MART-NİSAN 2022 / RÖPORTAJ

İklim değişikliğinde sera gazı azaltımının önemi


Hülya OMRAK    

12.04.2022 


İklim değişikliği ile mücadelede önemli bir yere sahip olan sera gazı salınımının azaltılması, enerjiden tarıma çok sayıda sektörü ilgilendiren bir konu. Sera gazı emisyon ve yutak hesaplamaları konusunda ülkemizde yapılan çalışmaları ve bu alanla ilgili önemli detayları Tarım Reformu Genel Müdürlüğü Tarımsal Çevre ve Doğal Kaynakları Koruma Daire Başkanı Dr. Ali Kılıç Özbek ve İklim Değişikliğine Uyum Birim Koordinatörü Abdüssamet Aydın ile konuştuk.

İklim değişikliği ve sera gazı salınımı arasındaki ilişkiyi açıklar mısınız?
 
İklim değişikliği ile ilgili temel yanılgı, konunun sıcaklık ve yağış gibi meteorolojik parametrelerdeki uzun dönemli değişikliklerden ibaret olduğunun sanılmasıdır. Oysaki iklim değişikliği, Kuzey Amerika’da aşırı yağışların ve fırtınaların boyut ve frekansının artması veya Afrika’daki kurak periyotların uzaması ve şiddetlenmesi gibi aşırı hava olaylarında artışları beraberinde getirmektedir. 
 
IPCC (Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli) dünyadaki tüm meteorolojik ve klimatolojik araştırmaları ve bulguları toparlayıp değerlendirme görevini yürütmektedir. Periyodik raporlarla (ortalama 5 yıl) iklim değişikliği konusundaki en son bulgular ve araştırma sonuçları derlenmekte ve ortaya konulmaktadır. 
 
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNDE KRİTİK EŞİK: 2°C
 
Son yayınlanan (IPCC) 6. Değerlendirme Raporuna göre, sanayi devriminden bugüne, dünya ortalama sıcaklığı 1,1 °C artmış ve son 10 yılın tüm zamanların en sıcak dönemi olduğu belirtilmiştir. Ülkemizce de onaylanarak yürürlüğe giren Paris İklim Anlaşması’nın uzun dönem hedefinin de bu sıcaklık artışını 2°C’nin altında tutmak ve mümkünse 1,5°C ile sınırlamak olduğu beyan edilmiştir.
 
İklim değişikliği ile mücadele sürecinde uygulamalar azaltım ve uyum olmak üzere iki ana başlık altında ele alınmakta ve iklim değişikliğine karşı, sonuç odaklı yapılan çalışmalar için, birbirinden ayrılmaz iki parça olarak değerlendirilmektedir. İklim değişikliğinin olumsuz sonuçlarının hafifletilmesi anlamına gelen azaltım sera gazı emisyonlarının azaltılması ile aynı anlamda kullanılmaktadır. 

Haber Görseli

SERA GAZI EMİSYONUNDA  AKILLI TARIMIN ÖNEMİ
 
Azaltım ve uyum arasındaki sinerjiyi değerlendirmek ve sürdürülebilir gıda güvenliği ve ekosistem sağlığı için düşük karbonlu ve iklime dayanıklı bir yol sağlamak üzere bir dizi entegre tarım sistemi önerilmektedir. Burada entegrasyon, bir tarımsal ekosistemin azaltım, dayanıklılık ve sürdürülebilirlik işlevlerini geliştiren uygulamaların kullanımını ifade eder. Bu sistemler, arazi yönetim sistemlerinden biyofiziksel, sosyo-kültürel ve ekonomik faydalar elde etmek amacıyla bütüncül yaklaşım metodlarını izlemektedir. Bu entegre sistemler arasında agroekoloji, iklim dostu akıllı tarım, ekosistem tabanlı tarım, koruyucu tarım gibi doğa temelli çözümler de yer almaktadır.
 
Azaltım kavramı iklim değişikliği ile mücadelede baştan beri ana omurgayı ifade etmekte ve müzakerelerin de ana başlığını oluşturmaktadır. Son yıllarda artan aşırı hava olayları ve azaltımın yetersiz kalacağı gerçeği, BMİDÇS (Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi) sürecinde uyum konusuna da azaltımla aynı ağırlık verilmeye başlanmasına yol açmıştır. Böylece uyum da temel müzakere konularından biri olmuştur. Arazi kullanma ve tarım sektörünün önemi ve başarısı iklim değişikliği ile mücadelenin bu iki ayağına da aynı anda etki edebilmesidir. Örneğin bir kentsel ağaçlandırma projesi hem azaltım hem de uyum yönünden olumlu sonuçlar ortaya çıkarabilir.
 
