TEMMUZ-AĞUSTOS 2021 / BİTKİSEL ÜRETİM

Sertifikalı tohum yüksek verimi garanti ediyor


Murat ÖZKAN     İbrahim BAĞCI 

27.07.2021 


Tohumun değeri dünyada ve Türkiye’de her geçen gün artıyor. Tohum, gıdanın başladığı nokta. Bitkisel üretimde verim ve kaliteyi yükseltmek amacıyla yapılan tohumculuk faaliyeti stratejik olarak çok önemli. Ülkemizde tohum tescil ve sertifikasyonun nasıl olduğu, tescil ve sertifika sistemine neden ihtiyaç duyulduğu, tohumluk ticaretinde ülkemizin yeri, numunelerin nasıl kontrol edildiği, sertifikalı tohumun farkı vs. birçok konuda merak edilenleri Tohumculuk Tescil ve Sertifikasyon Merkez Müdürü Şakir Berktaş ile konuştuk.

Tohumla ilgili neden bir tescil ve sertifikasyon işlemine ihtiyaç duyulmakta? Dünyada ve ülkemizde tohumculukla ilgili uygulana gelen sistemler bütünü için neler söylersiniz?
 
Tarımsal üretimin büyük bir kısmı bitkisel üretim olarak gerçekleşmekte. Bu da tüm üretimin yüzde 75-80’lik kısmına tekabül ediyor. Bitkisel üretimin de başlangıcı tohuma dayanmaktadır. Bitkisel üretimde alanlarımız, kaynaklarımız sınırlıdır. Artan nüfusa oranla tarımsal alanları artırmamız pek mümkün olamamaktadır. Ancak üretimi artırmamız gerekmekte. Üretimi artırmanın en önemli materyali kaliteli tohumdur. Yani genetik yapısı daha yüksek verim vermesi gereken tohumluklardan üretim yapılması gerekmektedir. Çünkü diğer kıt kaynakları sabit olarak tutmak durumunda kalıyoruz. Ancak tohumun genetik özelliklerini geliştirip, diğer kaynakları sabit tutsak bile daha fazla üretim sağlayabilmekteyiz. Bundan dolayı kaliteli tohuma ihtiyacımız bulunmakta. Bu kaliteli tohumlarla da türe, çeşide göre yüzde 25 ila 1000 (bin) arasında verim artışı sağlayabilmekteyiz. Yeni çeşitlere, daha kaliteli genetik materyallere daha fazla ihtiyacımız bulunmakta. Bitki ıslahı burada çok önemli. Yani daha az verimli olan çeşitlerin ön plana çıkan özellikleriyle, hastalıklara dayanıklı, yüksek verimli çeşitlerin elde edilmesi çalışmalarına bitki ıslahı ile ulaşıyoruz. Islah edilen bitkilerin tescil edilerek yeni bir çeşit oluşması için de bitki tohum tesciline ihtiyaç duyulmaktadır. Bundan dolayı tohum tescili, ıslahın ve gelişen tohum teknolojisinin vazgeçilmez bir unsurudur. Sertifikasyon ise bu ıslah edilen ve tescil edilen çeşitlerin ismine doğru olarak ve kaliteli olarak üretilip üretilmediğinin, denetimini ve sertifikalandırarak piyasaya sürülmesini sağlayan sistemdir. Bundan dolayı her ikisi birbirini tamamlayan cüzdür. Ve bitkisel üretimin veya mikro anlamda düşündüğümüz zamanda tohumluk sektörünün vazgeçilmez iki unsurudur.
      
Merkezinizde ne gibi faaliyetler yürütüyorsunuz?
 
