KASIM-ARALIK 2019 / BİR TÜRKÜ BİR HİKAYE

Harmana sererler sarı samanı


İbrahim BAĞCI    

07.11.2019 


Harman zamanı, Anadolu insanı için birçok anlam ifade eder. Emeklerinin karşılığını aldıkları bu zaman aslında biraz da olsa dinlenmeye geçtikleri bir dönemdir. Bazıları için de harman zamanı kavuşmadır ya da ayrılıktır. Anadolu’da insanlar yüzyıllardır tarım yaparken tarıma hikayelerini de katmışlardır. Bazen bu hikayeler insana öyle dokunmuştur ki hikayeler türkülere, ağıtlara, deyişlere dönüşmüştür. İşte bu sayıda seçtiğimiz türkünün hikayesi de üretimi, emeği içinde barındırırken bir yandan da aşkı, sevgiyi ve vefayı içeriyor. “Harmana Sererler Sarı Samanı” adlı bu türküde tırpancı Kara Yusuf’un hikayesini okuyacaksınız.

“Afyon’un Emirdağ ilçesinde tırpancı olarak çalışan Kara Yusuf, uzun boylu, yeşil gözlü esmer bir Türkmen yiğididir. Yaz geldiğinde tarlalarda tırpancı olarak çalışmakta, geçimini sağlamaktadır. Yine bunaltıcı bir yaz gününde tarlada çalışırlarken bölgenin en büyük çiftliklerinden birinin sahibi olan Tahir Ağa  gelir. Ağa, tarlasında çalışanlara azık getirmiştir. Ağanın kızı Elif de azığı,  Kara Yusuf’a verir. Elif’i gören Yusuf  sevdalanır. İçinde kor bir ateşin yandığını hisseder. Elif de Yusuf’un çakır gözlerine vurulur.

Akşam olup da tırpancılar paydos edince Yusuf da diğerleri gibi kestirmeden Emirdağ’a varır. Yusuf ve arkadaşları çeşmenin önünden geçer. Elif de arkadaşlarıyla çeşme başındadır. Yusuf su içmek bahanesiyle çeşmeye doğru yaklaşır. Yusuf, Elif’in uzattığı kalaylı tası alırken gözlerini Elif’ten ayıramaz ve böylece iki genç arasındaki aşk iyice alevlenir. Bu şekilde kaçamak görüşmeler devam eder. Derken kış gelir. Yusuf sevdiğini daha az görür. Baharın gelmesiyle birlikte iki aşık daha sık görüşmeye başlar. Fakat bu güzel günler kısa sürer. Tahir Ağa o sene Ağaçlı yaylasını çıkar. Koca konak bir bekçi hariç, yaylaya çıkar. O dönemlerde her ağanın bir yaylası olurken yaylaya davetsiz kimse gidemezdi. Bunu iyi bilen Kara Yusuf sevdiceğini görebilmek için yayladan inmesini beklemek zorunda kalır. İki aşık için yeniden uzun bir hasretlik başlar.

En sonunda yaylada otlar sararmaya başlar. Yaylacıların ineceği haberini önceden alan Yusuf o gün işe gitmez. Çatallı ve Tez Köylerinin Emirdağ girişinde adeta nöbete kalır. Uzunca bir bekleyişin sonunda tozu dumana katarak gelen minibüsü görür. Kalbi sevinç ve heyecanla çarparak minibüse doğru koşar. Ancak tozdan kimseyi seçemez. Tahir Ağa’nın Kecerli’deki konağına gider. Konağın yanına varınca etrafı kolaçan eder ama Elif’i göremez. Ertesi sabah Yusuf çeşmenin başına gider ve Elif’i görür. Akşam buluşmak için sözleşen Elif ve Yusuf, akşam olunca  çektikleri hasretin acısını çıkartırcasına birbirilerine sarılırlar. Kış boyunca ara ara süren bu buluşmalar iki gencin aşkını daha da perçinler.

Elif bir sabah içinde bir sıkıntıyla uyanır. Tahir Ağa, karısı İlvanlı Dudu’yu yanına çağırır. Ve  Elif’e talip çıktığını söyler. Emirdağ’ın soylu bir ailesi askerden gelen oğullarına Elif’i istemektedir. Tahir Ağa söz verir. Kız verilecek, iki soylu aile arasında hısımlık bağı kurulacaktı. Bunu duyan Elif’in başına dünyalar yıkılır. Sevdiği çakır gözlü Kara Yusuf ne olacaktı. Sevdasını annesine söylemeyi düşündü. İlvanlı Dudu hatırı sayılır bir ağanın kızıydı. Kızını bir tırpancıya verir miydi ? Ele-güne rezil olur, Emirdağ’da kimsenin yüzüne bakamazdı. Bu düşünceyle sevdasını annesine söylemekten vazgeçti.
 
Akşam olunca Elif, ağlayarak Yusuf’un yanına gider ve olanları anlatır. İki genç aşık ne yapacaklarını bilemezler. Sıkı sıkıya sarılıp bir zaman öylece kalakalırlar. Sonunda Yusuf “kaçalım” der. Ancak Elif iyi bir terbiye almış Türkmen kızı olduğundan babasının yüzünü yere getiremeyeceğini ve ayrılmaları gerektiğini söyler.

Sevdalıların gözyaşları sel olup birbirine karışır. Maalesef hüzünlü bir aşk hikayesi daha bu şekilde ayrılıkla sonuçlanır. Elif aynı sene dillere destan bir düğünle, ağlaya ağlaya,  Osman’la evlenir. Kara Yusuf ise en iyi bildiği iş olan tırpancılığa devam eder. Elif’in adını anmadan yıllarca ona yaktığı türküleri söyler.”

Harmana sererler sarı samanı
Hiç gitmiyor şu dağların dumanı
Gel otur yanıma canım sevdiğim
Ayrılık mı olur harman zamanı

Çeşmenin başına ışmar eyledin
Bir sevgi sevdim de pişman eyledin
Keşke bu sevgiyi sevmez olaydım
Beni anamınan düşman eyledin

Divane mi deli miyim hele ben
Bir yar için dolaşırım çöle ben
Bana sevdiğinden vazgeç diyorlar
Deli gibi sevdim vazgeçemem ben

Gacelli çeşmesi bir ince yoldur
Ela gözlüm de testini doldur
İntizar eyle de kocanı öldür
Öldür kocanı da aleyim seni

Yöre: Afyonkarahisar - Emirdağ

harman zamanı