MART-NİSAN 2021 / KAPAK KONUSU
Su kaynakları ve tarım iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden korunuyor
İklim değişikliğinin etkileri hissedilir şekilde yaşantımızı etkilemekte. Salgın hastalıklar, kuraklık, erozyon, çölleşme, iklim kuşaklarının yer değiştirmesi, şiddetli hava olaylarının artması, deniz seviyesinin yükselmesi, doğal dengenin bozulması sonucu vahşi yaşam türlerinin zarar görmesi ve insan sağlığının bozulmasına iklim değişikliği neden oluyor.
İklim değişikliğinin, tarımsal faaliyetler üzerindeki etkileri üretim ve beslenme ilişkisi nedeniyle ayrı bir öneme sahiptir. Bu nedenle Bakanlığımız, tarım sektörünün iklim değişikliğinden daha az etkilenmesi açısından iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı gerekli önlemleri almakta, diğer yandan çiftçilerimizde farkındalığı artırmak amacıyla iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılması ve uyumu konularında çalışmalar yapmaktadır.
TÜRKİYE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN HER ALANINDA POLİTİKALAR OLUŞTURUYOR
Türkiye son dönemlerde iklim değişikliği ile mücadelenin hemen her alanında sürdürülebilir kalkınma ilkeleri çerçevesinde politikalarını oluşturmakta; hukuki, kurumsal ve iktisadi sistemini yeni iklim ekonomisi bağlamında geliştirme yolunda ilerlemektedir.
Uluslararası alandaysa iklim değişikliğine karşı ortak çalışmalar dikkati çekmektedir. Birleşmiş Milletler’in çatısı altında 1994’te yürürlüğe giren İklim Değişikliğiyle Mücadele Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC), 2004 yılında yürürlüğe giren Kyoto Protokolü ve 2016’da yürürlüğe giren Paris Anlaşması bu mücadelenin en önemli odak noktalarıdır.
Dünyada iklim değişikliğinden en çok etkilenmesi beklenen bölgelerden biri olan Akdeniz havzasında yer alan Türkiye’de kuraklığın geniş bölgelerde hissedileceği ve aşırı sıcak günlerin sayısının artacağı öngörülmektedir. Bu nedenle bu sorunun ulusal anlamda ciddiyetle ele alınması gerekmektedir.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EN ÇOK SU KAYNAKLARINI OLUMSUZ ETKİLİYOR
Son yıllarda fosil yakıtların kullanımı, arazi kullanımı değişiklikleri, ormansızlaştırma ve sanayi süreçleri gibi insan etkinlikleriyle atmosfere salınan sera gazları birikimlerindeki hızlı artışın doğal sera etkisini kuvvetlendirmesi sonucunda yerkürenin ortalama yüzey sıcaklıklarındaki artış ve iklimde oluşan değişiklikler olarak ifade edilmektedir. Bu durum sırasıyla küresel ısınma - iklim değişikliğinin ekosisteme etkisi - doğal kaynaklarımızdan toprak ve su kaynaklarımızı ve dolayısıyla doğal kaynaklarımızı önlem alınmadığında olumsuz manada etkilediği bilimsel araştırmalarda da belirtilmiştir.
Bu kapsamda iklim değişikliğinin önemli sonuçlarından birisi, hatta belki de en önemlisi su kaynakları üzerinde yarattığı olumsuz etkileridir. İklim değişikliğinin en önemli etkisinin su döngüsü üzerinde olacağı tüm bilimsel raporlarda ispatlanmıştır. Araştırmalar 2025 yılından itibaren 3 milyardan fazla insanın su kıtlığı yaşayacağını ortaya koymaktadır.
İklim değişikliği, bir yandan kuraklık, bir yandan sel ve taşkınlar gibi aşırı sonuçlar doğurmaktadır.
Haber Görseli
Dr. Ali Kılıç Özbek Tarım Reformu Genel Müdürlüğü Tarımsal Çevre ve Doğal Kaynakları Koruma Dairesi Başkanı
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN TARIM SEKTÖRÜ ÜZERİNDEKİ OLUMSUZ ETKİLERİ
Bilindiği üzere genel olarak bütün tarımsal üretim için toprak, su, güneş ışığı ve sıcaklık ihtiyacı vardır. İklim, sayılan bileşenlerin hepsine etki eden dinamik bir bileşendir. Bu nedenle tarım sektörü için yarattığı risk, içerdiği bilinmezlikler yüzünden çok yüksek seviyededir.
