KASIM-ARALIK 2019 / KAPAK KONUSU
2023 yılına kadar atıl arazileri üretime kazandıracağız
Ülkemizde 3 milyon hektara yakın arazi çeşitli nedenlerden dolayı ekilemiyor. Arazilerin aşırı derecede parçalanmış olması, güvenlik sorunları, aile içi husumetler ve göç gibi nedenler birçok tarım arazisinin atıl kalmasına yol açmış. Bu da yaklaşık 13 milyar TL civarında gelir kaybına yol açıyor.
Yıldan yıla artan nüfusun beslenme gereksinimi ve refah seviyesinin yükselmesine bağlı olarak tüketim alışkanlıklarının değişmesi, gıda ihtiyacını dolayısıyla tarım arazilerinin etkin ve verimli kullanımını tüm dünyada daha da önemli kılıyor. Ülkemizde işletme ölçeklerinin küçük oluşu arazilerin etkin ve verimli kullanılmasını engelliyor. Bu noktada tarım arazilerini koruma, kullanma ve geliştirme dengesini sağlamada ne tür çalışmaların yürütüldüğü, arazi toplulaştırması, arazi edinimi, arazi ıslah projeleri gibi tarım arazilerinin yönetimi konusunda yapılan çalışmaların bilgisini Tarım Reformu Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Dr. Metin Türker’den aldık.
Tarım arazilerinin korunması ve geliştirilmesinde Tarım ve Orman Bakanlığının etkinliği ne kadar? Örneğin imara, sanayi kullanımına veya maden sahası açma konusunda kamuoyunda farklı algılar olabilmekte. Bu konuda siz neler düşünüyorsunuz?
Tarım arazisi denildiğinde akla gelen üç alan vardır ekilen tarım alanları, mera ve orman alanları. Orman alanları her ne kadar tarım arazisi olmasa da mera ve tarım alanları tarım ve hayvancılığın yapıldığı alanlardır. Bu üç alanın toplam büyüklüğü 78 milyon hektar olan ülkemizde bu alanların yüzde 80-85’i Tarım ve Orman Bakanlığının sorumluluğunda ve yönetiminde. Burada iki kavram karşımıza çıkıyor. Birincisi toprak yönetimi diğeri ise arazi yönetimidir. Toprak: kalite, sınıf ve nitelik ile ilgili bir konu. Ancak arazi: yüzeyle, mekânsal boyutla ilgili bir konu. Bunlar çoğu zaman aynı olarak değerlendiriliyor.
Arazi her şeyden önce bir yaşam alanıdır. Nüfusumuzun hala beşte biri kırsalda yaşıyor. Yıldan yıla artan nüfusu, sanayi ve üretim için yeni imar alanlarını ve iklim değişikliğinin yarattığı çölleşme, erozyon, doğal afetler gibi faktörleri göz önüne alarak arazileri yönetiyoruz. Orman alanları ve meralar özel koruma alanları ve bu alanlarda yerleşime izin verilmiyor. Burada önemli olan koruma, kullanma ve geliştirme dengesini sağlamak. Yani arazilerimizi koruyacağız, kullanacağız ve bunun dengesini sağlayarak arazilerimizi geliştireceğiz.
Bugün Türkiye’de 9 Bakanlık, 55 Kurum ve Genel Müdürlük, arazi üzerinde 16 çeşit faaliyet yürütüyor. Bunlar haritacılık, mühendislik, yatırım, arazi değerlemesi, sulama yatırımı, üretim vs. faaliyetler. Bu nedenle arazi yönetimi önemli. Tarım arazilerinin korunması ve geliştirilmesi için neler yapılıyor noktasında ise Türkiye’de tarım arazilerinin korunması ve geliştirilmesi ile ilgili “Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu” var. Bu Kanun, Tarım ve Orman Bakanlığına şu görevleri veriyor: arazi varlığını belirlemek, toprak ve arazi sınıflamalarını yapmak, haritaları çıkarmak, tarım arazilerinin miras ve satış yoluyla bölünmesini önlemek, arazi kullanım planlamalarını yapmak, toprak koruma projelerini hazırlamak/hazırlatmak, tarım arazilerinin tarım dışına çıkarılması ile ilgili iş ve işlemleri yönetmek. Bunu yaparken de büyük ovaların koruma altına alınması görevini de veriyor.
