KASIM-ARALIK 2021 / ÖZEL HABER
TMO 2021 yılı alım fiyatlarını yüzde 37 artırdı
Tarımsal üretim, tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi koşullarının yanı sıra kuraklık başta olmak üzere yangın, sel, deprem gibi doğal felaketlerin peş peşe geldiği bir imtihandan geçiyor. İklimsel değişim ve doğal felaketler, hemen hemen tüm tarımsal ürünlerde etkisini hissettirmekle birlikte özellikle temel gıda ham maddesi olan hububat ürünlerinde dünya gıda tedarik zincirinde aksamalara ve bazı önemli ihracatçı ülkelerde sınırlı ürün arzına neden oldu. Yaşanan tüm bu olumsuzlukların etkilerini ve 2021 yılı Türkiye ve Dünya Hububat Piyasalarını, Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Yönetim Kurulu Başkanı Genel Müdür Ahmet Güldal, dergimiz okurları için değerlendirdi.
Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) olarak ülkemiz tarımına 83 yıldır katkı sağlayan, köklü bir kurum olmanın kıvancını yaşıyoruz. 1938 yılında geçimini buğday tarımından sağlayan Anadolu üreticisini korumak üzere kurulan TMO, o tarihten bu yana genişleyen ürün yelpazesi; gelişen altyapısı; üretici, tüketici ve sanayiciyi buluşturan politikaları ile yoluna devam etmektedir.
Kuruluşumuzdan bugüne İkinci Dünya Savaşı, dünyanın farklı bölgelerinde görülen sıcak savaş ve ayaklanmalar, ABD-SSCB arasında soğuk savaş dönemi, SSCB’nin dağılması, petrol ve gıda krizleri gibi pek çok gelişme 20. yy’a damgasını vurmuştur. Tüm bu süreçte dünyanın siyasi ve ekonomik düzeninde yaşanan değişim, ülkemiz ekonomi atmosferine de dönem dönem yansımış ancak TMO; değişen koşullar karşısında farklı piyasa enstrümanları ile üretici, tüketici ve sanayicilerimizin yanında olmaya devam etmiştir.
Pandemi ile toplumsal hayatımıza karantina uygulamaları, seyahat kısıtlamaları, testler, aşılar gibi yeni zorunluluklar girmiş; karantina tedbirleri nedeniyle özellikle yurt dışında gıda tedarik zincirinde aksamalar meydana gelmiştir. Evlere kapanma, esnek ve uzaktan çalışma, seyahat yasakları nedeniyle turizm sektörünün sekteye uğraması gibi pek çok faktör; tüketim alışkanlıkları üzerinde etkili olmuştur. 2020 yılı süresince etkisini yoğun hissettiğimiz bu süreç, 2021 yılına da taşınmış; dünya genelinde ekonomik dengelerde sarsıntıya neden olmaya devam etmiştir.
Pandemi koşullarının yanı sıra 2021/22 sezonunda tarımsal üretim; tüm dünyayı etkisi altına alan kuraklık başta olmak üzere yangın, sel, deprem gibi doğal felaketlerin peş peşe geldiği bir imtihandan geçmiştir. Özellikle iklim değişikliğinin etkisi giderek belirgin hâle gelmektedir. Yağış rejimindeki düzensizlik nedeniyle rekolte kaybı ve ürün kalitesinin düşmesi, hasadın sekteye uğraması gibi pek çok unsur dünyanın çeşitli yerlerinde devam etmiştir. Örneğin uzmanlara göre, geçtiğimiz yıl dünyada son 40 yılın en yüksek ortalama sıcaklıklarına ulaşılmıştır.
Haber Görseli
Ahmet Güldal Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürü
HUBUBAT ÜRETİMİNDE TÜM DÜNYADA AZALMA YAŞANIYOR
Söz konusu iklimsel değişim ve doğal felaketler, hemen hemen tüm tarımsal ürünlerde etkisini hissettirmekle birlikte özellikle temel gıda ham maddesi olan hububat ürünlerinde dünya gıda tedarik zincirinde aksamalar ve bazı önemli ihracatçı ülkelerde sınırlı ürün arzına neden olmuştur.
IGC verilerine göre 2021 yılında her ne kadar dünya buğday üretimi önceki yıla göre yüzde 1 artışla 781 milyon ton olarak açıklansa da kuraklığın yoğun hissedildiği başlıca ihracatçı ülkelerde buğday üretimindeki daralma, ürün tedarikinde sıkışmaya neden olmuştur. Buğday üretimi Kanada’da yüzde 38, Rusya’da yüzde 12, Kazakistan’da yüzde 12, ABD’de yüzde 10 ve Avustralya’da yüzde 4 azalış göstermiştir.