Tohum tescil ve sertifikasyon sadece Türkiye’de değil dünyada da oluşmuş bir sistemdir. Biz de bu sistemle entegre çalışan bir ülkeyiz. Uluslararası yeni bitki çeşitlerinin tescili için UPOV'a (Uluslararası Yeni Bitki Çeşitlerini Koruma Birliği) 2007 itibarıyla üye olduk. Aynı şekilde ISTA'ya (Uluslararası Tohum Test Birliği) üyeyiz. Bu noktada dünya ile birlikte hareket ediyoruz ve standart geliştiriyoruz.
 
Çeşit tescili belirli mevzuatlar çerçevesinde yürütülmektedir. Bunlar: 5553 sayılı Tohumculuk Kanununa istinaden çıkarılan Bitki Çeşitlerinin Kayıt Altına Alınması Yönetmeliği ile 5042 sayılı Yeni Bitki Çeşitlerine Ait Islahçı Haklarının Korunmasına İlişkin Kanun ve Yönetmeliktir. Bilindiği üzere ülkemiz Avrupa Birliği üyeliği için müzakere sürecindedir. Ülkemiz tescil sistemi için çıkarılan tüm kanun ve yönetmelikler Avrupa Birliği sistemi ile büyük oranda uyumludur. 

Haber Görseli

TESCİL NOKTASINDA TÜRKİYE’DEKİ YETKİLİ TEK KURUM VE MERKEZİZ
 
Türkiye içerisinde ise kurumumuz üniversiteler, TAGEM’e bağlı araştırma enstitüleri ve özel araştırma kuruluşlarınca yeni ıslah edilen çeşitlerin tescil edildiği tek nokta. Bu alanda yetkili olan tek kurum ve merkeziz. Sertifikasyon konusunda ise bizimle beraber Bakanlığımıza bağlı 6 tane sertifikasyon kurumumuz var. Yine 37 tane firmaya kendi ürettikleri tohumların sertifikasyon yetkisi Bakanlığımız tarafından verilmiştir. Bizim ayırt edici bir özelliğimiz var; uluslararası sertifika verme OECD Tohum Sistemi ve ISTA konusunda sertifika verme yetkisi sadece bizim kuruluşumuzda bulunmaktadır. Diğer yurt içi sertifikalar ise bizimle beraber bazı yetkili kuruluşlarımızda var. Ancak, şunu da belirtmekte fayda var; özel sertifikasyon yetkisi verdiğimiz diğer kuruluşların denetimi, yine diğer kamu sertifikasyon kuruluşları ile bizde bulunmaktadır.   
 
Müdürlüğümüzde kalite güvence sistemi oluşturularak 2000 yılında TSE'den TS-EN-ISO 9002 belgesi alındı. Sonrasında kurulan sistem ve çalışmaların da katkısıyla 2001 yılında ISO/IEC 17025, EN 45001 ve ISO Guide 25 standartları çerçevesinde ISTA tarafından Müdürlüğümüzün akreditasyonu onaylandı. Akreditasyon her üç yılda bir yapılan ISTA denetimiyle yenilenmektedir. Son denetim ve sonrasında akreditasyonun yenilemesi 2016 yılında yapıldı. Ayrıca İthalat ve İhracat Uygulama Genelgeleri ile Müdürlüğümüz, 2016 yılında tohumluklara ithalat ve ihracat ön izni verme konusunda yetkilendirildi. 
 
TÜRKİYE TOHUM DIŞ TİCARETİNDE 10. SIRADA YER ALIYOR
 
Tohumluk, katma değeri çok yüksek, çok değerli. Tabiri caizse yükte hafif pahada ağır bir ticaret materyalidir. Özellikle sebze tohumunda ve hibrit tohumlarda kamuoyunda şöyle algılanır: gramı altından daha değerlidir. Bu kısmen de doğrudur. Birçok hibrit tohumun gram fiyatı altından oldukça yüksektir. Bu da uluslararası ticarette bir önem arz ediyor. Katma değerde istihdam yaratan, ayrıntı yaratan bir üretim şekli olduğundan dolayı. Yine genetik kodları iyi, verimi yüksek çeşitleri her ülke alarak üretimini onunla şekillendirmek istiyor. Bu nedenle tohumluk ticareti dünyada gayet dinamik. Yine dünyada çok büyük, çok uluslu tohumluk firmaları var. 
 
