Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü, tabii kaynakların sürdürülebilir kullanımı çerçevesinde, çölleşme ve erozyonla mücadele konularında, strateji ve politikaların etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla birçok projeye imza atıyor. Bu amaçla Türkiye’nin mevcut Ulusal Strateji ve Eylem Planı, Çölleşme ile Mücadele Ulusal Eylem Planı (2019-2030) olarak güncellendi.
TÜBİTAK ile yürütülen UASİS (Ulusal Arazi Örtüsü Kullanımı Sınıflandırma ve İzleme Sistemi) Projesi ile milli uydumuz kullanılarak ülkemize has arazi kullanım sınıflarının belirlenmesi, sınıflandırılması ve izlenmesi amaçlanıyor.
2030’DA TÜRKİYE’NİN YÜZDE 30’UNDA ORMAN HEDEFİ
Arazi Tahribatının Dengelenmesi Ulusal Hedefleri arasında; 2030 yılına kadar 1 milyon hektar ağaçlandırma, 750 bin hektar mera ıslahı, 2 milyon 200 bin hektar kuru tarım alanının sulamaya açılması, 2 milyon hektar tarım alanlarının ıslahı ve 2030 yılına kadar orman varlığını Türkiye yüzölçümünün yüzde 30 düzeyine ulaştırılması yer alıyor.
Genel Müdürlüğün ağaçlandırma, erozyon ve sel kontrolü çalışmaları sonucunda, akarsular ile taşınan toprak miktarı yılda 154 milyon tona düşürüldü. Bu miktarın 2020 yılı sonu itibarıyla 140 milyona, 2023 yılı sonuna kadar da yılda 130 milyon tona düşürülmesi hedefleniyor. Türkiye son 10 yılda yaptığı ağaçlandırma, erozyon kontrolü ve rehabilitasyon çalışmaları ile orman varlığını artırdı. Ülkemizde su erozyonunun yanı sıra rüzgâr erozyonu da meydana geliyor. “Yenilenmiş Rüzgâr Erozyonu Modeli” kullanılarak “Ulusal Dinamik Rüzgâr Erozyonu Modeli ve İzleme Sistemi” geliştirildi. Model sayesinde eğimi yüzde 6’nın altında olan alanlara ait Rüzgâr Erozyonu Haritası üretilecek.
ÇIĞ ALANLARI AFAD GİBİ KURULUŞLARLA PAYLAŞILIYOR
Güvenlik güçleri ve vatandaşların can ve mal güvenliklerini sağlamak amacıyla “Potansiyel Çığ Başlangıç Alanlarının Tespiti Projesi” ise 2018 yılında başlatıldı. 2018-2019 yılları arasında yapılan çalışmalar da dâhil olmak üzere şimdiye kadar toplamda 34 ilde 950 paftada (14 milyon 250 bin ha) alanda çalışmalar tamamlandı. Gerekli tedbirlerin alınabilmesi amacıyla hazırlanan haritalar başta AFAD olmak üzere ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile paylaşılıyor. Proje 2020 yılı sonu itibarıyla 81 ili kapsayacak şekilde tamamlandı.
Doğu Karadeniz Bölgesi iklim, coğrafya ve topoğrafik özellikleri nedeniyle çok farklı doğal kaynak yönetimi ihtiyaçları olan bir bölge konumunda. “Türkiye’nin Nemli İklime Sahip Doğu Karadeniz Bölgesinde Entegre Doğal Kaynak Yönetimi Projesi (GEF-7)” ile bu bölge özelinde arazi kullanımının temel unsurlarından olan çay ve fındık yetiştiriciliğiyle birlikte yüksek kesimlerde yapılan büyükbaş hayvancılık için bölgenin dinamiklerine has Sürdürülebilir Arazi Yönetimi (SAY) araçlarının geliştirilmesi gerekiyor. Tarım, orman ve mera alanlarında sürdürülebilir arazi yönetimine dair iyi örnekler uygulanarak bölgede yaygınlaştırılması sağlanacak. Proje 2024 yılında tamamlanacak.
