KASIM-ARALIK 2020 / ÖNDER ÇİFTÇİ
Şehrin karmaşasından Torosların zirvesine
Akademik eğitimini doktora düzeyinde tamamlamış, başarılı bir iş insanıyken tüm yaşantısını şehirde bırakıp Toroslarda bir dağ köyüne yerleşen Hayrettin Çağrı Ezerer’in etkileyici hayat hikâyesini paylaşacağız sizlerle bu sayımızda.
Ailesinde yaşadığı art arda kayıplarla hayatını sorgulamaya başlayan Çağrı Ezerer, dört yıl önce memleketi Mersin’de bir dağ köyünde arazi alıp tüm şehir hayatını geride bırakıyor. İşte bundan sonra başlıyor doğal hayat ve çiftçilik hikâyesi. Dikkat çeken hayatını bir GSM firmasının reklam filminde ekrana taşıyan Ezerer ayrıca yaptığı Tedx konuşmalarıyla da gençlere ilham kaynağı oluyor. Belgesel ve kitap çalışması da bulunan Çağrı Ezerer’in cesaret örneği sayılacak hayatını öğrenmek için dilerseniz sözü şimdi kendisine bırakalım…
Birçok kişi sizi yer aldığınız GSM reklamından, sosyal medyadan ve tedx konuşmanızdan tanıyor. Etkileyici bir hayat hikâyeniz olduğunu biliyoruz ama kısaca kendinizi tanıtmanızı istediğimizde neler söylersiniz?
Akademik, sosyal ve ticari hayatımda öğrendiklerim sadece öğrenecek nice şeylerin olduğunu gösterdi bana. Böyle sorulara genelde verdiğim cevabım "HİÇ" oluyor. Zira neyi ne şekilde kimlerin yapabileceğinin daha rahat anlaşılması temennisiyle birkaç cümle ile tanıtalım kendimizi. Doktora seviyesinde akademik hayatımla birlikte sürdürdüğüm ticaret hayatı ve dolayısıyla şehir hayatından 4 yıl önce vazgeçip hayallerinin peşinden Torosların zirvesine göçmüş biri olarak tanımlayabilirim kendimi ayrıntılara girmeden.
BU HAYATA ISDIRAPLARIMIN ÖĞRETİLERİ YÖNLENDİRDİ
Hayatınızı değiştirmeye nasıl karar verdiniz?
Elbette herkesin büyük ağırlıkları var gönlünde ya da ömründe zira benimkiler çevremi baz aldığımda biraz marjinaldiler. Kısa süre içinde babamı, biraderimi ve validemi kaybettikten sonra hayat, gönlüme ölümün varlığını sokarak hayatımı kıymetlendirmem gerektiğini öğretti bana. Ölümün olduğu, iki dakikamızın garantisinin olmadığına emin olduğum bir hayatta korkmanın yersiz olduğunu anlayıp hayallerime doğru adım attım. Sonuç olarak ıstıraplarımın öğretileri yönlendirdi diyebilirim.
İLK GÜNDEN BUGÜNE KÖY HAYATI ZORLUKLARLA GEÇTİ
Şehir hayatından kaç yıldan beri uzaksınız? Yeni hayatınıza uyum sürecinizi anlatır mısınız? İlk başta ve halen yaşadığınız zorluklar neler? Eski yaşantınıza dönmek istediğiniz hiç oldu mu?
Dört yıl önce karar verdim Torosların zirvesinde yaşamaya. Küçüklüğümden beri şehir hayatına uyum sağlamak için kendimi zorladığımdan yeni hayatıma uyum sağlamam hiç de zor olmadı. Yaradılışa en uygun yerler doğa çünkü. Doğruyu söylemek gerekirse ilk attığım adımdan bugün sabah çiftlikte gübre temizliği yapana kadarki her adımım büyük zorluklar içinde geçti. Zahmet rahmet oranı var hayatta, şehirde, gönülde, ömürde ve tabii ki Toroslarda. En marjinal zorluğum ise Toros dağlarına ilk göçtüğüm kış oldu. İmkânsızlıkların vermiş olduğu tedbir duygusu ve doğayı tanıyor olmamanın vermiş olduğu belirsizlikleri ortadan kaldırmak için son 20 yılın iklim verilerine ulaştım bir şekilde. Başıma en kötü ne gelebilir senaryosuna hazırlıklı olmak adına. O kadar tedbir ve araştırmamdan sonra son 50 yılın en ağır kışı yaşandı ve ben tek başıma dağın zirvesinde 16 gün mahsur kaldım.