Hem Bakanlık hem üniversiteler olarak yapılan değerlendirmelerde, Türkiye için önümüzdeki 10 ve 20 senenin tarım politikaları belirlenirken, 2-3 santigrad derece sıcaklık artışı ve bu artışın iklim üzerine yaratacağı etkiler varsayım senaryosu olarak ele alınıp politikalar geliştirilmektedir.
İklim değişikliğinin tarıma etkilerini sıralayacak olursak: daha sıcak ve az yağışlı iklim koşulları, ekstrem meteorolojik olaylarda artış, su kaynaklarında azalma, kuraklık şiddetinde artış, su ve toprak kalitesinin bozulması, ekosistemin bozulması ve biyolojik çeşitliliğin azalması, ekolojik alanlarda kayma, tarımsal üretimde ve kalitede azalma, zararlılarda ve hastalıklarda artış, gübreleme ve ilaçlama sorunları, sürdürülebilir gıda güvenliği sorunları.
İklim değişikliğinin tarımsal işletmelere etkileri ise ekim-dikimde, hasat-harmanda, toprak işlemede, gübrelemede, ilaçlamada, çapalamada, budamada, verimde, kalitede, suyun/sulama suyunun temininde problemler olarak sıralanabilir.
KURAKLIK İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN ORTAYA ÇIKARDIĞI SORUNLARDAN BİR DİĞERİ
İklim değişikliğinin en önemli etkilerinden birisi de kuraklık olarak ortaya çıkmaktadır.
Biz Bakanlık (Tarım Reformu Genel Müdürlüğü) olarak kuraklığı; kamuoyu bilinç düzeyinin artırılması, tüm paydaşların sürece dâhil edilmesi, sürdürülebilir tarımsal su kullanımının planlaması, kuraklığın yaşanmadığı dönemlerde gerekli tedbirlerin alınması ve kriz dönemlerinde etkin mücadele programı uygulayarak kuraklığın etkilerini en aza indirmek için ilgili kurumlarla 2018-2022 dönemini “Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi Eylem Planı” kapsamında yönetmekteyiz.
Bu kapsamda 81 Tarım ve Orman İl Müdürlüğümüzde hububatın fenolojik gözlem sonuçlarını, meteorolojik verileri ve barajlarımızdaki doluluk oranlarını bir bütün olarak izliyor, değerlendiriyor ve gerekli tedbirleri çiftçilerimize ulaştırıyoruz.
İklim değişikliği çevreyi, ekosistemi, ekosistem hizmetlerini ve özellikle tarımsal çevreyi olumsuz etkilemektedir. Bunun en önemli belirtileri:
Toprak verimliliğinin azalması ve erozyon: Sıcaklık artışları topraktaki bozulma hızını artırmaktadır. Bu durumda erozyon tehlikesini artırmakta ve toprak verimliliğinin azalmasına neden olabilmektedir.
Su kaynaklarında azalma: Artan atmosferik su buharı, yağış rejiminde değişiklik, kuraklık ve seller gibi aşırı sonuçlar, dağ buzullarının geniş ölçüde erimesi, kurak dönemlerde suya erişebilirliği engelleyen buzul örtüsü, toprak neminde değişiklikler olarak ortaya çıkacaktır.
Doğal bitki örtüsü değişimi: Artan iklim değişikleri doğal bitki örtüsünde de değişikliklere neden olmaktadır. Bu durumun ülkemizde özellikle bozkır alanlarının genişlemesine ve mera alanlarının azalmasına neden olabileceği değerlendirilmektedir.
Bitki besin maddeleri noksanlığı: Toprak verimliliğinin azalmasıyla birlikte topraktaki besin elementlerinde de azalmalar görülmekte bu durum da daha fazla kimyasal gübre kullanımını zorunlu kılmaktadır.
Hastalık ve zararlılar: İklim değişiklikleri ile birlikte sıcaklık artışları veya görülen aşırı yağışlar bitki hastalık ve zararlıları için uygun ortamları oluşturabilmekte, beklenmeyen ve ani olarak gelişebilen bu hastalık ve zararlı istilası nedeniyle ürün miktarı ve kalitesi düşmektedir.
Gıda sektörü: IPCC’nin (Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli) Değerlendirme Raporları, iklim değişikliğinin etkisiyle dünyada su kıtlıklarının ve kuraklıklarının artacağını, tarımsal verimliliklerin düşeceğini, yüksek sıcaklıklarda gıdalarda bakteri üretimi artacağını belirtmektedir. Dolayısıyla iklim değişikliği gıda güvenliğini de tehdit etmektedir.