TOPRAK VERİ TABANI GÜNCELLEŞTİRİLİYOR
Bakanlık, tarım arazilerinin korunması ile ilgili olarak neler yapıyor?
Bakanlığımızın sayısal toprak veri tabanını her gün geliştiriyoruz. Ülkemizde 32,5 milyon adet tarım parseli mevcut. 300’den fazla büyük verimli tarım ovamız var ve biz bu ovalarımızı sayısallaştırdık. 265 büyük ovayı Bakanlar Kurulu Kararı ile koruma altına aldık. Bu sayı önümüzdeki dönemde daha da artırılacak. Bu alanlar gıda güvenliğinin ambarları olacak. Toplam 24 milyon hektar tarım alanımızın tamamında 2023 yılına kadar toprak veri tabanını güncel hale getirmeyi hedefliyoruz.
Bu kadar çok kullanıcının, talepkarın bulunduğu bir yerde tek başına Bakanlığımız tarım arazilerini koruyamaz. Bunun için illerde Toprak Koruma Kurulları var. Bir de büyük ovalardaki alanların tarım arazisi dışına çıkarılması için bakanlıklardan kamu yararı kararı alınması gerekiyor.
E-DEVLETTEN PARSEL SORGUSU YAPILABİLİYOR
Bir yerde bir alan tarım arazisi dışına çıkarılacaksa, yatırımcılar bu alanla ilgili olarak, yazılımı Bakanlığımız tarafından yapılan Tarım Arazileri Değerlendirme ve Bilgilendirme Sistemi (TAD Portalı)’nin E-Devlet uygulaması kullanılarak parsel sorgulaması ile arazi mutlak mı, marjinal mi, kuru veya sulu tarım arazisi mi olduğu bilgisini elde edebiliyor. Ve bu arazinin yatırıma uygun olup olmadığı hakkında bilgiler verilmiş oluyor. Sadece geçen yıl yaklaşık 400 binin üzerinde yatırımcı sistemden sorgulama yaptı. Dolayısıyla tarım arazilerin tarım dışına çıkarılması için pek çok kriterin yerine getirilmesi gerekmekte ve spekülasyonların da önüne geçilmekte. Ayrıca arazi kullanım planları üzerinde çalışıyoruz.
Haber Görseli
Tarım Reformu Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Dr. Metin Türker
Örneğin 20 yıl sonra x ili veya ilçesi hangi alana veya yöne doğru büyüyecek bunu biz biliyor olacağız.
TEMEL SORUNUMUZ ÖLÇEK SORUNU
Tarım arazilerinin geliştirilmesi noktasında ne tür çalışmalar yürütülmekte? Tarım arazilerinde temel sorun nedir? Başarılı tarım ülkeleri kıyasla Türkiye’deki tarım arazilerinin ortalama işletme büyüklüğü ne durumdadır?
Tarım arazilerinin verimliliğini artırma noktasında: mülkiyet sorunlarının çözülmesi ile birlikte sulama yatırımları, arazi toplulaştırma çalışmaları, arazi ıslah projeleri, arazi edindirme, arazi bankacılığı, tarım arazilerinde miras yönetimi gibi çalışmalar yürütüyoruz.
24 milyon hektara yakın tarım arazimiz var. 3 milyon tarım işletmesi var. Ortalama işletme büyüklüğümüz 59 dekar. Bir çiftçi ortalama 11 parça araziyi işlemekte. Aynı zamanda bu arazi ortalama 13 kişiye ait. Aslında temel sorunumuz ölçek sorunu. Yani işletme ölçeği küçük. Ülkemizdeki 24 milyon hektar arazi 32,5 milyon tarım parselinden oluşmakta. 40 milyondan fazla da hissedar var. Arazi toplulaştırması ile 11 parçayı bir veya iki parçaya birleştirebiliyoruz. Ancak hisselilik sorunu çözülmediği zaman biz bu araziyi hisseli bırakıyoruz. Örneğin İngiltere’de 300 bin tarım işletmesi var, ortalama arazi büyüklüğü 538 dekar. Fransa’da 527 bin tarım işletmesi ve ortalama arazi büyüklüğü 521 dekar. Avrupa Birliği’ndeki ülkelerde tarım arazileri bizdeki gibi mirasla eşit oranda parçalanmıyor. Örneğin İngiltere’de en büyük erkek kardeşe devrediliyor. Fransa’da kardeşlerden istekli olan birisi araziyi alıyor ve diğerlerine de ücretini ödüyor. Kanun olmazsa bile böyle bir teamül geliştirmişler. Arazi bütün olarak kiralanıyor veya satılıyor. Hissedarlar payını alıyor.
