TEMMUZ-AĞUSTOS 2023 / EL SANATLARI
Taşların egzotik sanatı: Mozaik
İnsan, yaratılışından gelen ihtiyaç, arayış ve lisan gereği doğada kendisinden evvel var olan öğelerle, uyum içinde yaşamayı öğrenmiş, doğa aracılığıyla bedensel ve ruhsal ihtiyaçlarını karşılamıştır. Evrende insandan da önce varlığı bilinen taşlar; içinde bulunduğumuz yeryüzünün önemli bir parçası olmasının yanı sıra insanoğlunun hem yaşamını kolaylaştırmak hem de kendini ifade etmek için kullandığı maddelerden biri olmuştur.
Antik tarih ve kültürlere baktığımızda köklü bir kültür ve medeniyete sahip toplumların taşlara kazıdıkları çeşitli yazı, mesaj, resim, sembol ve alfabe yoluyla insanlık tarihine kalıcı izler bıraktıklarını görürüz. 5 bin yıl önce ilk kez Sümerler tarafından denenmiş bir resim sanatı olan mozaik; "çeşitli renklerde taşçıkların bir yüzey üstüne yerleştirilmesiyle meydana getirilen süs veya resim" olarak tanımlanmaktadır. Arkeologlar, oldukça eski bir geçmişse sahip mozaik sanatının en erken örneği olarak milattan önceye ait eski Sümer kenti Uruk Saray duvarlarının, küçük pişmiş toprak parçalarıyla oluşturulan yüzeyleri olduğunu bildirmişlerdir.
Mozaik eski medeniyetlerden şimdiki çağa uzanan ve dünyada direnmeyi başarabilen sanatlar arasında. Türkiye'de mozaik sanatı denildiğinde akla gelen isimlerden ve bu sanatı senelerdir icra eden, ona gönül vermiş emektar ustalardan biriyle, Sinop Ayancık’ta hem mozaik öyküleri yazan bir edebiyatçı hem de bir bestekâr olan Turan Gökmenoğlu ile birlikteyiz şimdi, doğaya ve sanata meraklı tüm okuyucularımız için.
İlk sorum şu: Ne zamandır taş sanatıyla uğraşıyorsunuz?
Yaklaşık otuz yıldır yarı değerli ve değerli taşlarla, yirmi yıldır da çakıl taşı mozaik sanatı ile ilgileniyorum.
Neden taş? Taşların sizin için taşıdığı anlam nedir?
Evreni oluşturan en önemli elementlerden biridir taşlar ve kayalar. Kadim toplumlardan günümüze kadar statü ve güç kaynağı olarak görülmüştür değerli taşlar ve takılar. Çakıl taşları, kayalar, mermer, granit ve travertenler de yaşam alanlarımızı oluşturmuş ve süslemiştir. Ben de doğal taşların ikinci hayatını renklendiriyorum. Onlara yeni bir yaşam alanı kazandırıyorum. Kumsalda yaptığımız yürüyüş sırasında üstüne bastığımız, alıp denizde sektirdiğimiz taşlara yeni bir öykü yazıyorum. Bu defa insanların yaşam alanlarını süslemeye ve pozitif enerjilerini yaymaya başlıyorlar.
Uğraşmış olduğunuz sanatı ne olarak adlandırıyorsunuz? Taş sanatı mı? Mozaik mi?
Benim gözümde bu uğraşı mozaik sanatı. Eserlerimde de mozaik sanatının en eski ve özgün malzemesi olan çakıl taşlarını, kayaları, mermer, granit ve travertenleri kullanıyorum.
Sanatınızı kimden öğrendiniz?
Çakıl taşı mozaik sanatını, çakıl taşı ressamı Fehim İbrahimhakkıoğlu’ndan öğrendim. Yerli, yabancı pek çok sanatçıdan esinlendim, yararlandım. Benden önce üretilen sanat eserleri, hatta her fırça darbesi benim öğretmenim oldu. Öğrenciler yetiştirdim. Pek çok sanatçıya ve mozaik eğitmenine de ilham kaynağı oldum.
Çalışmalarınızı yaparken hangi malzemeleri kullanıyorsunuz? Ana malzemeniz olan taşı nereden temin ediyorsunuz? Taşları boyuyor musunuz?
