KASIM-ARALIK 2019 / TARİHTEN NOTLAR

Osmanlıda çevre ve tarımsal amaçlı kurulan vakıflar


Hasan SOYDAN    

07.11.2019 


İnsanlığa birçok sosyal alanda hizmetler sunan vakıflar, dinî ve hukukî bir müessesedir. Topluma ahlâk, fazilet, karşılıklı sevgi, merhamet ve yardımlaşma duygularını telkin eden bu tarihî müesseseler, bilhassa Osmanlı İmparatorluğu döneminde çok gelişmiştir.

Vakıflar, ülke zenginliklerinin dolaşımı ve âdil paylaşımı, kamusal hizmetlerin en kısa yoldan halka ulaştırılması, eğitim ve bilimin desteklenmesi, merhamet ve yardımlaşma duygularının kurumsallaşması, toplum katmanları arasında sosyal dengelerin yerli yerine oturtulması, siyasi ve ekonomik istikrarın korunması ve şehirlerin yaşanabilir hale getirilmesinde yüzyıllarca önemli işlevler görüp, bu konuda siyasi iktidarların en büyük yardımcısı olmuştur.

 Osmanlılar, vakıf kurumunu hem teorik olarak hem de pratikte geliştirerek, kendilerine özgü yeni vakıf modelleri kazandırmıştır. Kurulmuş olan vakıf eserleri iktisadi, sosyal, dinî, kültürel ve siyasî hayatın vazgeçilmez kurumları haline gelmiştir.

Osmanlıda devletin en tepesinden, padişah ve hanedan üyelerinden başlayarak vezirler, paşalar, beyler, efendiler ve ağalara kadar birçok üst düzey yönetici ve bürokrat ülkenin değişik yerlerinde çok sayıda vakıf kurmuştur.

Cami, mescid, şadırvan, meşruthâne, tekke, zâviye, medrese, mektep, sıbyan mektebi, ibadet ve dinî eğitimin yapılacağı binaların yapımı, bakımı, korunması, aydınlatılması, temizliği, içerisinin döşenmesi, ısıtılması, tuvalet ve abdesthânenin su başta olmak üzere her türlü ihtiyacının karşılanması; ayrıca, kütüphane, kervansaray, misafîrhâne, türbe, hastane, hamam, çeşme, sebil, kuyu, köprü, liman, deniz feneri gibi nice kamusal eserler geçmişte hep hayırsever insanlarca oluşturulan irili ufaklı vakıflar sayesinde gerçekleştirilmiştir.

Vakfın giderlerini karşılamak üzere akaret olarak bağışlanmış gelir getiren binalar ve tarım arazileri gibi gayrimenkuller, gelirlerinden yararlanılan finans kaynakları durumundadır. Vakfedilen mülkler tarla, zeytinlik, incirlik, fındıklık, narenciye ve kapama meyve bahçesi olarak görülmektedir. Bir çiftliğin üzerindeki müştemilatı ile birlikte ya da ahır, samanlık, canlı hayvan olarak da vakfedildiği kayıtlarda görülür.

Tarım toprakları iki şekilde vakfedilmiştir.  Mülk sahipleri arazilerini, herhangi bir hayır kurumu yararına vakfederler, mülkiyet vakfa geçer. Toprağın tasarrufu ve gelirinden faydalanma da vakfedilen maksada ait olur. Bu vakıflar vakfiyede belirtilen şekilde mütevelliler tarafından idare olunur. Bu uygulamalar Sahih Vakıf olarak adlandırılır. Devlet Başkanı veya onun yetkili kıldığı hanedan mensubu, sadrazam gibi kişiler tarafından devlet arazisi üzerinde meydana getirilen vakıflar ise Gayri Sahih Vakıf olarak adlandırılır.

FARKLI AMAÇLARLA BİRÇOK VAKIF KURULMUŞ

Osmanlı dönemi vakıfları arasında çok değişik amaçlarla kurulmuş vakıflara rastlanır. Kuruldukları dönem insanları için son derece olağan kabul edilen ve yaygın olan bu tür vakıf örnekleri, günümüz modern insanı için ilginç olduğu kadar, düşündürücü ve anlamlıdır. Bunlar içerisinde: hatim yapılması, Kur’an-Kerim’den aşır okunması, mevlid okutulması, Buharî ve Müslim okutulması, kelime-i tevhid çekilmesi, salâvat-ı şerife getirilmesi, üç ihlas bir fatiha okunması, ilim öğretilmesi, yemek yedirilmesi, ibadet yapılması, dua ve niyazda bulunulması, kurban kesilmesi, aşure pişirilmesi, fakir fukaranın giydirilmesi, evlere yemek dağıtılması,  Hz. Peygamberin, diğer enbiyanın, ashabın, sulehanın ve ulemânın ruhlarına cüzler okunması, sebile buz getirilmesi, sokak köpeklerine ekmek verilmesi, yazın soğuk su dağıtılması, şerbet ikram edilmesi, mahkûmlara su alınması, çocukların kırlara çıkarılması, kurbanlık koyun ikram edilmesi gibi gayeleri olan muhtelif vakıflar vardır.

