OCAK-ŞUBAT 2022 / ÖZEL HABER

Kırsal turizme küresel bakış: TATUTA


Sema ÖZAY    

02.02.2022 


Turizm denilince ilk akla gelen klasik deniz, kum, güneş üçlemesi birinciliği artık alternatif turizm dallarıyla paylaşıyor. Bronzlaşmanın turizm reklamlarının simgesi olduğu bir dönem geride kalırken, gerek iklim değişikliğinin, gerek büyükşehir yaşantısının gerekse covid salgınının etkisi ile insanlar artık kırsal yaşama ve kırsal turizme daha çok ilgi duymaya başladılar. Ta-Tu-Ta bu noktada doğayla iç içe olmak, şehrin kalabalığından uzaklaşmak, farklı kültürleri tanımak ve bağ bahçe işlerini doğal ortamında yaşamak isteyenler için bulunmaz fırsat. Üstelik de çok ekonomik.

Tatuta nedir, ilk bunu açıklayarak giriş yapalım. Doğaya gönül vermiş ve doğayla uyum içinde yaşamayı öncelik edinmiş bir grup insan, düşüncelerini yaymak ve ekolojik üretime katkı sağlamak amacıyla 50 yıl önce, 1971’de İngiltere’de dünyadaki ilk gönüllü turizmi ve kırsal turizm hareketi olarak WWOOF’i (World Wide Opportunities on Organic Farms) kurmuşlar.  WWOOF/ Dünya Çapında Organik Çiftliklerde Fırsatlar, gerçekten de adına yakışır şekilde dünya çapında bir çiftlik ağı oluşturmuş. Bugün 132 ülkeye yayılmış durumda. Küresel bir organizasyon olmasına karşın, her ülkenin bu organizasyon ağına bağlı yerel temsilcileri bulunuyor. WWOOF’un Türkiye örgütü ise TaTuTa- Ekolojik Çiftliklerde Tarım Turizmi ve Gönüllü Bilgi, Tecrübe Takası adıyla 2004 yılında Buğday Derneği tarafından kuruldu.
 
TaTuTa  güven ve takasa dayalı kültürel ve eğitsel deneyimleri teşvik ederek, sürdürülebilir bir küresel toplum inşa etmek amacıyla, gönüllüler ile ekolojik üreticileri birbirine bağlayan dünya çapındaki  WOWOFF hareketinin parçası. Yurt içi ve yurtdışından gelen gönüllü konukları ekolojik çiftçilerle buluşturan organizasyonla ilgili sorularımızı, 10 senedir WWOOF Türkiye/TaTuTa Koordinatörü olarak görev yapan, aynı zamanda derneğin Strateji Kurulu Üyesi ve Kırsal İşler Çalışma Grubu Koordinatörü olan Ahmet Berkay Atik cevapladı.
 
Türkiye'de bu sisteme kayıtlı kaç çiftlik ve kaç gönüllü var? Çiftlikler daha çok hangi il ya da bölgede, neler üretiyorlar? 
TaTuTa projesinin ana amacı Türkiye’de ekolojik tarımla geçinen çiftçi ailelerine mali, gönüllü iş gücü ve bilgi desteği sağlayarak ekolojik tarımı teşvik etmek ve sürdürülebilirliğini sağlamak. Bugün itibarıyla 80 ev sahibi sisteme kayıtlı. Gönüllü sayısı ise yılda ortalama 600 kişi. Türkiye'nin yedi coğrafi bölgesinin tamamına yayılmış olan ağımızda ev sahiplerinin çoğu Ege ve Karadeniz Bölgelerinde bulunuyor. Üretim faaliyetleri bölgeye göre çeşitlilik göstermekte olup zeytinden fındığa, çeşitli sebze/meyveden tahıl/bakliyata, işlenmiş ürünlere kadar her türlü üretim mevcut. Bunların bir kısmı geleneksel yöntemlerle, bir kısmı organik sertifikasyon programı dahilinde, bir kısmı da permakültür gibi yaklaşımlarla yapılıyor. Ortak noktası tamamının zehirsiz, doğa dostu yöntemlerle yapılıyor olması.