CENİN POZİSYONUNDA SIĞACAK ŞEKİLDE KAR MAĞARASI KAZDIM
Barınağımla hayvan barınaklarımın arası yürüme mesafesi 5 dakika iken 6 metreye yakın yağan kar yüzünden 3 saate çıkmıştı bu sure. Sanırım 4. gündü. Barınağa inerken fırtına başladı birden, nefes bile alınamayacak seviyedeydi, ciğerlerimin yandığını hissediyordum, bu şekilde eve geri dönmek ya da hayvan barınağına devam etmem mümkün değildi. Doğayı tanımanın önemi ve onunla savaşılamayacağını söylerim hep. Aldığım dağcılık eğitimleri sayesinde cenin pozisyonunda sığacak şekilde kar mağarası kazarak yaklaşık 4 saat fırtınanın dinmesini beklemiştim. Yaşadığım en uç zorluk buydu sanırım. Eski yaşantıma dönmek istediğim üç, beş saniyelik bir anım var sadece. Bir defasında büyükbaş hayvanların altını temizlerken kocaman bir gübre hayvanın kuyruğundan yüzüme sıçradı. Hemen gidip yüzümü sabunlamaya başladım ve içimden söylenmeye başladım ne işin var dağın tepesinde diye. Yaklaşık 5 dakika içinde tertemizdim. Sonra idrak ettim ki bedensel kirler ruhsal kirlerden çok daha rahat temizlenebiliyor. Eski hayatımla alakalı ilk ve son sorgulamam bu oldu.
KIRSALIN ZAHMETİYLE RAHMETİ ÇOK TATMİN EDİCİ
Sizin şu an yaşadığınız hayatı hayal eden, şehrin karmaşasından kurtulmak isteyen ama cesareti olmayanlara neler söylemek istersiniz?
O kadar çok şey söylemek isterim ki sayfalara sığmaz sanırım. Unutulmamalıdır ki her hayal başarılacak güce sahip olunduğu için nasip edilir gönle ve oradan da ömre. Kırsal yaşam dertsizlik değildir kesinlikle. Hayal eden ahaliye gelince… Az önce de söylediğim gibi zahmet rahmet oranı var hayatta dağın tepesinde bile olsan. Şehirde kombinin derecesini yükselttiğinde evin sıcacık olurken kırsalda kışlık odunu ellerin su toplayana kadar hazırlayarak elde ediyorsun. Elbette kombiden 2 keyif alırken odunda mis gibi çay demleyip kuzinesine kestane attığında 10 keyif alıyorsun ama dediğim gibi zahmetiyle rahmeti çok tatmin edici. Şehir hayatından kırsal hayata geçmek çok marjinal ve büyük bir adım aslında. Çok iyi coğrafi ve mali fizibiliteler gerekiyor. Ben tüm bunları yurt içi ve dışında hayallerime uygun sektörlerde-çiftliklerde çalışarak edindim. Yeri geldi saatlerce gübre temizledim, yeri geldi çiftlik sahibinin ölen tavuklarına yaptığı otopsiye katıldım, yeri geldi doğumu zor olan ineğe destek oldum. Her ne olursa olsun hayal kurarken zahmetlerini tatmalarını tavsiye ediyorum öncelikle.
ŞEHİR HAYATIMIN YAZLARINDA ÇİFTLİKLERİ GEZEREK ÇALIŞARAK DENEYİM SAHİBİ OLDUM
Şu anki mesleğiniz çiftçilik diyebilir miyiz? Daha önceden tarım ve hayvancılık konusunda tecrübeniz var mıydı?
Evet, bir süredir soranlara çiftçiyim diyebiliyorum uğraşlarımdan ve gelir kaynaklarımdan ötürü. Akademi hayatımın yazlarında dünyanın ve memleketimin birçok şehir ve beldesinde çiftlikleri gezerek, çalışarak deneyim sahibi oldum diyebilirim. İmkân bulamayanlar en yakın köye gidebilir ya da sayısız yayını okuyarak teknik bilgilere sahip olabilirler.
SELAM ETMEDİĞİM YÖRÜK ÇADIRI KALMADI
Tarım ve hayvancılıkla uğraşmaya başladığınızda ilk desteği kimden ve nereden aldınız? Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ile sürecin başından beri irtibat halinde misiniz?
Toros dağlarını baştan sonra gezerek diyebilirim. Selam etmediğim yörük çadırı, uğramadığım köy kalmadı diyebilirim. Ateş başında közde çaylı muhabbetlerin çok faydası oldu. Tarım ve Orman İl Müdürlüğü konusunda şanslı olduğumu düşünüyorum. Bulunduğum şehrin İl Müdürünün birebir çiftçiyle muhatap olduğuna, dertlerini dinlediğine ve en önemlisi çözüm bulduğuna şahit oldum. Bu durum müdürlükteki memur arkadaşlara da yansıdığından umut verici olarak görüyorum.
ORGANİK ÜRÜNLER YETİŞTİRİYORUM
Tarımda ve hayvancılıkta en çok elde ettiğiniz ürünler neler? Elde ettiğiniz ürünlerin satış ve pazarlamasını nasıl ve kimler aracılığıyla yapıyorsunuz?
Riski azaltmak istediğimden kontrol edilebilir ölçüde organik kiraz, erik, ceviz, elma ve yem bitkileri üretiyorum. Zira asıl ilgilendiğim yine organik olarak yumurta ve süt üretimi.
Son olarak eklemek istedikleriniz neler?
Hangi eğitim düzeyinde olunursa olunsun hangi makam, mevki, yokluk ya da bolluk seviyesinde olunursa olunsun hayata sadece bir defalığına geliyoruz. Bu sebepten hayallerinize adım atarak yola çıkmanızı temenni ve umut ediyorum. Sıhhatle kalın.