EYLÜL-EKİM 2019 / ÖNDER ÇİFTÇİ

Bir avuç tohumla başlayan hikaye, 50 dekarda üretime dönüştü


Mehmet Küçükkaya      Mustafa Aydemir 

10.09.2019 

Sultan Ersöz
Tarımsal üretimin yükünü en çok omuzlayan kadınlara adanan bir gün 15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Günü… Birleşmiş Milletler tarafından 18 Aralık 2007 tarihinde ilan edilen bu günde kadınların tarım alanındaki rollerinin daha da görünür hale gelmesi hedefleniyor. Biz de bu önemli günde bir avuç tohumla başladığı tarımsal üretim macerasında, bugün 50 dekar alanda üretim yapan ve “Kutu Projesi” ile organik ürünlerini farklı illere gönderen, elde ettiği gelirle de üç çocuğunu üniversitede okutan Sultan Ersöz’le bir söyleşi gerçekleştirdik.

Bize kendinizi tanıtır mısınız?
 
İsmim Sultan Ersöz, 1960 Afyonkarahisar ili Başmakçı ilçesi doğumluyum. Kütahya Öğretmen Lisesinden mezun oldum. Evliyim ve üç çocuk sahibiyim. Yaklaşık kırk yıldır tarımla uğraşıyorum. 1992 yılından itibaren organik tarıma geçtik.
 
Neden tarımı seçtiniz? Zorunluluktan mı yoksa sevdiğiniz için mi?
 
O zamanlar Kütahya Öğretmen Lisesinden mezun oldum ama iş bulamadım. Tarımla uğraşmayı da çok seviyordum. Eşimle evlendik onunla beraber çiftçilik yapmayı düşündük. Fakat bir karış toprağımız bile yoktu. Bir akrabamız o dönemde bize bir avuç tohum verdi ve biz bu işe böylelikle başladık. Önceleri toprak kiraladık kiralamış olduğumuz topraklarda çeşitli ürünler yetiştirdik. Sonra tarımdan elde ettiğimiz kazançla küçük küçük toprak satın almaya başladık. Şuan 50 dekar alanda üretim yapıyoruz. 1992 yılından itibaren de organik tarım yapıyoruz.
 
“YAPAMAZSINIZ DEDİLER, YAPTIK”
 
Organik tarıma geçmeyi neden düşündünüz veya böyle bir kararı nasıl verdiniz?
 
Tarımsal ilaçlar nedeniyle sağlık problemleri yaşamaya başlamıştım ve daha sağlıklı üretim yapma isteği bende uyandı. Bu nedenle organik tarım kurslarına gittim ve bu şekilde organik tarımla tanıştım. Organik tarıma ilk başladığımız dönemlerde bize, “Ömrünüz yetmez, bunu başarmanız çok zor, yapamazsınız” gibi söylemlerde bulundular. Ama biz inancımızla bu noktalara kadar gelebildik. İnsan gerçekten bir şey yapmak isterse önündeki bütün engelleri aşarak başarılı olabilir. Bence biz de başardık. 

Haber Görseli

BİYODİNAMİK SİSTEMİ ODTÜ’DE ALMANLARDAN ÖĞRENDİK
 
Peki üretmiş olduğunuz ürünlerin yetiştiriciliği ve pazarlamasında sorunlarla karşılaştınız mı?
 
Tabi ki… Sorunsuz bir iş kolu yok. Organik tarımda da birçok sorunla karşılaştık, bunların bir kısmı maddi bir kısmı da yetiştiricilik konularında oldu. Maddi sorunlarımız için bankadan kredi aldık, ilk önce pazar sorunumuzu çözmeye çalıştık. Türkiye’yi dolaştık, gittiğimiz yerlerde üreticilerle buluştuk. Bu sayede diğer üreticilerden bilgi edindik. Onlardan bazı teknikler öğrendik. Yurt içi ve yurt dışından organik tarım gönüllüleriyle tanıştık. 36 ülkeden öğrencisinden öğretim görevlisine kadar gönüllüler vardı. Buraya geldiler ve bizimle beraber sebze toplayıp paketleme yaptılar. Araştırmacılar ise endemik bitkileri inceliyordu. Birleşmiş Milletler’den bir arkadaşımız geldi 36 çeşit buğday bulduk, buradan onların tohumlarını götürdü o da bize takas olarak sebze tohumları verdi.
 
Antalya’da organik tarımla ilgili Menderes Türel ve eşinin düzenlediği çalıştaya katıldım. Ankara’da Tarım Çalıştayına katıldım. Orada Afyon bölgesindeki tarım sorunlarını dile getirdim, karşılık bulduğuma da inanıyorum. Tarımsal sulamada sorunlarımız vardı. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne bundan bahsettiğim zaman hemen çalışma başlatıldı. Bu bölgedeki endemik bitkilerin koruma altına alınmasını istedim ve Afyonkarahisar Merkez’de bir merkez kuruldu.
 
Japonya’dan gelen bir arkadaşımızla dört yıl çalıştım. Bir seranın olduğu bahçeyi ona ayırdım. Hiç gübre kullanmadan değişik bir yöntemle üretim yaptık. Biyodinamik sistemi ODTÜ’de Almanlardan öğrendik. Permakültür kurslarına katıldım. Gelen yabancılardan yabancı dil kursu aldım. Bana çok katkıları oldu. Amerika’dan gelen bir çift, küçük oğluma bilgisayarı sevdirdi, oğlum onların sayesinde şu an bilgisayar mühendisliği okuyor. Ortanca oğlumun turizm okuması sebebiyle yabancı dilinin iyi olması gerekiyordu gelen arkadaşlarla pratik yaparak yabancı dilini geliştirdi ve çevreye de katkıları oldu. Başmakçı halkımız önce yadırgadı, sonra alıştılar. Çocuklarımın eğitim masraflarını tarımdan elde ettiğim kazançla karşıladım. Üç çocuğumun okumasını ama istediği mesleği yapmasını istedim. Ortanca oğlum işletme-pazarlama okudu şu an işletme ve pazarlama kısmına o bakıyor. Gelinim bilgisayar mühendisi, ona da paketleme görevini verdik. Eşim ve ben ise üretim kısmındayız.
 
ÜNLÜ İSİMLERE ÜRÜN GÖNDERİYORUM

Ürünleri nasıl pazarlıyorsunuz?

 
Şu an İstanbul’da iki pazara ürün gönderiyoruz ama Kutu Projemizle Türkiye’de pek çok ilimize ürünlerimizi pazarlıyoruz. Kutu Projemiz de şu şekilde oldu. Ankara’da üniversitede görev yapan bir arkadaşımız bizden ürünlerimizi istemişti, biz de kargoyla gönderdik. Çok beğenmişler, komşuları da istemiş. Böylece haftalık ihtiyaçlarını kargoyla göndermeye başladık ve bu şekilde İstanbul, Ankara, Antalya, İzmir gibi büyük şehirlere kutu içerisinde müşterimizin haftalık sebzelerini gönderiyoruz. Bunların içinde ünlü isimler de var. 
Ben Tarım ve Orman Bakanlığından eğitim çalışmalarının daha çok yapılmasını; çeşitli bölgelerdeki çiftçilerin buluşturularak bilgi alışverişinde bulunmalarının sağlanmasını istiyorum. Çiftçiliği bırakmayı hiçbir zaman düşünmedim çünkü çok seviyorum. Bitkiler benim çocuklarım gibi, tarım olmazsa yaşayamayız. Ben organik tarım konusunda kendimi geliştirmeye devam edeceğim.

Kadın çiftçiler Afyonkarahisar Sultan Ersöz organik tarım