pahalı değil. Ben aktarlardan alıyorum. Kitre maddesi, bebeğin en önemli yerlerinde kullanılıyor. Yani yüz, el ve ayaklarda kullanıyoruz. Fakat mesela ben Edirne yağlı güreşlerini çalışmıştım orada vücutlarda da kullanılması gerekmişti. Yapılacak kompozisyona bağlı olarak kullanım sıklığı değişiyor.

Bu iş sizin geçim kaynağınız mı?

Geçim kaynağım değil. Bu işin ticari yönü pek yok diyebiliriz.

Açmış olduğunuz bir müze var, Türkiye’nin ilk bebek müzesi. Bize bu müzeden bahsedebilir misiniz? Müze açma fikri nasıl oluştu?

Müze açma fikri, açtığım sergiler neticesinde ortaya çıktı. Yaptığım hiçbir eseri satamıyordum ve böylelikle birikti. Bunun üzerine hepsinin bir arada görülebileceği bir yer olması gerektiğini düşünerek böyle bir müze açtık.

Haber Görseli

Kitre bebekle uğraşmak, bu sanat dalı size ve çevrenize ne kattı?

Bir kere bu sanat, olağanüstü bir sanat bana göre. Aynı zamanda bir terapi.  Ve zaman içerisinde şunu fark ettim, bu iş çok büyük ve önemli bir eğitim aracı ve aynı zamanda yeni kuşaklara eskiyi, tarihimizi, geçmişimizi öğretiyor.

Kitre bebeğin kaybolmaya yüz tutmuş sanatlar arasında olduğunu ifade ettiniz. Bunu tekrar canlandırmak sizce nasıl mümkün?

Yıllardır bunun mücadelesini veriyorum. Dünyada eşi olmayan bu el sanatımızı tekrar canlandırmamız gerekiyor, yok olmasına izin vermemeliyiz. Çeşitli kurslar açılabilir, öncelikle bunu halk eğitim merkezleri yapabilir. Özel okullarda ve özellikle teknik okullarda ders olarak konulması tekrar canlandırabilir. Bu konuda eğitim kurumları önemli role sahipler, ders olarak kurs olarak verilirse çok iyi olacağını düşünüyorum.

Bu işi öğrettiğiniz ve bıraktığınız birisi var mı?

Öğrencilerim oluyor zaman zaman öğretiyorum onlara bu sanatı. Ancak kitre bebek hemen yapılabilecek bir şey olmadığı için emek ve sabır istediğinden çok rağbet olmuyor maalesef. Fakat başlayan da bırakamıyor bu sanatı. Bir insan kitreye bulaşırsa elinin kurumasını isteyeceğini zannetmiyorum.

Sanatınızla ilgili olarak beklenti ve tavsiyeleriniz var mı?

Beklentim, isteğim, bu sanatın tüm teknik okullara konulması. Yeniden canlandıralım ve bu sanattan toplumumuz da haberdar olsun.

Kitre bebek el sanatları geven