Benzer bir süreç arpada da yaşanmıştır. Dünya üretimi yüzde 8 düşüşle 147 milyon ton olarak gerçekleşirken önemli ihracatçı ülkelerden Kanada’nın üretimi yüzde 34, Kazakistan’ın yüzde 32, ABD’nin yüzde 31, Rusya’nın yüzde 12, Avustralya’nın yüzde 6 ve AB’nin yüzde 5 azalmıştır.
Bu yıl çoğu ülkede hububat ürünlerinden olan mısırın üretiminde artış görülmüştür. Dünya mısır üretimi yüzde 8 artışla 1,2 milyar tona yükselmiş; üretim Brezilya’da yüzde 35, Ukrayna’da yüzde 28, Rusya’da yüzde 8, ABD’de yüzde 6, Arjantin’de yüzde 5 artmıştır.
Arz miktarındaki azalış, küresel ticaret sisteminde önemli politika değişikliklerini beraberinde getirmektedir. Üretiminde azalma görülen ihracatçı ülkelerde hem yurt içinde hem ihracat fiyatlarında artış olduğu gözlemlenmektedir. Bu ülkelerde gıda enflasyonunu kontrol altına almak üzere ihracata kısıtlamalar ve kota uygulamaları gündeme alınmıştır. En yakın tarihli örnek Rusya’nın 2020/21 sezonunun ikinci yarısından bu yana hububat ihracatına vergi uygulaması olarak görülebilir.
Korumacı politikalara rağmen dünyada talep yönüyle de bir artış olduğu görülmektedir. Özellikle pandemi sürecinde ülkelerin stokları arttırma yönündeki girişimleri kronik hâle gelmiş ve ithalat talebi artış göstermiştir. Mısır, Ürdün, Cezayir, Fas, Tunus, Suudi Arabistan gibi geleneksel hububat ithalatçısı ülkelerin talebi yıldan yıla artmış, hatta bazı ülkelerde gümrük vergisi indirimleri ile yurt içi maliyetin düşürülmesi yönünde çaba gösterilmiştir. İthalat talebi yıldan yıla artan bir diğer ülke Çin’dir. Kalabalık nüfusu nedeniyle Çin’in tarımsal politikalarında yaptığı değişiklikler ya da tüketim eğilimleri küresel ticaret sistemi üzerinde önemli değişikliklere neden olabilmektedir.
Küresel talepteki artışla birlikte nakliye talebi de artmış ancak lojistik imkânlar talep karşında sınırlı kalmıştır. Özellikle uzak rotasyonlara yapılan ticarette konteyner bulma sıkıntısı baş göstermiş, navlun fiyatları artış trendine girmiştir. Bu artış, dökme yük taşımacılığına dayalı olarak gerçekleşen hububat ticaretindeki navlun fiyatlarını da hızla yükseltmiştir.
Tüm bu fiyat arttırıcı faktörler karşısında bugün gerek navlun gerekse dünya hububat fiyatlarındaki artış oranlarını ortaya koymak gerekirse yıllık bazda navlunda ortalama yüzde 150, dünya hububat fiyatlarında da ürünlere göre değişmekle birlikte yüzde 20-100 arasında artış gözlemlenmiştir.
Gıda fiyatlarındaki artış, Gıda ve Tarım Örgütünün (FAO) aylık olarak yayımladığı Gıda Fiyatları Endeksin'den de takip edilebilmektedir. Buna göre küresel gıda fiyatları yıllık yüzde 23 artarken hububat fiyatları endeksinin yüzde 22, yağ fiyatları endeksinin ise yüzde 57 artış gösterdiği görülmektedir.
Yukarıdaki grafiklerden de izlenebileceği gibi genel gıda fiyat endeksi ile yağ fiyatları endeksi; 2007/08 ve 2010/11 dönemlerinde yaşanan gıda krizindeki seviyelerinin üzerine çıkmış, hububat ve süt fiyat endeksleri ise o dönemki rakamlara yaklaşmıştır.
KURAKLIK ÜLKEMİZİ OLUMSUZ ETKİLEDİ
Dünyada genel tabloyu bu şekilde özetledikten sonra ülkemizde neler yaşandığına bakalım. 2021/22 sezonunda tüm dünyada etkisini hissettiren kuraklık, ülkemizde de etkili olmuş özellikle ülkemizin önemli üretim bölgeleri olan Güneydoğu ve İç Anadolu’da çok daha fazla hissedilmiştir. Yakın zamanda yayımlanan TÜİK ikinci üretim tahminlerine göre ülkemiz toplam hububat üretimi yüzde 15, buğday üretimi yüzde 14, arpa üretimi ise yüzde 31 azalmıştır. Buna karşılık mısır üretimimiz geçen sezon ile aynı kalmıştır.