Uluslararası Tohum Federasyonu (ISF) 2012 verilerine göre, küresel tohum üretim değeri 44,9 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Dünya tohumluk ticaretinin yaklaşık yüzde ikisini bu ticarette 11. sırada yer alan ülkemiz elinde tutmakta. ABD (yüzde 26,7) ve Çin (yüzde 22,1) ilk iki sırada yer almaktadır. AB ülkelerinden Fransa ise yüzde 6,2’lik pay ile üçüncü sırada bulunmakta. Fransa’yı, Almanya (yüzde 2,6), İtalya (yüzde 1,7) ve İspanya (yüzde 1,5) izlemektedir. Dünyada 2016 yılı itibarıyla yaklaşık 9,2 milyon ton tohum dış ticarete konu olmuştur ve bu değer önceki yıla oranla yüzde 21 artış göstermiştir. 2016 yılı itibarıyla dünya tohum ihracatının yüzde 45,6’sı 9 ülke tarafından gerçekleştirilmekte ve ABD yüzde 13,5’lik payla ilk sırada yer almaktadır.  Türkiye tohum dış ticaretinde 10. sırada yer almaktadır. 

Haber Görseli

Türkiye’de sertifikalı tohum üretimi 2002-2020 yılları arasında 8,6 kat artarak 1,242 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. Sertifikalı tohum üretiminde buğday, arpa, mısır ve patates tohumu önde gelen ürünlerdir. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 81 civarında. Bu da birçok sektöre göre çok iyi olduğumuzu göstermektedir. 2000’li yılların başında ülkemizdeki ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 30’lar seviyesindeydi. Biz katma değerli tohum üretme şeklini benimseyerek, yeni mevzuatlar geliştirerek tohumculuk sektöründe önemli başarılar sağladık. Bugün yaklaşık 190 milyon dolarlık bir tohum ihracatımız var. 
 
TOHUMLUK KONUSUNDA HİÇBİR ÜLKEYE BAĞIMLI DEĞİLİZ
 
Tohumda İsrail’e bağımlılık olayı ile ilgili daha çok sosyal medyada yer alan yanlış bilgilerden de bahsetmek gerekirse. Maalesef kamuoyunda böyle bir algı var. Aslında tohumluk konusunda hiçbir ülkeye bağımlı değiliz. Bağımlılık o ülke ile siyasi bir kriz çıktığında, ticari ilişkiniz kesildiğinde yerinizde kalmak demektir. Bizim tohumluk üretimimiz gayet yeterli ve ihraç da ediyoruz. İsrail ile de tohumluk ticaretimiz var. Totalde ihraç ettiğimiz tohumluğun yüzde 2’sini İsrail’e satıyoruz. Totalde ithal ettiğimiz tohumluğun yaklaşık yüzde 6’sını İsrail’den almaktayız. İsrail ile de toplamda 11 milyon dolarlık tohum ithal etmekteyiz. Ürün olarak İsrail’e sadece domates ihracatımız yaklaşık 75 milyon dolar seviyesinde. Yani ithalatımızın sebebi de İsrail’in istediği, tüketicisinin istediği çeşitleri için tohumları alarak ülkemizde yetiştirerek katma değerli bir şekilde yeniden o ülkeye satmaktayız. Eğer biz bunu yapmazsak, oradaki tüketicinin sebze ihtiyacını karşılama olayını kaçırırız. Biz Avrupa’nın net sebze ihracatçısı bir ülkesiyiz. Biz tüketicilerin ihtiyaçlarına cevap verecek bir üretim şeklini geliştirmek zorundayız. Bu nedenle de İsrail ile olan bu ticaretimiz gereksiz yere aşırı abartılmakta ve kamuoyu yanlış yönlendirilmektedir. 
      