MÖ 3000 yılında ilk kullanılan malzeme olan çakıl taşları ile başladım mozaik sanatına. Her şeyi çakıl taşlarına serdim. Her şeyi renkli çakıl taşlarından öğrendim. Şarkılarını söyledim, öykülerini dinledim, dansını izledim. Her çakıl taşı ile upuzun bir dostluğum, arkadaşlığım var. Yüreğimin sıkıntısı parmak uçlarımdan büyülü bir ışık gibi süzülür gider çakıl taşlarına.
Taşları özgün hâli ile kullanıyorum. Herhangi bir renklendirme yapmıyorum. Tümü kendi renginde ve dokusunda. Kök boya misali. Tualin üzerinde el yapımı ipek halıya dönüşüyor adeta.
Taşları daha çok doğadan toplamayı tercih ediyorum. Mermer ve travertenleri ise özel olarak kestiriyorum.
Sanatınızdan ve tekniğinizden bahseder misiniz?
Çocukluğumdan beri tutkunu olduğum çakıl taşları, hayatımın her döneminde beni büyüledi. Doğduğum ve yaşadığım topraklardaki renkli çakıl taşları, parmaklarımın ucunda önce takılara, ardından çağdaş ve antik mozaiklere dönüştü.
Mozaik eserlerimde çakıl taşı, mermer, granit, deniz kabukları, kaya ve traverten gibi tüm doğal malzemeleri kullanmamın çok özel bir sebebi var. Antik dönemde ilk mozaikler deniz ve dere kenarlarından toplanan çakıl taşları ile yapılmış. Zaman içinde kayalar ve taşlar da dört köşe kesilerek mozaik taşlarına (tesseralara) dönüştürülüp kullanılmış.
Mozaik çalışmalarımda karma olarak, tüm doğal taşları bir arada kullanıyorum. Hatta çoğu eserlerimde yarı değerli ve değerli taşları da kullanarak eserlerimdeki hikayeleri, taş ve renk çeşitliliğini artırıyorum.
Mermer ve travertenleri elmas uçlu, kayaları ve çakıl taşlarını ise çelik uçlu kerpetenle keserek şekillendiriyorum.
Mozaik eserlerimde kullandığım zemin mdf veya su kontrplağı. Eserlerimi önce ahşap zemine hazırlıyorum. Kalbimden geçen renkleri nerelerde kullanacağımı belirleyip, mozaik taşlarını tutkalla yapıştırıyorum.
Eğer dış mekân için eser üreteceksem, o zaman tutkal yerine mermer yapıştırıcısı, kontrplak yerine de file kullanıyorum. Bu çok zor, sabır gerektiren, uzunca bir süreç. Her defasında artan bir heyecanla eserimin başına oturuyor ve ilerlemesini izliyorum. Her günün sonunda yaptığım çalışmayı duvarıma asıp inceliyorum. Hatalarım varsa düzeltiyorum.
BU SANAT BENİM İÇİN TERAPİ, TAŞLARA DOKUNMAK TÜM SIKINTIMI ALIR
Mozaik çalışmak benim için terapi adeta. Taşlara dokunmak tüm stresimi ve sıkıntımı alır. Bana güç, kuvvet, huzur ve moral aşılar.
Eserim bittiğinde, taşların içindeki ışıltıyı daha iyi hissedebilmek ve tozlanmasını önlemek için üstüne mat vernik uygularım. Bazı arkadaşlar sulandırılmış beyaz tutkalı tercih ediyor. Hocam da tutkal kullanırdı.
Bir gün kuruduktan sonra eserimi merak ve heyecanla duvarıma asarım. Türk kahvesi ve taş kokusu içime dolar. Keyifle eserimin içinde süzülüp kaybolurum. Herkesin taşların büyüsü ve kokusu ile tanışması dileği ile.
Bir eseri meydana getirmeniz ne kadar sürüyor?
Bir eserin tasarlanıp duvara asılması yaklaşık bir-iki ay sürüyor. Yani sabrı öğreniyorsunuz aslında. Sonra terapiye dönüşüyor ve zamanı unutup, tüm sıkıntılarınızdan arınıyorsunuz.
Bu sanat size ne kattı? Bizimle paylaşır mısınız.
