MART-NİSAN 2021 / RÖPORTAJ
Gıda güvenliği topraktan geçiyor
Karaman ili, Ayrancı ilçesi, Divle köyünde zayıf mera vasfında bulunan 30 hektarlık alanda yapacağımız çalışmalar ile burayı orta sınıflı mera vasfına yükseltmiş olacağız
Mera ıslahı konusundaki çalışmalar hız kesmeden devam ediyor. Karaman’ın Ayrancı ilçesi, Divle köyünde hayvansal ürünlerin çoğalması ve yöre halkının ekonomik gelişmesine katkı sağlamak maksadıyla Türkiye’de bir ilk olan Model Mera Projesi gerçekleştiriliyor. Bu alanda yapılan çalışmalar ile toprağın korunması ve tabii kaynakların geliştirilmesi noktasındaki çalışmalar hakkında bilgi almak için Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürü Nurettin Taş ile bir söyleşi gerçekleştirdik.
Toprağın korunması ve tabii kaynakların geliştirilmesi noktasında Genel Müdürlüğünüzce yürütülen faaliyetlerden bize kısaca bilgi verebilir misiniz?
Çölleşme ve erozyon, ülkemizin olduğu gibi dünyanın da ilerleyen yıllarda önemli tedbirler alması gereken olgulardan. Genel Müdürlüğümüzce erozyon ve çölleşmeyle mücadele yanında çığla mücadele de edilmektedir. Ülkemizdeki çığ başlangıç noktaları, etki alanları noktasındaki çalışmalarımızı 2020 sonu itibarıyla bitirme durumuna getirdik.
SU EROZYON HARİTASI GÜNCELLENDİ
Ayrıca ülkemizdeki su erozyonu haritasını yapıp bitirdik ve her yıl bunu güncellemekteyiz. Bu projelerin bitimi ile projelerimizi vatandaşların kullanımına açmayı planlamaktayız. Su erozyonuyla alakalı Genelge Sayın Cumhurbaşkanımızın imzasıyla Resmi Gazete’de yayınlandı. E-Devlet üzerinde de yayınlanan bu sistem ile vatandaşımız su erozyonuyla alakalı bilgiyi 100 metrekare hassasiyetle alabiliyor olacak. Bununla ilgili cep telefonlarından da bu uygulamaya ulaşılması yolunda çalışmalar yaptık. Vatandaşımız bulunmuş olduğu konumda su erozyonu, heyelan ve çığla alakalı tehlike boyutu nedir, bunu görebilecek ve tedbirini alabilecektir. Çığ, heyelan ve su erozyonu ile ilgili bir tehlike varsa bu alandan uzaklaşsın. Alandaki emniyetli yol güzergahları, emniyetli alanların nereler olduğu gibi bilgiler bu uygulamalar ile vatandaşın kullanımına sunulacak. Ayrıca bu uygulamaları güvenlik güçleri, dağcılar, avcılar, doğaseverler gibi arazide vakit geçirenler mobil olarak kullanabilecekler.
Haber Görseli
Nurettin Taş Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürü
ÖRNEK PROJELER YÜRÜTÜYORUZ
Genel Müdürlüğümüzün yurt dışında verdiği eğitimler mevcut. Biz 100’den fazla ülkeye çölleşme ve erozyonla mücadele konusunda eğitim veriyoruz. Bu konularda uzman arkadaşlarımızın çeşitli alanlarda kazandıkları deneyimler ve eğitimler ile dünyanın değişik ülkelerinde eğitimler vermekteyiz. Ayrıca Genel Müdürlüğümüzün yürüttüğü dış kaynaklı projeler de mevcut. Bu projelerimizden birkaç örnek verirsek: Konya ve Karaman illerimizde yürüttüğümüz SAY (Sürdürülebilir Arazi Yönetimi) projeleri var. Bu alanlarda çöl olan kısımlar var, hatta çölleşme nedeniyle boşaltılan yerleşim yerleri de var. Bu alanlarda yapılan çalışmalarımızda meslektaşlarımız bu alanları yeşillendirmişler, kum fırtınası ve çölleşme ile mücadele için bitki türlerini yetiştirmişler. Geçenlerde Polatlı’da olan kum fırtınasında bu alanlarda böyle bir etkiye rastlanmamıştır.