SERA GAZI HESAPLAMALARI BM İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİNCE ZORUNLU
Tarımsal kaynaklı sera gazı emisyon ve yutak hesaplamaları nasıl yapılır? Bu hesaplamaları yapmak neden önemli, açıklar mısınız?
 
Sera gazı emisyon ve yutak hesaplamaları öncelikle BMİDÇS’nin 4 ve 12. Maddeleri, taraf ülkelerin sözleşmeyi uygulama süreçlerini ortaya koymaları için bildirim yapmalarını zorunlu kıldığı için yapılmaktadır. Bu bildirimlerin nihai hedefi sözleşmenin karar alma organı olan COP yani taraflar toplantılarını iklim değişikliği ile mücadele sürecinde bilgilendirmektir. Diğer hedefler ise diğer taraf ülkelerle bilgi ve tecrübe paylaşımıdır. Bu kapsamda taraf ülkeler BMİDÇS sekretaryasına; 
 
Sera gazı salımlarının yıllık envanter bildirimini, 
 
Sözleşme kapsamındaki sera gazı azaltım hedeflerini tutturmak için ortaya koymuş olduğu politika ve önlemlerini,
 
Bu politika ve önlemlerin raporlamayı yapan taraf ülkenin sera gazı salımları üzerindeki tahmini etkilerini farklı bildirim çeşitleri ile sunmaktadır. 
 
Türkiye’nin de dâhil olduğu Ek-1 grubu ülkeler BMİDÇS kapsamında 3 tip bildirimde bulunmaktadırlar;
 
Yıllık Sera Gazı Envanter Raporu ve tabloları (NIR ve CRF), iki yılda bir hazırlanan Bienal raporlar ve tabloları (BR ve CTF) ve dört yılda bir hazırlanan Ulusal Bildirimler (UB)

Haber Görseli

SERA GAZI ENVANTER RAPORLARI HER YIL SUNULUYOR
 
BMİDÇS’ne taraf ülkeler her yıl ulusal sera gazı envanter raporlarını Birleşmiş Milletler Sekretaryasına sunmak zorundadır. Ülkemizin de dâhil olduğu Ek-1 ülkeleri 5 sektörde sera gazı salımlarını hesaplamakta ve raporlamaktadır. Bu sektörler;
  • Enerji
  • Endüstriyel İşlemler
  • Tarım
  • Atık
  • AKAKDO (Arazi Kullanımı, Arazi Kullanım Değişikliği ve Ormancılık)
BMİDÇS kapsamında yapılacak sera gazı hesaplama ve raporlamaları için hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından kılavuzlar geliştirilmiş ve geliştirilmeye devam edilmektedir. 
 
Herhangi bir IPCC kılavuzunun hazırlık süreci 3 aşamada gerçekleşmektedir. (1) IPCC taraf ülkelere yazı göndermekte ve geliştirilecek sektör için uzman ismi istemektedir. (2) Taraf ülkeler bu isimleri IPCC ye ulaştırmakta, IPCC ise bu listeden uzmanları seçmektedir. Uzman seçiminde gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkeler arasında bir denge oluşmasına gayret edilmektedir. (3) Seçilen uzmanlar belli bir süre zarfında bir iş programı kapsamında yeni bir kılavuz hazırlamakta veya mevcut bir kılavuzu güncellemektedir. Bunu yaparken de genel olarak izlenen yol en son yayınlanmış bilimsel bulguları bir araya getirerek tablolar oluşturmak ve bu tablolar yardımıyla basit, anlaşılabilir ve pratik denklem ve katsayılar geliştirmektir. 
 
Tarım, ormancılık ve diğer arazi kullanımları kategorisi sektöründe kullanılan yöntemler üç katmanlı ve hesaplama seviyesi “tier” olarak adlandırılan hesaplama yaklaşımıyla desteklenmektedir. Genel olarak daha yüksek hesaplama seviyelerine doğru gidildikçe envanterin doğruluğu daha da iyileşmekte ve belirsizlik azalmaktadır. Ancak yüksek katmanlarda hesaplamalar için gereken karmaşıklık ve kaynak ihtiyacı daha da artmaktadır. Envanter hesaplamalarında her bir alt faaliyet için hesaplama seviyeleri içeren hesaplama kombinasyonları kullanılabilmektedir. Örneğin, enterik fermantasyon kaynaklı emisyon hesaplamalarında sığırlar için 2. hesaplama seviyesi, koyunlar için 1. hesaplama seviyesinin kullanılması gibi. Tahminin doğruluğu hesaplama seviyesi yaklaşımı dışında mevcut verilerin varlığına göre de değişmektedir.
 