TESCİL EDİLEN ÇEŞİTLER 10 YIL BOYUNCA +4 DERECEDE SAKLANIYOR
 Merkeziniz ulusal ve uluslararası tohumluk sertifikası verme noktasında yetkileri nelerdir? Bu amaçla hangi kurumlarca akredite edilmiştir?
 
Merkezimizin faaliyetleri üç ana gruba ayrılmakta. Birincisi, tüm ülke içindeki ve dışındaki ıslah edilmiş çeşitlerin ülke içerisindeki üretim şekline dönüşmesi için tescil işlemleri. Merkezimiz tescil noktasında yetkilidir. Uluslararası bitki ıslahçıları veya yeni çeşitleri kayıt altına alma örgütünün üyesiyiz ve buraya karşı tüm sorumluluklarımızı yerine getiriyoruz. 
 
İkinci konumuz, çeşit arşiv bölümümüz. Bu çeşit arşiv bölümümüzde ıslah edilip bizim tescil ettiğimiz tüm çeşitlerin standart numuneleri +4 derece olan odalarımızda 10 yıl boyunca muhafaza edilir. 
 
Üçüncü konumuz ise kontrol ve sertifikasyon. Bu birimimizde ıslah edilen ve tescili yapılan çeşitlerin yetkilendirilmiş tohum firmaları tarafından üretildiği takdirde bunların doğru üretilip üretilmediğini daha tarla aşamasından kontrolünü yapmaktayız. Bu saha kontrollerinde İl Müdürlüklerimiz bizim en önemli partnerimiz. Tarla kontrolleri, numune alma, kontrol ve sertifikasyon işlemlerimizi yapıyoruz. Bu kontrollerimizi de yine TSE 17025 standartlarına göre akredite edilmiş durumdayız. Yine uluslararası Tohum Sertifikasyon Test Birliğinin (ISTA) akreditasyonuna da sahibiz. Bunlara göre işlem yapmaktayız. Bu nedenle de dünyanın her yerinde belgemiz geçerli. Avrupa’nın en gelişmiş ülkelerinde bile TTSMM belgesi göründüğünde sorgulanmaz. 
     
Yurt içinde sertifikasyon kuruluşlarının kalite kontrol standartları nasıl belirleniyor ve bunları denetlemek için neler yapmaktasınız? 
 
Yurt içinde bizimle beraber diğer 6 tane kamu sertifikasyon kuruluşumuz, Bakanlığımız Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğümüzün çıkardığı yönetmeliğe göre çalışır. TTSMM dışında yurt içi kamu/özel sertifikasyon kuruluşlarının akreditasyonu bulunmamaktadır. Ancak tüm kurumlarımız için akreditasyon çalışmamız başlamış bulunmaktadır. Bizim akreditasyonumuz olmasından dolayı tecrübemizle bu kurumlara da önderlik yapmaktayız. Özel yetki verilen laboratuvarların ise denetimlerini biz yapmaktayız. Bu denetimde kendi ürettikleri tohumları kendileri sertifikalandırdığı için rastgele seçim noktasında 100 numunesinden en az 10 tanesini bir kamu sertifikasyon kuruluşuna göndermek zorunda. İkinci bir denetim sistemimiz, hakem testlerimiz. Buna örnek vermek gerekirse, biz kamu sertifikasyon kuruluşu olarak bir numune alıyoruz elimize ve bu numuneye asıl çeşit dışında çeşitler, yabancı ot katıyoruz veya çimlenmesini burada düşük yapıyoruz. Ve bu numuneyi karşı taraftaki kuruluşa bu şekilde gönderiyoruz. Diyoruz ki bu numuneyi test edin. Bizim içerisine kattığımız yabancı maddeleri, otları bulamıyorlarsa veya bunu belirten bir sertifika hazırlayamıyorlarsa onların yetkinliği yok demektir. Ve böylece hakem testlerinde kalıyorlar. Bu aynı zamanda uluslararası arenada bizim kurumumuza da uygulanan bir test sistemi ve biz bu testlerde en yüksek puanları almaktayız.  

