Kendinizi tanıtır mısınız?
1969 Niğde Altunhisar doğumluyum. İlk ve ortaokulu Altunhisar’da okuduktan sonra İstanbul Yeşilköy Anadolu Lisesini yatılı olarak kazandım. 1987 yılında okul birincisi olarak mezun oldum ve Ortadoğu Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümüne girdim. Burayı bitirdikten sonra iktisat bölümünde master yaptım. Özellikle yabancı firmalarda otoyol ve viyadük mühendisi olarak çalıştım. 2000 yılında Irak’a viyadük çalışması için gittim. İş yaptığım firmanın sahibi beni borçlandırarak şirketine ortak etti. Zaman içerisinde borcumu ödeyerek Irak, Afganistan, Cibuti gibi ülkelerde müteahhitlik yaptım. Müteahhitlik yapmaya devam ederken 2009 yılında Hanzade firmasını kurduk. Tarımın ve üretmenin önemli olduğunu çocukluğumdan beri bilen bir aileden geldiğim için böyle bir yatırım yapmak istedik. Hobi olarak başladığımız iş bizim ana işimiz oldu. Hanzade şirketine sadece eşim ortak, dışarıdan herhangi bir ortağımız yok. Yani bir aile işletmesi diyebiliriz.
100 KİŞİYE İSTİHDAM SAĞLIYORUM
İşletmenizde ne kadar üretim yapıyorsunuz?
Bu firmayı ilk kurduğumuzda üretimimize 100 baş sağmal 300 baş besi olarak başlamıştık. Şu anda yaklaşık 6 bin adet büyükbaş hayvanımız bulunmakta. 2 bin 200 dekarı kendimize ait toplam 5 bin dekar alanda tarım ve hayvancılık faaliyeti yapıyoruz. Hayvanlarımızın kaba yem ihtiyacının yüzde 80’ini kendimiz üretiyoruz. Yıllık yaklaşık olarak 5 bin ton yonca, 12 bin ton silajlık mısır ve kendi yemimizi ürettiğimiz yem fabrikamız var. 5 bin ton kapasiteli 10 adet çelik silomuz bulunuyor. Bugün itibarıyla doğrudan 100 kişi, dolaylı olarak da bin kişiye istihdam sağlamış bulunmaktayız.
BAKANLIKTAN 3,6 MİLYON LİRA HİBE ALDIM
Tarım ve Orman Bakanlığından destek aldınız mı? İşinizin maliyeti hakkında bilgi verir misiniz?
2009 yılında böyle bir işletme kurmak istediğimizde Niğde IPARD kapsamındaki illerden biri değildi. Bu yüzden bu tür yatırımlar başka illere kayıyordu. Fakat bu topraklarda büyüdüğüm için inat ettim ve yatırımı kendi memleketime yapmak istedim. Tamamen öz sermaye ile bu işletmeyi kurdum. Tarım ve Orman Bakanlığının yüzde 50 hibe destekli Kırsal Kalkınma Yatırımlarını Destekleme Programı kapsamında 4 etapta toplam 2 milyon 446 bin TL hibe ile 10 adet çelik silo ve 2 adet ahır yaptırdık. En son 13. Etapta yeni bir ahır projesi için projemiz onaylandı. Yakın zamanda onun da inşaatına başlıyoruz. 2 milyon 500 bin TL tutarındaki bu yatırım için de 1 milyon 250 bin TL hibe alıyoruz. Yani toplamda yaklaşık 6,2 milyon TL yatırımın yaklaşık 3,6 milyon TL’sini Bakanlığımızdan hibe alarak yatırıma dönüştürdük.
Bunun yanında Tarım ve Orman Bakanlığının basınçlı sulama desteğinden ve rutin olarak vermiş olduğu yem bitkisi, mazot, gübre, süt desteği gibi birçok desteklemeden de faydalanıyoruz. Devletimizin gerçekten üreten çiftçimize çok güzel destekleri var.
Hedefleriniz nelerdir?
Ben bu işe aslında hobi olarak başlamıştım. Çocukluğumda keçi güderdim. Sonuçta çiftçilikle uğraşan bir aileden geliyorum. 100 baş sağmal inek ve 300 baş besi olarak başladığım işletmemde şu an sipariş verdiğimiz hayvanlarla beraber yaklaşık 6 bin büyükbaş kapasitesine ulaştık.
Başarı için genetik olarak sizin üstün zekaya sahip olmanız, zeki bir aileden geliyor olmanız yetmez. Tabi bu sizi belki hayata 1-0 önde başlatır ama benim için başarının sırrı sürekli ve disiplinli çalışmaktır. Ben başarılı olmak için işimle yatıp işimle kalkıyorum. Hayatın tüm aşamalarında başarılı olabilmenin yolu analitik düşünme ve disiplinli çalışmaktır. Tüm hayatım boyunca bundan taviz vermemeye çalışıyorum.
Şehrinize ve ülke ekonomisine yaptığınız katkıları anlatır mısınız?
Bugün ülke ekonomisine gerçek anlamda katkı yapmak bence bir şeyler alıp satmaktan ziyade üretmektir. Özellikle yurt dışında iş yapıp orda kazanılan parayı ülkemize getirerek burada yatırım yapmak bu ülkenin insanına istihdam sağlamaktır. Kazandığımız parayı ülkeme, şehrime, ilçeme ve köyüme getirip diğer insanlara örnek olmamızın, ülkemiz ve yaşadığımız şehrin ekonomisi için en büyük katkı olduğuna inanıyorum.
Biz Hanzade’yi kurduktan sonra bu bölgede bizi örnek alan 6-7 tane tarım işletmesi oluştu. Aslında eskiden "kurdun kuşun bile su bulamadığı yerlere para yatırılır mı?" düşüncesinin yanlış olduğunu, aksine topraklarımızın, tarımın, üretmenin çok kıymetli olduğunu gösterdiğimizi ve örnek olduğumuzu düşünüyorum.
Eklemek istedikleriniz var mı?
Ülkemizin üretme potansiyeli çok yüksek. Bunun yanında genç ve dinamik bir neslimiz de var. Bu genç beyinlere ister tarım ve hayvancılık olsun ister farklı sektörler olsun eğitimi mutlaka sahada uygulamalı olarak vermemiz gerekiyor. Gençlerimize para kazanmaktan çok üretime katkı sağlayarak para kazanmayı öğretmemiz lazım. Ben ve benim gibi sahada olup üreten iş insanlarımız tecrübelerini paylaşmak için hazır.