Solunum, çürüme, nitrifikasyon/denitrifikasyon, bağırsak fermantasyonu ve yanma gibi sera gazı akışlarını etkileyen faktörler aynı zamanda çeşitli ekosistem süreçlerini de etkiler. Bu süreçler, biyolojik (mikroorganizmalar, bitkiler ve hayvanların aktivitesi) ve fiziksel süreçlerin (yanma, yıkama(liç) ve akış) yönlendirdiği karbon ve azot dönüşümlerini içerir. İlgili anahtar sera gazları, CO2, N2O ve CH4’tür. Atmosfer ve ekosistemler arasındaki CO2 akışları, asıl olarak, bitki fotosentezi aracılığıyla alımlar ve solunum, çürüme ve organik maddenin yanmasıyla salımlar ile kontrol edilir. CH4, organik madde yanarken, eksik yanma esnasında ve bağırsak fermantasyonu aracılığıyla topraklar ve gübre depolamadaki oksijensiz koşullardaki metan oluşumuyla yayılırken, N2O asıl olarak, nitrifikasyon ve denitrifikasyonun bir yan ürünü olarak ekosistemlerden salınır. Diğer ilgili gazlar (Yanmadan ve topraklardan kaynaklanan), NOx ,NH3 NMVOC ve CO’dir ve bunlar, atmosferde sera gazlarının oluşumunun öncüleridir (IPCC 2006).

Haber Görseli

SERA GAZI EMİSYON ORANI EN YÜKSEK SEKTÖR ENERJİ
Sera gazı envanterinin, arazi kullanımı, arazi kullanım değişikliği ve ormancılığa etkisi nedir?
 
Dünyada arazi kullanımı ve arazi kullanım değişikliği; insan kaynaklı sera gazı salınımında fosil yakıtların kullanımından sonra gelen en önemli kaynaktır. Tarım, orman, mera gibi çeşitli araziler üzerinde gerçekleşen insan faaliyetlerinin – ister yönetim amaçlı ister zararlı etkiler – mutlaka sera gazı bütçesi yönünden birtakım sonuçları ortaya çıkmaktadır. Tarım sektörü ve tarım arazileri diğerlerine (Orman, mera, yerleşim, sulak alan, diğer alanlar) göre farklı bir konumdadır. Tarım arazilerinin yönetiminden kaynaklanan karbondioksit salımları AKAKDO sektörü içerisinde hesaplanıp raporlanırken, karbondioksit dışı sera gazlarının raporlaması tarım sektöründe yapılmaktadır. 2015 yılından itibaren her iki sektör birleştirilecek ve AFOLU (TODAK) adı altında raporlanacaktır. Arazi kullanımı ve arazi kullanım değişikliği sonucu gerçekleşen salımlar üç ana faktörce belirlenir; a) biyokütle ve topraktaki karbon miktarı (karbon stokları), b) bu stokların mekansal dağılımı ve değişimi, c) arazi kullanma ve yönetim etkileri. Bu faktörlerden sonuncusu tarım, ormancılık ve benzeri arazi kullanımlarında azaltım yapmanın anahtarı konumundadır.
 
Ülkemizde AKAKDO sektörü sağladığı yutakla özel öneme sahiptir. Türkiye’nin son hazırlanan Ulusal sera gazı emisyon envanterine (NIR) göre, 2019 yılında toplam sera gazı emisyonları 506,1 Mt. CO2-eşd.’dir. AKAKDO sektörü 84 Mt. CO2-eşd. tutumla net emisyonların 422,1 Mt. CO2-eşd. olmasını sağlamıştır. Bu, geçen yıla kıyasla yüzde 3.1 oranında bir azalışa, baz yıl olan 1990 seviyesine kıyasla yüzde 130.5 oranında bir artışı temsil etmektedir. AKAKDO hariç 2019 toplam sera gazı emisyonlarında 2019 yılında CO2 eşd. olarak en büyük payı yüzde 72 ile enerji kaynaklı emisyonlar alırken bunu sırasıyla yüzde 13,4 ile tarım, yüzde 11,2 ile endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı ve yüzde 3,4 ile atık sektörü takip etti.

seragazı iklim değişikliği sera gazı salınımının azaltılması sera gaz ıemisyon ölçümü