Haber Görseli

Bugüne kadar kaç gönüllüyle çiftlik sahibini buluşturdunuz? Yurt dışından talep var mı ya da bizim ülkemizden diğer ülkelere gitmek isteyenler oluyor mu? 
Bugüne kadar dünyanın dört bir yanından 5000'in üzerinde gönüllü, ev sahibi üreticilerle buluştu. Önceki yıllarda daha çok yurt dışından talep varken son 5 senedir yerli gönüllü sayısı daha fazla.  Dahil olduğumuz ağda her ülkenin yönetimi bağımsız, biz Türkiye'den sorumluyuz. Diğer ülkelere gitmek isteyen gönüllülerin o ülkenin örgütüne başvurması gerekiyor. Örneğin İtalya'da gönüllülük yapmak istiyorsanız WWOOF İtalya'ya başvuruyorsunuz.
 
Genel olarak değerlendirecek olursanız, diğer ülkelerle kıyasladığınızda ilgi durumu nasıl? 
Programa ilgi turizm hareketleriyle paralel. İtalya, İspanya, Fransa gibi popüler turizm destinasyonu olan ülkelerde bu ülkelerin WWOOF programlarına da ilgi büyük. Türkiye'deki ziyaret hacmi maalesef bu ülkelerin oldukça gerisinde kalıyor. Fakat yerli gönüllülerin programa ilgisi gün geçtikçe artıyor.
 
Pandemi bu süreci nasıl etkiledi?
Seyahat kısıtlaması olan dönemlerde ziyaret trafiği de durdu ancak kısıtlamaların kalktığı dönemlerde programa kayıt ve ziyaret başvurularında çok yüksek sıçramalar gördük. Bir başka deyişle, evlerine kapanmak zorunda kalan insanlar fırsat bulur bulmaz kendilerini doğaya attılar.
 
Tarım ve Orman Bakanlığından TaTuTa’ya ilişkin bir isteğiniz var mı?
Özellikle 2015-2016 yıllarında Türkiye'de ve bölgemizde art arda yaşanan olaylardan sonra yabancı ziyaretçilerin sayısı oldukça azaldı. Kaybettiğimiz yabancı ziyaretçileri yeniden kazanmak istiyoruz. TaTuTa, yabancıların Anadolu kültürünü yaşayarak, deneyimleyerek tanıyabilmesi açısından eşsiz bir program. Bu programla sadece küçük üreticiye destek olmakla kalmayıp ülke tanıtımına da katkı veriyoruz. Türkiye'yi bu şekilde ziyaret edebileceklerini özellikle komşu ülkelere anlatabilmek istiyoruz. TaTuTa'nın yurt dışı tanıtımı konusunda destek alabilmek bizi çok memnun ederdi.
 
Evinde gönüllüleri ağırlama deneyimi yaşayan, Tatuta’da  kayıtlı ev sahiplerinden İbrahim Bayrak ve Gürcan Durmazbilek ile dergimiz okurları için konuştuk. 

Haber Görseli

Bayrak Çifti: Doğadan kopmak istemeyen herkesi bekleriz
Birsel-İbrahim Bayrak çifti,  Bayrak Organik Çiftliği’nin sahibi. 2001’den beri tarımla uğraşıyor. Aslında İbrahim Bayrak  fen bilgisi öğretmeni. Emekli olduktan sonra, hayalindeki bahçeyi kurmak için memleketi Gümüşhacıköy’e gelmiş. 45 yaşında genç bir emekli olarak  eşiyle birlikte hayatlarında yeni bir sayfa açmışlar. Elma, ayva ve ceviz ağaçları yoğunluklu meyve bahçesi kurarak işe başlamışlar. Gün geçtikçe işi büyütmüşler enginardan kerevize kadar kendi ihtiyaçları için tüm sebzeleri yetiştiriyorlar. Yine kendi ihtiyaçlarına yetecek kadar tavuk, kaz ve hindileri var. Bu sene 5 kovan arıdan bal almanın mutluluğunu ilk defa yaşamışlar. Her türlü üretim faaliyetinin yapıldığı bir aile işletmesi Bayrak Organik Çiftliği. 
 