ÜLKEMİZ YÜKSEK ÇÖLLEŞME RİSKİ ALTINDA
Mevcut Çölleşme Risk Haritası sonuçlarına göre ülkemizin yüzde 22,5’i yüksek çölleşme riski altında bulunuyor. İl Bazında Çölleşme Risk Haritalarının Hazırlanması Projesi ile yüksek risk grubundaki alanlar başta olmak üzere diğer tüm alanlarda haritanın validasyon ve kalibrasyon çalışmaları devam ediyor. 2022 yılı sonu itibarıyla güncel Çölleşme Risk Haritası tamamlanarak, il bazında hassas alanlar ve istatistikler hazırlanacak.
10 Aralık 2019 tarihinde başlanan “Arazi Tahribatının Dengelenmesi Projesi (ATD)” kapsamında ATD hedefleri güncellenerek Karar Destek Sistemi oluşturulacak. 2022 yılı sonu itibarıyla tamamlanacak olan projenin çıktıları diğer ülkeler ile paylaşılacak.
TOPRAK ORGANİK KARBONU KÜRESEL ISINMAYI DENGELEYECEK
Toprak Organik Karbonu (TOK) Projesi ile Toprak Organik Karbonu İzleme Sisteminin kurulması, toprak organik karbon stoklarının artırılması ve toprak organik karbonunun kıymetlendirilmesi hedefleniyor. Toprak organik karbonunun izlenmesi ile Türkiye topraklarında 3 milyar 516 milyon ton organik karbon stoku olduğu hesaplanmış. Ülkeler kendi TOK stoklarını her yıl binde 4 artırmayı başarabilirse atmosfere yayılan karbondioksit (CO2) kadar karbon, topraklar tarafından tutulmuş olacak. Bu da küresel ısınmanın artışını dengelemek demek anlamına geliyor. Bu Proje ile mevcut toprak organik karbon stoklarının, Paris Anlaşması sonrası belirlenen hedefe uygun olarak, binde 4 oranında arttırılması hedefleniyor.
LEONARDİT MADENİ KİMYASAL GÜBRENİN ALTERNATİFİ
TÜİK 2016 verilerine göre ülkemizde kullanılan kimyasal gübre miktarı yıllık 13,9 milyon ton, kimyasal gübrelere ödenen kaynağın ise yıllık yaklaşık 2 milyar dolar olduğu belirtiliyor. Ülkemiz, kimyasal gübreye alternatif olabilecek doğal ve organik leonardit madeni rezervlerine sahip bulunuyor. Leonardit madeninin çıkarılmasında dünyada 2. sıradayız. Leonardit, linyitin hava atmosferinde değişmesiyle oluşmuş, düşük kalorili fakat yüksek humik asit içeriğine sahip organik bir madde. “Leonardit Ham maddesinin Organik Gübre Olarak Kullanılması Projesi” ile kimyasal gübrenin kullanımından kaynaklanan sorunlar azaltılacak ve insan sağlığı güvence altına alınarak kimyasal gübre kullanımı düşecek.
BUHARLAŞMA SONUCU SU KAYBI ÖNLENECEK
“Ekobox Uygulaması ve Sonuçlarının Yaygınlaştırılması Projesi” ile kurak ve yarı kurak alanlarda ağaçlandırma çalışmalarının başarısının arttırılması ve bu alanların rehabilite edilmesi amaçlanıyor. Bu sistem sayesinde toprakta buharlaşma sonucu oluşan su kaybı önlenecek. Çalışma 2019 yılında Konya ve 2020 yılında Diyarbakır’da uygulandı. Çalışmanın ilk yılki sonuçlarına göre yüzde 92 başarı elde edildi. Proje kurak ve yarı kurak alanlarda yaygınlaştırılacak.
Genel Müdürlüğün devam eden diğer projeleri ise şöyle: Yukarı Havza Sel Kontrol Projesi, Baraj Havzaları Yeşil Kuşak Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrol Projesi, Heyelan Kontrol Projesi, Çığ Kontrol Projeleri, Çığ Başlangıç Alanlarının Tespiti Projesi, Taş ve Kaya Yuvarlanma Projesi, Maden Sahaları Rehabilitasyonu Projeleri.