Vakıflar şehirlerin imar, inşa ve alt yapı ihtiyaçlarını görmenin yanı sıra, sokak ve çevre temizlikleri ile doğanın korunmasında görev yapmıştır. Çevre düzenlemesi ve tarımsal üretimin geliştirilmesi amacıyla kurulmuş vakıflara şu örnekler verilebilir.  İstanbul’da Rumeli Hisarı semtinde Seyyid Hacı Mustafa tarafından H.1238 (1778) yılında kurulan Sokak Hayvanlarına Ekmek Veren Vakıf her gün taze ekmek alınacak ve sokak hayvanlarına yedirilecek diye şart koymuştur.

Altunizade İsmail Zühdü Paşa tarafından İstanbul Altunizade semtinde H.1301 (1885) yılında kurulan Çevre ve Orman Koruyan Vakfı ise Altunizade ve çevresindeki kendine ait tarla, çayır ve koruluğu, çevreyi güzelleştirmesi ve insanların güzelliklerinden yararlanması adına vakfedilmiştir.

Yine Çevre Düzenlemesi Yapan Vakıf, Cafer Çelebi Efendi tarafından H.977 (1569) yılında İstanbul’da kurulur. Bağlara, bahçelere, ağaçlara ve çiçeklere yani çevreye hizmet eden ve bu güzel hizmeti diğer insanlara da hatırlatan bir vakıf olarak unutulmamış, adını günümüze kadar taşıyabilmiştir.

Vakıf senedinde “Bağcılıktan iyi anlayan bir bahçıvan bulunacak. Bahçelerin bakım ve korunmasını mükemmelen yapacak: ücreti ve bahçenin bakım masrafları İstavroz Köyü’ndeki iki evin kirasıyla meyve ve çiçeklerden elde edilen gelirden karşılanacak ...” yazmaktadır.
Su Kuyusu Açtıran Vakıf ise Süleyman kızı Fatma Hatun tarafından H.1132 (1720) yılında İstanbul’da kurulur. Hicaz bölgesinde su kuyuları açtırılması vakfın kuruluş amacıdır.

Sakız adasındaki bağ, bahçe, çamlık ve çiftlik arazilerini vakfeder; buralara sakız ağacı diktirilmesi, su yolları açılmasını sağlar. Salih Paşa tarafından H. 1116 (M.1705) yılında kurulan Sakız Ağacı Diken Vakıf marifetiyle yeni su yollarının yapımına ilaveten vakıf arazilerine çok sayıda sakız ağacı diktirerek mülkün değerlenmesi ve korunmasını sağlar.

Osmanlının son zamanlarında İstanbul, Edirne, Tekirdağ milletvekillikleri, ayrıca Cumhuriyet döneminde İktisat ve Tarım Bakanlığı yapmış olan Şakir (Kesebir) Beyefendi tarafından kurulan İpekböcekçiliğini Geliştiren Vakıf ipek böcekçiliği ve arıcılığın ıslah edilip bilimsel yöntemlerle geliştirilmesi, yaygınlaştırılması,  evcil kuş türlerinin yetiştirilmesi ve bakımı vb. amaçlarla kurulmuştur.

Hattab bin Mehmed Efendi tarafından H.1215 (1701) yılında Sivas’ta kurulan Çiftçilere Tarım Aletleri, Çeki ve Damızlık Hayvan Temin Eden Vakfı, Sivas çevresinde ne kadar çiftçi varsa; ihtiyacı olup da alamayan herkese ziraat alet ve edevatı, ayrıca tarla sürmek için çift öküz temin etmiştir.
 
Tohum Saklayan Vakıf ise Ali Paşa oğlu Hüseyin tarafından H.973 (1565) de İstanbul Çatalca’da kurulmuştur. Çatalca’nın önde gelen çiftçilerinden olan Hüseyin Efendi ve katılan diğer çiftçiler tarafından hayata geçirilir. Vakıf cins tohumları muhafaza edecek, vakıf faaliyetlerinden elde edilen gelirin üçte ikisi vakfın hizmeti için akar olacak, kalan üçte birini ortaklar hissesi oranında paylaşacaktır.

Yine Hattab bin Mehmed Efendi tarafından H.721 (1321) yılında Sivas’ta kurulan Hayvan ve Tohum Islahı Yapan Vakfa ait çiftlikte hayvanlar ve tohumlar ıslah edilmeye çalışılır, bakım ve korumaya alınır, üretilir. Saklanmak ve muhafaza edilmek amacıyla buğday, arpa, yulaf, nohut, mercimek tohumlukları silolara konur.

vakıflar tohum saklıyan vakıf