Kosgeb’in desteğiyle 2012 yılında çiftliği aynı zamanda bir işletmeye dönüştürmüşler. Bahçelerinde organik olarak yetişdirdikleri elma, ayva, kızılcık, çilek ve ahlatları sirke yapıyorlar, ambalajlıyor ve  Bayrak Çiftliği markası ile satışa sunuyorlar. Ormandan ürün toplama sertifikası da almışlar. Topladıkları kuşburnu, ahlat, böğürtlen ve benzeri meyveleri sirke, reçel ve marmelat olarak değerlendiriyorlar. Hem kendi çiftliklerinde, hem de marketler aracılığıyla satıyorlar.  Birsel Bayrak aynı zamanda “Arı Kadınlar Kooperatifi” reçel grubunun üyesi. Kendi reçellerini marketlerde gördüğü zaman çok mutlu olduğunu söylüyor. Sirke ve reçelleri için satış yeri temin  edilmesi için Bakanlığın desteğini istiyor. Doğayla barışık  bu güzel insanlar adeta arı gibi çalışıyorlar. 
 
Dergimiz okurları için TaTuTa organizasyonunu soruyoruz, bugüne kadar kaç kişi geldi, memnun musunuz, gönüllülere neler söylersiniz, diyoruz. Görüşme esnasında eşiyle birlikte haşhaş kavuran İbrahim Bayrak, belli ki Anadolu’nun misafirperverliği ile öğretmenliğin hayatına kattıklarını harmanlamış, sesine yansıyan bir huzur ve mutlulukla anlatmaya başlıyor:
 
“2004’ten beri 30’un üzerinde ülkeden 300’ün üzerinde gönüllü geldi çiftliğimize. Gelenlerin en fazla yüzde 10’u turist gibi. Genelde yeni aile kuranlar ya da organik üretime ilgi duyanlar geliyor. Bir aile gibi olduk. Onlar bizden çok şey öğrendik, biz de onlardan. Gönüllü gelenlerin hayatları tarımla geçmemiş, bizim gibi elbet bilmeyecekler, ama öğrenmeye meraklı olunca her şeyi öğreniyorlar. Ücretli çalışan gibi performans beklemezseniz, beklentiniz o şekilde olmazsa herkes mutlu oluyor.  Gönüllülerin belli bir çalışma süreleri var. Ben istediğiniz kadar çalışın, yapmak istemezseniz bırakın sonra yapın, diyorum. Ben işime devam etmek zorundayım tabii ki. İşin bitmediğini gören gönüllülerin çoğunu durduramadım. İş bitene kadar saatlerce çalıştılar. Ellerinden geleni yapıyorlar. Bu çok önemli. Kalkıp da daha şu işi bitiremedin, dersen istekleri kalmaz, mutsuz olurlar. Burada hoşgörü, anlayış olursa hiçbir sorun olmuyor. Karşılıklı öğreniyoruz. İsteyenlere budama, organik ilaç yapımı, tüm işlerin inceliklerini öğretiyoruz. İlk zamanlar su kaynaklarımız uzakta idi. Gönüller ile el arabasıyla su taşımıştık. Onlara iyi imkân sunamadığım için utanıyordum. Biz Afrika’da çok daha uzaktan ve kollarımızla getirdik dediler. Gelenler çoğunlukla üniversite mezunu. Çağla isimli bir gönüllümüz gelmişti, Türk Dili ve Edebiyatı mezunu burada organik tarımı öğrendi. Şimdi okul öncesi çocuklara organik tarım öğretiyor.  Doğadan kopmak istemeyen herkesi Bayrak Çiftliğine bekliyoruz.”