Arazi bozulumu ve çölleşme: İklim değişikliği arazi bozulumunu ve çölleşmeyi de hızlandırmaktadır. İnsanların geçimlerini sağladıkları tarım arazileri, meralar ve ormanlar gibi üretim alanlarındaki toprak ve vejetasyon, doğal ve yapay nedenlerle bozulma, aşınma ve verim kaybı ile karşı karşıyadır. FAO’ya göre dünya topraklarının 1/3’ü erozyon, tuzluluk, bitki besin maddesi ve organik madde kaybı, kirlilik ve betonlaşma nedeniyle verimsizleşmiştir.
TARIMI İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN OLUMSUZ ETKİLERİNDEN KORUMANIN YOLLARI
Ülkemizin bugünkü nüfusu 83 milyondur, 2023 yılında ise bu rakamın 90 milyon olacağı tahmin edilmektedir. Ayrıca, ülkemizin 2023 tarım sektörü hedefi kapsamında; 40 milyon turisti beslemesi, 150 milyar dolar tarımsal hasılaya ulaşması ve 40 milyar dolar tarımsal ihracatla güçlü bir tarım sektörü olması için çalışmalarımızı sürdürmekteyiz.
İşte bu hedeflere ulaşmak için sürdürülebilirlik prensipleri içerisinde doğal kaynaklarımızı koruma-kullanma dengesi içerisinde yönetmemiz ana görevimizdir.
İklim değişikliğinin tarım sektörüne olan olumsuz etkilerini minimize etmek ve önceden önlem alarak tüm öneri veya önlemlerimizi çiftçilerimize ulaştırmaktayız. Bu kapsamda:
Tasarruflu su kullanımını artırıyoruz: Son yıllarda meydana gelen kuraklıklar, ülkenin çeşitli bölgelerinde ürün kayıplarına sebep olmuş ve sulamaya olan ihtiyacı artırmıştır. Artan su ihtiyacını kısıtlı su kaynaklarıyla karşılayabilmek için tasarruflu sulama yöntemleri kullanılmalıdır. Bakanlığımızca son yıllarda tüm sulama projelerimiz basınçlı modern sulama sistemleri şeklinde projelendirilmekte ve inşa edilmektedir. Ülkemizde sulamaya açılan 6,6 milyon hektar alanın tamamında yağmurlama ve damla sulama sistemine geçilmesi için çalışmalarımız devam etmektedir.
Azaltılmış toprak işlemeli tarım metotlarını (anıza ekim) uyguluyoruz, uygulamalıyız.
Anadolu Bozkır Ekosisteminin belirliyoruz: Ülkemiz topraklarının %80’inde organik madde miktarı %3’ten az olup organik madde yönünden fakirdir. Yine topraklarımızın sadece %15’inde toprak profil derinliği 90 cm’den yüksektir, yani topraklarımız sığ toprak derinliğine sahiptir. Yine ülke arazilerimizin %20’sinde %6’dan az topoğrafik eğim mevcut olup, kırık ve engebeli topoğrafik yapı mevcuttur. İşte bu durumdaki toprak ve arazi yönetimini sürdürülebilirlik prensiplerine göre yönetmek ve iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı gerekli önlemleri başta almak, çiftçilerimiz ve uzman tarım mühendislerimiz üzerinde farkındalığı artırmak maksadıyla “Anadolu Bozkır Ekosistem Haritası” oluşturulmuştur. Harita ile nerelerin toprak işlemeye karşı duyarlı olduğu, kuruda nasıl tarım yapılması gerektiği ve tarımsal çevrenin korunarak sürdürülebilir kullanımı nasıl olacağı konularında etkilenen 39 il ve 32 milyon hektarlık alanda çalışmalar sürdürülmektedir.
Gübreleme: Organik madde miktarının toprakta az olması topraklarımızın fiziksel, kimyasal ve biyolojik etkilerini de olumsuz kılacaktır. Bunun içindir ki ülkemizde sürdürülebilir toprak yönetimi ve iklim değişikliğinin tarım sektöründeki olumsuz etkilerini minimize etmede en önemli uygulamalardan biri de gübrelemedir. İyi Tarım Uygulamaları Kodu ile tarımsal faaliyetlerden kaynaklanan kirliliği önleyerek gübrenin zamanında ve yeterli miktarda kullanılmasını yaygınlaştırmak ve çiftçimizi bilinçlendirmek için 25 nehir havzasında nitrata hassas bölgeleri belirliyor, çiftçimizi hazırladığımız Tarımsal Eylem Planlarımız ile en doğru gübre-arazi ve su yönetimi için bilinçlendiriyoruz.