TMO tarafından 2021 yılı alım fiyatları bir önceki yıla göre yüzde 36-37 arttırılarak 17 Mayıs’ta açıklanmış ve üreticilerimiz tarafından memnuniyetle karşılanmıştır. Yine mayıs ayı içerisinde sektörün önünü görebilmesini teminen satış fiyatları ilan edilmiştir. Ancak hasadın ilerlemesiyle birlikte kuraklığın etkilerinin belirginleşmesi neticesinde haziran ayının ortası itibarıyla yurt içi hububat fiyatları hızlı bir artışa geçmiştir. Üreticilerimiz de cari piyasa fiyatlarından ürünlerini pazarlamışlardır.
Hububat fiyatlarındaki bu artışın et, süt ve yem üreticilerimizin maliyetlerini arttırmasının önüne geçebilmek üzere yurt genelinde “Yem Regülasyonu Çalışması” başlatılmıştır. Bu kapsamda öncelikle TMO stoklarını güçlendirmek üzere haziran ayı sonunda ilk dış alım ihalesi gerçekleştirilmiş, ardından temmuz ayı itibarıyla stoklarımızdaki ürünler tarımsal üretim faaliyetinin bir diğer kolu olan besici ve yetiştiricilerimiz ile yem üreticilerine yönelik satışa sunulmuştur.
TMO genel ilke olarak stoklarını takviye etmeye ve iç piyasaya yönelik satışlarına hasat tamamlandıktan sonra başlamaktadır. Ancak içinde bulunduğumuz sezon olağanüstü koşulların yaşandığı, olağanüstü tedbirleri gerektiren bir dönem olması nedeniyle gereken her tedbirin ivedilikle alınması gerekliliği doğmuştur.
İÇ PİYASA SATIŞLARI SÜRÜYOR
Temmuz ayından bu yana TMO’nun iç piyasaya yönelik satışları devam etmektedir. Ağustos ayında stoklarımızdaki yemlik buğdaylar kanatlı sektörüne yönelik satışa açılmış, eylül ayı itibarıyla da un sanayisine yönelik buğday satışlarımıza başlanmıştır.
Bugün geldiğimiz noktada TMO; temmuz-ekim arasında piyasalara 2,6 milyon ton hububat arz etmiş, ham madde, yem ve un fiyatlarında istikrarı korumuştur.
Tüm bu süreçte amacımız, üreticilerimiz ile tüketicilerimiz arasındaki dengeyi sağlamak ve gıda enflasyonunun etkisini azaltmaktır. Nitekim ham maddesi hububata dayalı olan mamul ürünler, hepimizin sofrasında yer almaktadır.
Kurumsal uygulamalarımızın yanı sıra diğer kamu kurum ve kuruluşları ile çalışmalarımıza, sektör ile sık sık bilgi alışverişinde bulunmaya devam etmekteyiz. Ülkemiz hububat piyasaları devletiyle, üreticisiyle, sanayicisiyle bir bütündür ve içinden geçtiğimiz zor zamanlar bizlere ortak hareket etmenin, istişare etmenin değerini bir kez daha hatırlatmaktadır.
ÜLKEMİZDE TEDARİK SIKINTISI YAŞANMADI
Nitekim ülkemiz hububat sektörünün güçlü altyapısı ve birlikteliği sayesinde, gerek pandemi etkilerinin yoğun hissedildiği 2020 yılında gerekse kuraklığın ciddi etkilerini yaşadığımız 2021 yılında birçok ülkenin aksine ürün tedarik zincirinde bir aksama olmamış; halkımız un, makarna gibi temel tüketim ürünlerine erişimde bir sıkıntı yaşamamıştır. Yakın bir tarihte Avrupa’da bazı zincir marketlerde makarna kıtlığı yaşandığına yönelik haberlerle karşılaştık. Öncesi dönemde yine bazı ülkelerde market raflarının yağmalandığını, et ve sütlerin imha edildiğini, tarlada hasat edilmeden çürüyen ürünleri gördük. Ülkemizde hem üreticimizin emekleri hem sanayicimizin özverisi hem de kamu olarak bizlerin çalışmaları sayesinde bu gibi görüntüler yaşanmadı.
Tüm bu tablo bizlere ülkemiz hububat piyasalarının güçlü bir zemine oturduğunu bir kez daha göstermiştir. TMO olarak bu piyasalarda emek verdiğimiz 83 yıllık geçmişimizde milletimizin yanında olmaktan gurur duyduk, bu gururla hizmetlerimize tüm özverimizle devam etmeyi sürdüreceğiz.