Haber Görseli

Avşa Adası'nın Gürcan abisi: Gönüllülerle aynı sofraya oturuyoruz
Gürcan Durmazbilek, kendisini doğayı korumaya adamış, paylaşmayı seven, engin  yüreğinde herkese yer açmış, doğanın sırrını çözmüş üreticilerden biri.  İstanbul’a 2 saatlik hızlı feribot uzaklığında olan Avşa Adası’nda, baba yadigarı topraklarında çiftçilik yapıyor. Doğa sevgisinin ve çiftçiliğin temelleri çocukluğunda atılmış. Babasının okuyup yazan, üniversite hocası, entelektüel arkadaşları varmış. Adaya gelirlermiş zaman zaman. Bu arkadaşlarından birisi Durmazbilek’e Samed Behrengi’nin “Bir Şeftali Bin Şeftali” adlı kitabını hediye etmiş. Bu kitabın çok etkisinde kalmış. Kızkardeşini kanserden kaybetmesi de organik tarım yapması için dönüm noktası olmuş. Yemin etmiş zirai ilaç kullanmamaya. O yüzden çok ürün alamadıklarının farkında, ama hayatından memnun. Avşa adasında 26 dönüm zeytinliği ve incir bahçesi var. Taş değirmende zeytinyağı üretip satıyor. Bahçesinde yazın domates, biber, fasulye gibi mevsimlik sebzeleri yetiştiriyor. Şeftali de varmış ama  son zamanlarda hastalık vurmuş. TaTuTa ile yollarının kesişmesi 5 yıl önce olmuş.
 
“TaTuTa ile tanıştıktan sonra gelen gönüllülerin çok faydası oldu, hem işimize, hem yaşantımıza. Biz de yeni şeyler öğreniyoruz. Gelenler kültürlü, üniversite mezunu insanlar. Oturup kalkmasını bilen insanlar. Kanada’dan İsveç’ten dünyanın her yerinden gelenler var. Üç katlı bir evim var. En üst katı apart oda yaptık, gönüllüler de burada kalıyor. Aynı sofraya oturuyoruz. Bize yardım ediyorlar. Bu çok değerli bir şey.  Üretime devam etmemiz lazım.  En azından kendi yiyeceğimizi üretiyoruz. Fazlasını yerel pazara götürüp satıyorum Gönüllüler bize zeytin ve incir toplamada, bostanda, ağaçların bakımında yardım ediyorlar. Belli bir süre çalıştıktan sonra, evim deniz kenarında denize girebiliyorlar. Burası turistik  bir yer. Balık tutuyoruz. Onlara rüzgar sörfü yapmayı öğretiyorum. Taş değirmende zeytinleri sıkıyoruz.  Gönüllülerimizle bağımız hiç kopmuyor, her zaman gelip bahçemde kamp kurabilirler, çadırlarını alıp gelsinler. Kapımız açık. Toprak hepimizin anası, hepimiz toprağa döneceğiz. Toprağa ve doğaya saygılı olmalıyız.”
 
Gürcan Durmazbilek’in en büyük isteği,  pansiyon olarak kullandığı evi ile birkaç kilometre mesafedeki bahçe arasında bir ekolojik köprü kurmak. Kendisi gibi doğa aşığı insanları çatısı altında toplayarak, bahçe işleri için  destek ve gelir elde etmek.
 
İŞLEYİŞ NASIL OLUYOR
Ziyaretçiler, yani "gönüllüler", günün en az yarısını ev sahibi çiftlik veya yerleşimlerden birinde işlere yardım ederek geçirirken ekolojik yaşam ve sürdürülebilir tarım hakkında bilgi edinirler, konaklama ve yemek ihtiyaçları karşılanır – tüm bunlar Ev Sahibi ve Gönüllü arasında para alışverişi olmadan gerçekleşir. TaTuTa/WWOOF bir bilgi ve kültür takası programıdır. Bu programda gönüllü olmak doğa dostu tarım becerilerini uygulamalı olarak edinmenin ve ekolojik tarım hareketinin parçası olmanın bir yoludur.
 
WWOOF Türkiye/TaTuTa Ev Sahibi listesinde 80 doğa dostu tarım çiftliği/alanı (ekolojik/organik ve sertifikasızlar dahil) yer alır. Sertifikası olmasa da ekolojik tarım ilkeleriyle üretim yapan, bilgi ve kültür takası programına dahil olmak isteyen her çiftlik, bahçe veya topluluk TaTuTa/WWOOF Türkiye'ye başvurabilir.
 
Bu program, tecrübesi ne olursa olsun 18 yaş ve üzeri herkese açıktır. 

TATUTA