Dış kaynaklı projelerimizden yapmış olduğumuz bahçelerimiz var. Elma bahçeleri, mısır bahçeleri gibi. Bu konuda örnek projeler gerçekleştiriyoruz. Örneğin Karaman Eğil’de elma bahçesinde biz yer altı sulaması yaptık. Bu alan kurak ve yarı kurak bir alan. Bu çalışmamızda sudan yüzde 25 ve enerjiden yüzde 26 tasarruf yaptık, aynı zamanda da yüzde 25 ürün artışı sağladık. Biz arazide yapmış olduğumuz örnek çalışmalarla vatandaşa bir döngü sağlamak istiyoruz. Üründe artış ve üretimde de tasarruf sağlayarak vatandaşa örnek oluyoruz. Bununla da yetinmeyerek bu projelerimiz sayesinde vatandaşlarımıza çeşitli tarım makineleri ve aletleri hibe ederek katkıda bulunduk. Aynı zamanda Ereğli fidanlığında bir sera kurarak, burada fidanlar üretmekteyiz. Bölge ile uyumlu tıbbi ve aromatik bitkiler üretmekteyiz.
UASİS (Ulusal Arazi Sınıfları İzleme Sistemi) diye de bir projemiz var. TÜBİTAK desteğiyle bu projemizi yapıyoruz. Türkiye’nin tamamında örneğin bir haftada arazide nasıl değişimler olduğunu yapay zekayı da kullanarak ortaya koymayı planlamaktayız. Yapay zeka ile ürün tanıma ve rekolte tahminlerini ortaya çıkarmış olacağız.
MERALAR EROZYONUN EN YOĞUN GÖRÜLDÜĞÜ ALANLAR
Ülkemizde meralar en çok erozyona maruz kalan alanların başında gelmekte, bunu önlemek için neler yapmaktasınız?
Meralar, ülkemizde maalesef erozyonun en yoğun olduğu alanlar. Su erozyonu sonucu taşınan toprak miktarının yüzde 53,66’sı mera alanlarında gerçekleşmektedir. Dolayısıyla meralar ıslah çalışmaları yapılması zaruri alanlar. Mera alanlarımızın yüzde 11,57’sinde şiddetli ve yüzde 17,2’sinde çok şiddetli erozyon görülmektedir. Mera alanlarında ortalama yılda hektarda 18,36 ton toprak yer değiştirmektedir. Meralarımızın yüzde 75’i kurak ve yarı kurak bölgelerde bulunduğu ve gerekli bakımları yapılmadığı için verim potansiyelleri düşüktür. Karaman’da uygulanan model mera tesisi bu bağlamda örnek bir projedir.
Haber Görseli
Gıda üretimimizin yüzde 95’ini topraktan karşılamaktayız, bu nedenle toprak olmadan gıdadan bahsetmek neredeyse imkânsızdır.
Karaman ilindeki model mera uygulama projesinden bize bahsedebilir misiniz? Neden bu alan seçildi? Belirlenen bu alanda ne tür çalışmalar yapmaktasınız?
Karaman ili, Ayrancı ilçesi, Divle köyünde zayıf mera vasfında bulunan 30 hektarlık alanda yapacağımız çalışmalar ile burayı orta sınıflı mera vasfına yükseltmiş olacağız. Bu model mera uygulama projesi, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü yürütücülüğünde Orman Genel Müdürlüğü ve Selçuk Üniversitesi iş birliği ile gerçekleşmektedir.
Bu mera alanında diğer normal bir alan ağaçlandırması gibi bir çalışma yapmanız imkânsız. Çünkü meranın asıl maksadı oradaki hayvansal ürün artışını sağlamaktır. Bunun için ürün artışını sağlayacak otsu bitkileri yetiştirmeniz gerekmekte. Bu alan, kurak ve yarı kurak bir bölge. Burada alınacak tedbirler ile hem erozyonu önlemelisiniz hem de yağmur yağdığında azami ölçüde faydalanacak tedbirleri de almalısınız. Örneğin, bu alan rüzgar erozyonuna da açık bir arazi bununla ilgili de tedbirleri almak durumundasınız.
Alanda yaptığımız çalışmalara gelirsek: hayvanlar için kaşınma kazığı, gölgelikler, oyuntuları önleyici seddeler, kuru eşik duvarları, çuvallı seddeler, aynı zamanda su havuzları vs. yapıldı. Alan içerisinde yağmur yağdığında su erozyonunu önleyecek ve aynı zamanda da su depolayabilecek teraslar inşa edildi.
KENTE GÖÇ ÖNLENECEK
Bu mera model projesi ile neler hedeflenmekte?
Gıda bu salgın döneminde çok kıymetlendi. Gıdanın önemini dikkate alarak bu ve benzer projeleri yürüterek gıda güvenliği yönünde çalışmalarımızı artırmamız gerektiği görülmüş oldu.
