Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız? Çiftçiliğe nasıl başladınız? Hangi alanlarda üretim yapıyorsunuz?
İsmim Mehmet Okatan. Sivas’ta babadan, dededen kalma arazimizde çiftçilik yapmaktayım. Evliyim bir kızım ve bir oğlum var. Organik tarım okuyan oğlum da benimle birlikte tarımla uğraşıyor. Dört kuşaktır arazimizde tarımla uğraşıyoruz, bayrak yarışını oğlumla sürdürüyoruz. Sivas merkez ve merkeze 10 km uzaklıktaki Çelebiler köyündeki toplam 2 bin dönüm civarı arazide tarıma devam ediyoruz. Babamla 400-450 dekar civarında bir alanda tarım yapıyorduk. Arazi kıraçtı ancak zamanla üretim alanımız mekanizasyondaki gelişmeyle birlikte yaklaşık bin 900 dönüm alana çıktı. Su geldikten sonra da hem ürün deseni değişmeye başladı hem de gelirimiz arttı. Sivas İl Tarım ve Orman Müdürlüğündeki ziraat mühendislerimizin her alanda desteklerini yanımızda gördük. Bu desteklerin de bizim işimizi kolaylaştırmada büyük etkisi oldu.
Baba, dede mesleğim çiftçilik. Bu konuda herhangi bir eğitim almadım. Ancak sürekli tarım il müdürlüklerinden üretimin en ideal şekilde yapılması konusunda bilgi alarak, uygulamalar yaparak bilinçli bir şekilde üretime devam ediyorum. Yıllık 300-350 dekar şeker pancarı üretimi yapıyoruz. Yine münavebeye uygun olarak 500-600 dönümde kooperatiflerle sözleşmeli olarak tohumluk buğday üretimi yapıyoruz.
“TARIM BİLİNÇSİZ YAPILMAMALI”
Tarım ve orman Bakanlığından ne tür destekler aldınız?
Şu anda içinde bulunduğumuz alan TKDK’dan destekli tıbbi aromatik bitki yetiştiriciliği üzerine 5 bin metrekarelik bir sera. Destek için oğlumun adına müracaat ettik. Yüzde 65 destek kapsamında 540 bin lira destekleme aldık. Seramızda çelik ve polikarbon gölgeleme sistemli tıbbi aromatik bitkiler ürünü olarak maydanoz yetiştiriciliği yapıyoruz.
Ayrıca Bakanlık desteği ile koşullandırıcı çayır yonca biçme makinesi aldım. Tarım il müdürlüğümüzden aldığım bilgi ve desteklerle üretim noktasında iddialı bir noktaya geldim. Bilinçsiz, toprak analizi yapılmadan; hangi dönemlerde hangi ilaçların, hangi gübrelerin kullanılacağını öğrenmeden, bilmeden bu işe girilmesin. İklim değişikliği sebebiyle tarlaya doğrudan tohum atmak çok yanlış; sulama yapmadan tarım yapmak çok büyük risk.
Bir de arazi toplulaştırmasına destek verilmesini istiyorum. Parsel alanlarımız çok küçük. Küçük küçük alanlarda üretim maliyetlerimizi çok artırıyor. Sulu tarım yapılması gerekiyor ve münavebeye dikkat edilmesi gerekiyor. Arazi toplulaştırması ilaçlama, gübreleme açısından yani mücadele noktasında maliyetleri düşürmemiz için çok önemli. Şu anda sulu alanlarda toplulaştırma başladı ama ben tüm alanlarda toplulaştırmanın hayata geçmesini bekliyorum.
Bundan sonraki hedeflerinizden de bahseder misiniz?
Kendi ailem içindeki arazi toplulaştırmasını tamamlamayı hedefliyorum. Parselleri daha kullanışlı hale getirerek, maliyetleri daha düşük tarım yapmak istiyorum.
Sizce çiftçiliğin avantaj ve dezavantajları nelerdir. Bu alana yönelmek isteyenlere tavsiyeleriniz nelerdir?
Çiftçilik sevgiyle ve sabırla yapılan bir iştir. Bugün ektiğinizden bir esnaf gibi, ticaretle uğraşan biri gibi hemen yarın para kazanamazsınız. Benim istediğim istikrar olması. Üreteceğimiz ürünlerin değerlerinin bilinerek ekiminin yapılmasını istiyorum. Bu işin sonradan “ben bir şirket kurayım, alet ekipman alayım, çiftçilik yapayım” mantığıyla yapılması doğru değil. Arazinin sizin olması gerekiyor. Biliyorsunuz arazi kira rakamları çok yükseldi. Herkes bir harman kaldırıp tabiri caizse bir sille vurup tarladan ürünü toplamak istiyor. Bu da tarım alanlarına çok büyük zarar veriyor. Bunu sabırla ve sevgiyle yapacaksınız.