ÇOK HİSSELİ ARAZİLERDE ÜRETİM VE YATIRIM YAPILMASI ZORLAŞIYOR
Dünyada tarımsal faaliyetlerle uğraşanların sayısı yıllar itibarıyla azalmakta. Ülkemizde de buna benzer olarak tarımla uğraşan nüfus azalıyor ve tarım alanları ekilmeyerek boş bırakılıyor. Bunun nedeni nedir? Bakanlık olarak durumu tersine çevirmek için neler yapılıyor veya yapılabilir?
Ülkemizde 3 milyon hektara yakın arazi çeşitli nedenlerden dolayı ekilmiyor. Arazilerin aşırı derecede parçalanmış olması, güvenlik sorunları, aile içi husumetler ve göç gibi nedenler birçok tarım arazisinin atıl kalmasına yol açmış. Bu da yaklaşık 13 milyar TL civarında gelir kaybına yol açıyor. Bakanlık olarak 2005 yılından itibaren arazi toplulaştırılması ile ilgili çalışmaları yoğunlaştırdık. 2008 yılından sonra da havza bazlı çok amaçlı arazi toplulaştırmasına geçtik. Çok amaçlı arazi toplulaştırması derken: meralar da toplulaştırılacak, yol ve sulama kanalına erişim sorunları çözülecek, bunları yaparken ekolojik koridorlar oluşturulacak, tarihi sit alanları varsa buralar belgelenecek, köy gelişme alanları belirlenecek.
Haber Görseli
Bir yerde bir alan tarım arazisi dışına çıkarılacaksa, yatırımcılar bu alanla ilgili olarak, yazılımı Bakanlığımız tarafından yapılan Tarım Arazileri Değerlendirme ve Bilgilendirme Sistemi (TAD Portalı)’nin E-Devlet uygulaması kullanabiliyor. Böylece yatırımcılar parsel sorgulaması ile arazi mutlak mı, marjinal mi, kuru veya sulu tarım arazisi mi olduğu bilgisini elde edebiliyor.
Başta GAP, KOP, DOP gibi bölgesel projelerin koordinasyonunu yürüttük. 2011 yılında Bakanlığımızın yeniden yapılandırılmasından sonra Bakanlığımızca yürütülen hizmetler ile birlikte değerlendirildiğinde arazi toplulaştırmasının başta sulama yatırımları olmak üzere kamu yatırımlarında yatırım maliyetlerinin azaltılmasında ve yatırımların hızlandırılmasında çok önemli faydalar sağladığını ancak; tarımdaki yapısal sorunların çözülmesinde yeterli olmadığını gördük. Toplulaştırma ile çok parçalı araziler bir iki parçada toplanıyor, her parsel yol ve sulama kanalına irtibatlandırılıyor, fakat hisselilik sorunu çözülemediğinden dolayı, çok hissedarlı bu arazilerde yapısal sorunlar devam ediyor. Örneğin; hisseli bırakılan parsellerde hem araziyi fiilen işleyen hem de hisse sahipleri açısından mağduriyetler yaşanmakta. Araziyi işleyenler hisseli arazilere yatırım yapamıyor, kendisi su kuyusu açamıyor, meyve bahçesi tesis edemiyor, bankalardan ipotek karşılığı kredi kullanamıyor, ÇKS kaydı yaptıramadığından da Bakanlık desteklemelerinden faydalanamıyor gibi. Şehirlerde oturan hissedarlar da hisselerinin gelirlerinden faydalanamıyor. Ayrıca kayıt dışı kalan bu alanlarda devlet üretim planlaması da yapamıyor.