Haber Görseli

TARIM VE ORMAN İL MÜDÜRLÜKLERİ EN ÖNEMLİ PARTNERİMİZ
Tohum sertifikasyonu için sistem nasıl çalışmakta? Kontrol ve sertifikasyon için numune kabulü ve sonrasındaki işlemler ne şekilde gerçekleştiriliyor?
 
Öncelikle sistem tarlada başlıyor. Tohum üreticisi her tür ve bölge için belli tarihlere karşı ilgili İl Tarım ve Orman Müdürlüğümüze beyanname vermek zorunda. Şu alan, ada, parselde, şu tür, çeşide ait tohumluğu yetiştireceğim şeklinde. Tabii İl Müdürlüğümüz bu talebi şöyle uygun görecek: o parsele yakın aynı tür ekilip ekilmediğini kontrol edecek. Çünkü türlere göre izolasyonun sağlanması gerekmekte. Uygun olup olmadığı İl Müdürlüğünce kontrol edilecek. Yine İl Müdürlüğümüz verim aşamasında ve çoğu zaman bizim Müdürlüğümüzün de tarlanın yerinde kontrolünü yapılarak, o tarlada söylenen türün veya çeşidin olup olmadığına dair, içerisinde yabancı ot veya çeşit olup olmadığına dair kaba bir kontrol yapılmakta. Daha sonra ise veri tahmini yapılır. Laboratuvarlarımız dünyanın en iyi laboratuvarları arasında yer almaktadır. Burada yabancı ot, çeşit, tür bulunup bulunmadığı, tohumların canlı olup olmadıkları vs. kontrol edilir. Safiyet laboratuvarında eğer bir sıkıntı varsa, örneğin tohumluk olamıyorsa test burada sonlandırılır. Safiyet kısmını geçen tohumlar çimlenme bölümüne geçmekte. Standartlara uygun olan tohumluk partilerine sertifika düzenlenir.
 
ÜRETİCİLERİMİZİN ÜRETİMLERİNİ SERTİFİKALI TOHUMLA YAPMASINI ÖNERİYORUZ
Buradan yola çıkarak sertifikalı tohum ile sertifikasız tohum arasındaki farkı siz nasıl ifade edersiniz?
 
Standardizasyonun belirlenmesi her sektör için artık elzem bir konu olmuştur. Normal hayatta da bir ürün aldığımızda bu ürünü anında deneme yanılma ile test edebilmemiz her zaman mümkün olmayabilir. Ancak ilgili kalite ölçen, sertifika veren firmalar bu testleri yapmışsa gönül rahatlığı ile alabiliyoruz. Sertifikalı tohumda da bu aynı. Piyasada çok çeşitli tohumlar satılmakta, ancak bu tohumların verimi nasıl, çimlenmesi nasıldır, içerisinde yabancı çeşit veya tür var mı, hastalıklı bir ürün mü, iddia edilen çeşit midir vs. kafamızı kurcalayan bir sürü soru oluşmakta. Bu nedenle sertifikalı tohum kesinlikle aranması gereken bir niteliktir. Zaten Bakanlığımız da bazı özel ürünlerde desteklemenin ön şartı olarak sertifikalı tohumu koyuyor. Bazı ürünlerde sertifikalı tohum kullanmadığınız takdirde prim desteğini de alamıyorsunuz. Sertifikalı ürün demek; kalite, yüksek verim, ismine doğru ürün demektir. Bu nedenle üreticilerimizin üretimlerini sertifikalı tohumla yapmasını öneriyoruz.

tohum tescil sertifika standart yuksekverim