Ağaçlandırma çalışmaları yapıyoruz: İklim değişikliğinin olumsuz etkilerini minimize etmek için en önemli uygulamalardan biri de sera gazı emisyon miktarını azaltmaktır. İşte tam bu noktada Bakanlığımız Anadolu Bozkırında “10 Milyon Fidan 10 Milyon Nefes Projesi” ile ormanların korunması ve restorasyonu, tarımsal ormancılık sistemlerinin kurulması ve ormanlarımızın sera gazı emisyonlarını azaltarak, iklim değişikliğinin etkilerini gidermede de rol oynamıştır.
Bazı farkındalık projelerimizle rüzgâr perdesi oluşturduk: Rüzgâr perdesi, toprağın rüzgâr erozyonu ile kaybını engellemek için canlı bitkiler kullanılarak tarım ürününü, hayvanları, yabani hayatı ve insanları rüzgârın etkisinden korur. Rüzgâr perdesi yapmak için ağaçlar, çalılar veya otsu bitkiler kullanılabilir. Bu bitkiler tek veya birbirine paralel sıralar halinde, hâkim rüzgâr yönüne dik olarak dikilir.
Arazi toplulaştırma çalışmalarımız devam ediyor: Toplulaştırma ile küçük parseller bir araya getirileceği için işletme merkezi ile arazi toplulaştırma parselleri arasındaki uzaklık kısalmakta ve buna bağlı olarak tarla içi ulaşım ile ilgili emisyon azalması ve yakıttan tasarruf sağlanmaktadır. Bu durum 50 TL/ha yakıt tasarrufu, %30-60 su tasarrufu sağlamaktadır. Bugüne kadar 6 milyon hektar alanda arazi toplulaştırma çalışmaları tamamlanmış ve 2 milyon ha alanda çalışmalar devam etmektedir.
İklim değişikliğine uyum için tarım sigortaları: 2021 yılında kuraklık, don, sıcak rüzgâr, sıcak hava dalgası, aşırı nem, aşırı yağış risklerinden kaynaklı verim azalışları, Tarım Sigortaları Havuzu tarafından teminat altına alınmıştır.
Yağmur hasadı: Özellikle tarım arazilerinde; yağmur hasadı, sulamada ve evsel kullanımda sürdürülebilir olmayan yer altı suyu kullanımına alternatif olarak yağışla yüzey akışına geçen suyun biriktirilip kullanılması için geliştirilen yöntemlerin bütünüdür. Bu bağlamda Konya ilimizde farkındalığı arttırmak için 4 adet yağmur hasadı için gölet yapılmıştır.
İyi Tarım Uygulamaları: İklim değişikliğine uyum ve azaltım konularında tarımsal çevre, insan ve hayvan sağlığına zarar vermeyen bir tarımsal üretimin yapılması oldukça önemlidir. Bu bağlamda Bakanlığımız doğal kaynakların korunması, tarımda izlenebilirlik ve sürdürülebilirlik ile güvenilir ürün arzının sağlanmasını amaçlamaktadır. İyi Tarım Uygulamaları faaliyetleri kapsamında 66 ilde 62 bin üretici tarafından, 540 bin hektar alanda, yaklaşık 8 milyon ton üretim yapılmıştır. Organik tarım faaliyetleri kapsamında ise 80 ilde 75 bin üretici tarafından, 546 bin hektar alanda, 2 milyon ton üretim yapılmıştır.
Çevre Amaçlı Tarımsal Arazilerin Korunması Programı (ÇATAK): 2006 yılında başlatılan ve tarım alanında yenilikçi uygulamalar kapsamında değerlendirilebilecek olan “Çevre Amaçlı Tarım Arazilerini Koruma Programı (ÇATAK)” kapsamında toprak ve su kalitesinin korunması, erozyonun önlenmesi ve yenilenebilir doğal kaynakların sürdürülebilirliği yönünde gerekli kültürel tedbirler alınarak; bugüne kadar 58 ilde, 35 bin üreticiye, yaklaşık 150 milyon TL destek ödemesi yapılmıştır. Tarım sektöründe iklim değişikliğine karşı gerekli tedbirleri almak ve çiftçimizi bilinçlendirmek için önemli bir projedir.
Özetle sürdürülebilir su-toprak ve arazi yönetimi prensiplerine uygun olarak; tarımsal çevreyi, ekosistemi koruyarak ve orman varlığımız artırarak, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini minimize etmeye devam edeceğiz ve çiftçimizin refah seviyesini artıracağız.