32,5 milyon tarım parselini sayısallaştırdık, her parsele bir kimlik numarası verdik, parsellerle ilgili tapu, toprak, topoğrafya, kullanıcı vb. birçok verileri entegre ederek parsel bazında üretimi ve destekleri yönetmeye başladık. 32 milyon tarım parselinin bulunduğu yaklaşık 24 milyon hektar tarım arazisinin 14,8 milyon hektarının ÇKS’ye kayıtlı olduğunu, 9 milyon hektar alanın da kaydedilemediğini gördük. Bunun en önemli nedenleri de tapu intikallerinin yapılmaması, tapuda çok fazla hissedarın bulunması ve muvafakat verilmemesidir.
ÇİFTÇİLER TARIM ARAZİLERİNİN MİRAS YOLUYLA BÖLÜNMESİNİ İSTEMİYOR
3 milyon işletmenin 2,2 milyonu ÇKS’ye kayıtlı ve geri kalanlar da kayıt dışıdır. Bu kayıt dışılığı gidermeye yönelik çalışmamız var ve 2020 yılında bitirmeyi hedefliyoruz. Mülkiyetle ilgili sorunların çözülmesinde gelişmiş AB ülkelerini inceledik, Uluslararası uzmanlarla çalıştık, çalıştaylar yaptık. Tüm çalışmalarda miras yoluyla tarım arazilerinin bölünmesinin durdurulması gerektiği ortaya çıktı. İkinci olarak da işletme ölçeğinin büyütülmesi gerektiği belirlendi. 50 bin çiftçiyle de bir anket çalışması yaptık. Bu çiftçilerin yüzde 87’si tarım arazilerinin şu anki durumundan memnun olunmadığı ve tarım arazilerinin miras yoluyla bölünmemesi gerektiği yönünde görüşler bildirdi. Arazi bölünmesinin önüne geçmek için bu arazilerin ailede bir kişinin işlemesinde fayda olacağı yönünde görüşler alındı. Bu kapsamda Yeter Gelirli Asgari Arazi Büyüklükleri 930 ilçede belirlenerek (Sulu: 45-80 da, Kuru: 120-240 da, Örtüaltı: 5 da ve Dikili: 10 da) Kanun ekinde yayınlandı.
Haber Görseli
Her yıl yaklaşık 400 bin kişinin öldüğü ve yüzde 48’inin tarım arazisine sahip olduğu ülkemizde bu güne kadar 724 bin hektar tarım alanının satış yoluyla bölünmesi önlendi.
Örneğin 100 dönüm sulu tarım yapılan bir arazide, norm arazi 50 dönüm ise bir babanın 3 çocuğu varsa bu araziler 2’ye bölünebilir, 3’e bölünemez. Bunda temel amaç kırsalda arazileri yeter gelirin altına düşürmemek, yeter gelirin altındaki arazileri de yeter geliri verecek düzeye çıkarmaktır. 2014 yılında yasalaşan Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu: satış yolu ile mülkiyet devirlerini, miras yolu ile intikalleri, arazi edindirme iş ve işlemlerini düzenledi.
Kanun, yürürlüğe girdiği tarihten günümüze miras ve bölünmenin durdurulmasında beklenen görevi yapmıştır. Her yıl yaklaşık 400 bin kişinin öldüğü ve yüzde 48’inin tarım arazisinin olduğu ülkemizde bu güne kadar 724 bin hektar tarım alanının satış yoluyla bölünmesi önlendi. 6,3 milyon tarım parseli de bölünmeksizin mirasçılarına intikali sağlandı. Tarım arazilerinin kiralanması ve fiili kullanıcılara satışının sağlanmasına yönelik arazi bankacılığı ile (arazi edindirme) ilgili altyapı çalışmaları devam etmektedir.
Arazi edindirme ile ilgili nasıl çalışmalar yürütmektesiniz?
Arazi edindirme ile ilgili görevler 5403 sayılı Kanun’un 8/K maddesinde düzenlenmiştir. Burada iki önemli unsur öne çıkıyor. Birincisi kiracılık ve ortakçılık hizmetleri. İkincisi ise tarım arazilerinin değerinin belirlenmesi ile arazilerin alımı ve satımında aracılık yapılması gibi arazi bankacılığı uygulamaları. Arazisini satmak isteyen çiftçilerimizin arazilerinin değerini talep olması halinde Bakanlık olarak belirleyeceğiz ve alıcılar ile satıcılara aracılık yapacağız. Bir de atıl arazilerin değerlendirilmesinde Bakanlık olarak görevlerimiz var. 2023 yılına kadar yaklaşık 2 milyon hektar arazinin kiralanması ile ilgili uygulama talimatı son aşamada İl Müdürlüklerine gönderilecek. İllerde eğitimler ve tanıtımlar yapacağız. Arazi edindirme ile ilgili finansman modellerinin geliştirilmesi noktasında Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü FAO ile bir çalışma yürütmekteyiz. Miras kredisi ve arazi alım kredileri üzerinde çalışıyoruz.