"Hamdım, piştim, yandım!" der ya Mevlana. Bana katkısı da o. Beni kendi özümle, yani sevgi, iyilik ve güzellikle yoğurdu.
Öğrenci yetiştiriyor musunuz?
Sizi geçecek öğrenciler yetiştirmemişseniz, sanatçı olmuş sayılmazsınız. Beni geçmeye hazır iki sanatçı yetiştirdim. Daha da olacak.
Bu sanata ilgi duyup öğrenmek isteyenlere ne tavsiye edersiniz?
En kısa zamanda bir kerpeten, tual, tutkal edinmesini, çakıl taşları toplamaya başlamasını ve eserlerimi incelemesini öneririm. Önce beğendiğiniz eserleri kopya edersiniz. Sonra kendi eserinizi üretmeye başlarsınız.
İcra ettiğiniz sanatla ilgili şimdiye dek ilgili kurumlardan destek ihtiyacınız oldu mu?
Siz en güzel eseri üretirseniz, kurumlar da şirketler de sanatseverler de sizi fark eder ve eserlerinizin duvarlarını süslemesini ister. Pek çok eserim müze, otel, işletme, ofis, villa ve konutların duvarlarını süslüyor. Her gün yeni siparişler alıyorum. Onlara yetişmeye çalışıyorum.
İLK MOZAİK OTEL HATAY’DA
Mozaik sanatının şu an gelmiş olduğu yer, sanatçı olarak sizi memnun ediyor mu? Sizce sanata ve bunlar içinde mozaik sanatına karşı farkındalık var mı?
Mozaik sanatına başladığım andan bugüne kadar ülkemizde mozaik sanatı adına pek çok gelişme oldu. Uluslararası mozaik yarışmaları ve çalıştaylar düzenlendi. Dünyanın en büyük mozaik müzeleri kuruldu. Hatay’da ilk Mozaik Oteli açıldı. Mozaik sanatına ilgi arttı. Bu sanatla ilgilenen sanatçılar çoğaldı. Dünya sanatçıları ile tanışma ve kaynaşma fırsatımız oldu.
Mozaik sanatının yanında, yarı değerli ve değerli taşlarla takılar tasarlamaktasınız. Şu ana kadar yayınlanmış on sekiz kitabınız var. Birkaç şiiriniz bestelenmiş, bir kaçını da siz bestelemişsiniz. Sanatın farklı alanlarında bunca eser üretmenizin kaynağı çocukluğunuz mu, yoksa doğduğunuz toprakların büyüsü mü?
Karadeniz’in kıyıcığında, yalnız ve unutulmuş, fındıkkabuğundan daha küçük bir kasabada, Sinop Ayancık’ta doğdum. Doğduğum yer bir masal dünyasıydı adeta. Her şeyi orada biriktirdim.
Herkes kumsalda yürür ve denize girer. Siz deniz kabuklarını, kumu, çakıl taşlarını ve kaya parçalarını toplayıp esere dönüştürürsünüz. Başkaları yağmurdan kaçarken siz doğadaki yarı değerli ve değerli taşları aramaya çıkarsınız. Karşılaştığınız her şeyi sanat eserine dönüştürecek bir kalbiniz vardır. Eliniz ve ayağınız yara bere içindeyken taşları kesmeye, gözleriniz yorgunluktan kapanırken yazı yazmaya devam edersiniz. Kötülük düşünmeye, kıskançlık yapmaya fırsat bulamazsınız. İyilik ve sevgi ile yoğrulduğunuzu anlarsınız.
Sanatınıza ilgi duyanlar, eserlerinizi yakından görmek isteyenler size nasıl ulaşabilir?
"Ayancık Rehberi" eserim Ayancık Belediyesi, "Gönen’den Ayancık’a Ömer Seyfettin" adlı eserim ise, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından, Türkiye genelindeki kütüphanelere dağıtılmak üzere satın alındı.
Eserlerimle ilgilenenler www.turangokmenoglu.com adlı web sitemizden bana ulaşabilirler.Mozaik eserlerimi ve kitaplarımı yakından görmek ve almak isteyenler ise, İstanbul, Ataşehir, Oldwooddesign Tasarım Atölyesi, Atatürk Mahallesi, Erzincan Sok. No. 5 adresini ziyaret edebilir.