Bu projede yapılan çalışmalar ile rastgele düzensiz ve verimsiz şekilde kullanılan meraların, mevcut şartlar altında mümkün olduğu kadar rehabilite edilme yöntemleri gösterilerek hayvansal ürünlerin çoğalması ve yöre halkının ekonomik durumunun iyileştirilmesi hedeflendi. Böylece hayvancılıkla uğraşan insanların yaşam düzeylerinin yükselmesi ile buraya bağlanmalarını ve şehirlere göçün azaltılmasını amaçlıyoruz.
Bu alandaki otsu bitkilerin kuraklığa dayanıklı olması lazım. Bu alana yeni dikilen bitkileri sökmek istediğinizde dahi sökemiyorsunuz. Ancak tabii ki bunların yerleşik olması için en az iki yıl geçmesi gerekmektedir. Bu meramızı iki yıl sonunda verimli bir şekilde köylülerimizin kullanımına sunmayı planlamaktayız.
Şunu özellikle vurgulamak isterim ki tesis ettiğimiz bu model mera sahasında kullandığımız çalımsı türlerden biri olan Atriplex diğer adıyla dört kanatlı tuz çalısı; kurağa, soğuğa ve diğer stres koşullarına önemli ölçüde dayanırken, belli düzeyde yem verim ve kalitesine sahiptir. Ülkemiz, kurak bölgelerde sorunlu alanların iyileştirilmesi ve kaba yem teminini güvenle kullanılabilme potansiyeline sahiptir. Böylece erozyonla mücadele ve kaba yem temini yönünden bu oldukça ucuz yöntem sayesinde önemli yol alınabilecektir. Çalımsı yem bitkilerinin sağlayacağı bir diğer önemli katkı da kırsal çevrenin görünüm olarak geliştirilmesi ve yaban hayatına yiyecek ve barınma alanlarının oluşturulmasıdır.
Bunun yanında meralarda, özellikle de zayıf mera alanlarında; hâkim rüzgar yönüne dik gözeleme çukurları açmak, ahlat, alıç, iğde, karaağaç vb. bitkilerle rüzgar perdeleri oluşturmak yonca, korunga, sarı çiçekli gazal boynuzu, fiğ vb. baklagil ve otlak ayrığı, otlak arpası, mavi ayrık, koyun yumağı vb. buğdaygil bitkileri veya karışımları ile çalımsı türlerden kohya (bozkır otu), teke dikeni, nitraria schoberi, goji berry vb. ekmek mera ıslahı açısından önemlidir.
Erozyon ve çölleşme ile mücadele tek bir kurumun veya örgütün üstesinden gelecek bir durum değil. Bu mücadelede vatandaşlara düşen görevler konusunda neler söylersiniz?
Bu noktada vatandaşlarımızın bilinçli olması gereklidir. Kamu kurumlarının gayretleri ve çalışmalarının yanında vatandaşlarında dikkatli ve tedbirli olmaları gerekmektedir. Örneğin köyde tarımla uğraşanların önemli bir kısmı tarım arazilerinde sürümleri genelde yamaca paralel sürerler. Ancak bazı yerler var ki sürümleri yamaca dik şekilde yapmaktalar. Bu şekilde sürümlerde toprakta su erozyonu artıyor, yağış anında su direk olarak toprakla birlikte akışa geçmektedir. Bu da toprak erozyonuna yol açmaktadır.
1970’li yıllarda 500 milyon ton civarında toprak denizlere ve göllere akmaktaydı. Alınan tedbirler ile bu sayıyı 140 milyon ton seviyelerine düşürdük. 2023 yılı sonu itibarıyla da 130 milyon ton seviyesine düşürmeyi hedefliyoruz. Vatandaşlarımız bu konuda duyarlı olursa, daha iyi neticeler alacağız.
Gıda üretimimizin yüzde 95’ini topraktan karşılamaktayız, bu nedenle toprak olmadan gıdadan bahsetmek neredeyse imkânsızdır. Bu sadece bizim için değil tüm ülkeler için böyle. Artan nüfus, küresel ısınma ve beraberinde gelen iklim değişikliği gibi çeşitli sebeplerden dolayı gelecekte tarımsal üretime bağlı gıda güvenliği konusu daha da önemli bir hale gelecektir. Toprağın ana materyalimiz olması nedeniyle biz Genel Müdürlük olarak şöyle bir slogan geliştirdik: “Toprak Özümüz Korumak Sözümüz”