TOPLULAŞTIRMA İLE HER PARSELE YOL VE SULAMA KANALI GELİYOR
Arazi toplulaştırması nedir? Toplulaştırma ile mevcut durum değerlendirilmesi yapıldığında ne tür kazanımlar elde edildi?
Arazi toplulaştırması aslında parçalı, dağınık ve bozuk şekilli parsellerin yeniden planlanarak modern tarıma uygun hale getirilmesidir. Ülkemizdeki tarım parsellerinin yarısının, yasal yolu yok. Yarısının sulama kanalı ile irtibatı yok. Böyle bir yapıda tarım doğal olarak gelişemiyor. Sınır kavgaları olabiliyor. Arazi toplulaştırması ile bu parseller birleştiriliyor, her parsele yol ve sulama kanalına kavuşturuluyor. Böylece hem kamu ve hem de çiftçiler acısından çok önemli faydalar sağlıyoruz.
Kamu acısından bakarsak; toplulaştırma ile birlikte yapılan yol, su, sanat yapısı, elektrik vs. kamu yatırımlarında yüzde 40’lara varan oranda tasarruflar elde ediliyor. GAP kapsamında yapılan toplulaştırma ile devlet 2 milyar TL’lik kamulaştırmadan tasarruf sağladı. Arazi toplulaştırma yetkisi 2018 yılında sulama yatırımlarının hızla tamamlanması amacıyla Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğüne devredildi. Önümüzdeki yıllarda Tarım ve Orman Bakanlığı olarak arazi edindirme, hisseliği ortadan kaldırma ve yapısal sorunları çözme odaklı olarak ihtiyaca bağlı özel arazi toplulaştırma çalışmaları gerçekleştireceğiz.
2018 yılı öncesinde Karayolları Genel Müdürlüğü ile yaptığımız protokol ile karayolu güzergahlarındaki arazilerin düzenlenmesi yönünde çalışmalar yaptık ve bunların faydasını da gördük.
Arazi toplulaştırmasının iki yolu var; gönüllü ve zorunlu arazi toplulaştırması. Çiftçilerin yüzde 51’i arazinin yüzde 67’sini karşılıyorsa bu alanda gönüllü arazi toplulaştırması gerçekleştirilir. Ancak kamu yatırım projeleri yapılırken bu çoğunluk sağlanamadığı zaman zorunlu arazi toplulaştırılmasına gidilir. Arazi toplulaştırmasında öncelik sulamaya açılacak alanlardadır. Daha sonra sulamaya açılmış alanlar ve son olarak da kuru tarım yapılan alanlarda arazi toplulaştırmasının yapılmasıdır. Arazi toplulaştırmasını daha çok sulama, karayolu yatırımları gibi alanlarda yaparak yatırım maliyetlerinin düşmesi ve yatırımların hızlanması için kullanıyoruz. Bundan sonraki süreçte tarımın mülkiyet sorunlarının çözümü için arazi edindirme ve arazi bankacılığı uygulamalarında da arazi toplulaştırmasına ihtiyaç vardır. Pek çok AB ülkesinde de arazi bankacılığı uygulamaları toplulaştırma ile birlikte yürütülüyor.
Arazi toplulaştırması mülkiyet düzenlemesi olduğundan kolay bir uygulama değil. Toplulaştırma yapmadan önce mevcut durumun çok iyi analiz edilmesi, sosyal etüt raporları ile hangi sorunların nasıl çözüleceğinin iyi ortaya koyulması gerekmektedir. Her parselin derecelendirmesini yapılmakta, toprak değeri belirlenmektedir. Tercihler dikkate alınmakta ve eski ve yeni parseller arasında gelir kaybı olmayacak düzenleme yapılmaktadır. Tüm süreçler işletilmekte, itirazlar dikkate alınmaktadır.